Zeka Nedir ve Akıl ile Arasındaki Farklar Nelerdir?
Zeka ve akıl genellikle üzerinde düşünülen ve zaman zaman ayrım yapılmasında zorluk yaşanılan konular olabilmektedir. Bu yazımızda daha çok zeka kavramı üzerinde duracağız ve ilk olarak “Zeka Nedir?” sorusuna cevap arayacağız. Keyifli okumalar.
Zeka Nedir, Ne Değildir?
Kavramlar ve algılar yardımıyla soyut ya da somut nesneler arasındaki ilişkiyi kavrayabilme, soyut düşünme, muhakeme etme ve bu zihinsel işlevleri uyumlu şekilde bir amaca yönelik olarak kullanabilme yetenekleri zeka olarak adlandırılmaktadır.
Zeka, beynin öğrenme, anlama, soyut düşünme, sebeplendirme, planlama, problem çözme gibi zihinsel işlevlerine verilen isimdir. Kelime olarak çok geniş anlamda kullanılsa da psikologlar tarafından yaratıcılık, kişilik, karakter, bilgi ve akıl gibi değişik kategorilere ayrılmıştır.
Akıl ve akıl yürütme de zeka ile ilişkilidir. Eğer isterseniz sayginnlp.com/akil-ve-akil-yurutme-nedir/ yazımızı okuyabilirsiniz.
Zeka; kavramlar ve algılar yardımıyla soyut ya da somut nesneler arasındaki ilişkiyi kavrayabilme, soyut düşünme, muhakeme etme ve bu zihinsel işlevleri uyumlu şekilde bir amaca yönelik olarak kullanabilme yetenekleri zeka olarak adlandırılmaktadır. Çok çeşitli kavramlardan oluşmasına rağmen zeka en çok IQ testi sonucuna göre değerlendirilir.
Uzmanların Zeka ile İlgili Tanımları
Psikolog Terman’a göre, zeka “mücerret (soyut) düşünme yeteneğidir.” Davis, zekayı, “edinilen bilgilerden faydalanarak meseleleri halletme kabiliyeti” olarak açıklar. Stern ise, “yeni karşılaşılan hallerin gereklerini, düşünme yeteneğinden faydalanarak karşılayabilme, yeni hayat şartlarına uyabilme gücü” olarak görür.
Bergson’un klasik tarifine göre zeka, “evvelce elde edilmiş tecrübe ve bilgilerden istifade ederek bugünkü hayat meselelerini çözmek ve hayat şartlarına uymak kabiliyetidir.” Hinsie ise zekayı, üç ana gruba ayırarak tarif etmektedir. Bu müellife göre, abstre mücerret (soyut) fikir ve sembolleri anlama ve kullanma kabiliyeti teorik zekayı; muhtelif makine ve aletleri anlama, çalıştırma ve keşfetme kabiliyeti mekanik zekayı, insani münasebet ve içtimai hadiselerle ilgili durumlarda akıllı ve mantıklı bir şekilde hareket etmek kabiliyeti ise sosyal zekayı teşkil etmektedir.
Zeka araştırmacılarının asıl alanı insanlardır, fakat hayvanların da öğrenme, anlama vs. yetenekleri üzerinde çalışmalar yapılmaktadır. Zekanın farklı tanımlarının olmasına karşılık zekaya ilişkin kuramların tümü zekanın geliştirilebilecek bir kapasite ya da potansiyel olduğu ve biyolojik temellerinin bulunduğu noktalarında birleşir. Buna göre zeka, bireyin doğuştan sahip olduğu, kalıtımla kuşaktan kuşağa geçen ve merkez sinir sisteminin işlevlerini kapsayan, deneyim, öğrenme ve çevreden kaynaklanan etkenlerle biçimlenen bir bileşimdir.
Zekanın Başlıca Kullanım Alanları
Zeka bir çok zihinsel yeteneğin değişik durum ve koşullarda kullanılmasını içerir. Bu yetenekler arasında başlıcaları:
- Sözel Anlayış: Sözcükleri tanıma ve anlama,
- Sözel Akıcılık: Sözel ve yazılı olarak sözcük ve ifadeleri çabucak bulabilme,
- Sayısal Yetenek: Aritmetiksel işlemleri çabuk ve doğru olarak yapabilme,
- Alansal ve Uzay ilişkileri: İki ve üç boyutlu görsel algılamayı yapabilme,
- Bellek: İşitsel ve görsel olarak belleme gücü,
- Algısal Hız: Karmaşık bir nesnenin ayrıntılarını görebilme, zemin sekil ilişkisini ayırt edebilme, benzerlik ve farklılıkları doğru olarak algılayabilme,
- Mantıklı düşünme: Muhakeme yürütebilme olarak sayılabilir
Bir kişinin zeka seviyesi diğer koşullar eşit tutulduğunda ne kadar zor işler başardığı, veya aynı güçlükteki işlerden ne kadar çoğunu başarabildiği, veya ne kadar kısa sürede doğru sonuca ulaşabildiği ile belli olur.
Zeka ve Akıl Arasındaki Fark
Zeka, akılla karıştırılmamalıdır. Zeka, bir meleke, bir alışkanlıktır. Bu kuvvet yardımı ile insan, bilinen şeylerden bilinmeyenleri çıkarır. Delilleri toplayarak aranılan şeyleri bulur. Zeka, sebep ile netice arasındaki bağlıkları bulmak, benzeyiş ve ayrılışları anlamaktır. Akıl anlayıcı bir kuvvettir. Hakkı batıldan, iyiyi kötüden, faydalıyı zararlıdan ayırt etmek için yaratılmıştır. İsviçreli Clapare de zekayı, “yeni icap ve vaziyetlere, zihnin en iyi şekilde uymasıdır” diye anlatmıştır. Yani muhite uymayı sağlayan bir kuvvettir. Tek hücreli hayvanlar, muhitin yalnız tesir etmesi ile hal değiştirerek bu tepkiye uyar. Daha ileri olan eklem bacaklılarda, tepkilere sevkitabiî (içgüdüler) de katılır. Kemikli hayvanlarda, bu iki kuvvete alışkanlık da karışır. En yüksek hayvanlarda ve insanlarda ise, muhite uymak için yeni bir faaliyet, bir davranış ortaya çıkar ki, bu da zekadır.
Bergson diyor ki: “Her asrın geri kalmış kısımları, tabiata uymak, hayvanlar ve kendileri arasında münasebet kurmak için aletler yapmıştır. Bu aletler, zeka ile yapılmıştır” Alet yapmak, teknikte yükselmek akla değil, zekaya alamettir. Zeka, içgüdüden yukarı, akıldan aşağı, bir şuur basamağıdır. Aklın tatbikçisi gibi olan zeka, akıldan önce teşekkül etmektedir. Akıllı kişiler, teorik yollar ve kaideler ortaya koyar. Zeki kimse, bunların pratiğe tatbikini sağlar. Zeka düşünebilme kuvvetidir, Fakat, düşüncelerin doğru olması için, akil lazımdır. Zeki insan düşüncelerinin doğru olabilmesi için bir takım prensiplere muhtaçtır. Bu prensipleri idare eden akıldır.
Her Zeki İnsan Akıllı mıdır?
Her zeki kimseyi akıllı sanmak doğru değildir. Zeki bir kimse, büyük bir kumandan olabilir. Akıllı kimselerden öğrendiği usulleri, yeni harp vaziyetlerine uydurarak, kıtaları fethedebilir. Fakat aklı az ise, bir hata ile, başarıları felakete döner. Mesela Napolyon’un zeka saçan askeri planları, zaferleri ve akılsız hareketlerinin sonu olan felaketleri meydandadır. Üçüncü Selim Han zamanında, Napolyon’un, Suriye’de, islam askerleri karşısında bozguna uğrayarak nasıl kaçtığı tarihlerde yazılıdır. Bir aslanın zekası, insan zekası kadar kuvvetli olsaydı, bu arslan öteki arslanlardan, on bin kat daha çok korkunç olurdu.
Zeka, yeni doğmuş bir çocukta potansiyel olarak vardır, zamanla olgunlaşır. Fikri gelişimin en hızlı olduğu zaman onuncu yaşa kadar olan dönemdir. Zekanın gelişmesi, beynin ve sinir sisteminin olgunlaşmasına dayanır. Normal olarak, zeka, doğuştan itibaren şahsın olgunluğa erdiği 15-25 yaşlara kadar devamlı olarak artmaktadır. Fiziki ve bedenî büyüme ve gelişmede de olduğu gibi, zekadaki gelişmenin ilk beş senesinde çok süratli olmasına mukabil, 10-16 yaşlarda gitgide yavaşlamakta ve 15-20 yaşından sonra tamamıyla durmaktadır. 20 yaşına kadar gelişen zeka, ondan sonra 7-8 senelik bir duraklamayı takiben hızla zayıflamakta ve düşmektedir.