Zaman Yönetimi Disiplini Kazanmak
Zamana daha ticari bir yaklaşım olan “vakit nakittir” mantığı, Orta Çağ’ da İtalyan tacirlerden doğmuştur. Bu mantık, kilise tarafından aşılanan dini baskı ve ölümün korkutucu yakınlığıyla karışmıştı. Hayat kısaydı ve süresi belli değildi: Ölüm yastığın altındaydı. Bu yüzden zaman dakikası dakikasına en etkili şekilde kullanılmalıydı.
İtalyan tacirlerin kurduğu bir firmanın ortağı olan Leon Alberti’nin mektupları hala duruyor. Mektuplarından anlaşılıyor ki genç Alberti “zaman yönetiminin babası” unvanını hak ediyor. “Sabah kalktığımda” diyor Alberti, “kendi kendime düşünürüm: bugün ne yapacağım? Bir sürü şey: Onları sayarım, düşünürüm ve hepsini mutlaka bitirilmesi gereken işler olarak görürüm.” Devam ediyor: “Yapılması gereken şeyler kaldığında söyle düşünürüm: zaman kaybedeceğime uyku kaybederim.”
Uyku, yemek ve diğer şeyler her zaman için yarın yapılabilse de bugünün işi yarın olmaz. Alberti kendini “zamanı takip etmek, zamana göre işler üretmek, kendini işine adamak ve bir saat bile kaybetmemek” konularında ayarlamıştı. Büyük bir gerçeğin altını çizmiş bir adamın heyecanıyla bitiş cümlelerini yazıyor:
“Zaman kaybetmemeyi bilen kişi her şeyi başarabilir; zamanı doğru kullanmayı bilen bir kişi yaptığı her şeyin ustası olur.”
Zaman yönetimi teknikleri konusu ilginizi çekiyorsa https://www.sayginnlp.com/etkili-zaman-yonetimi-teknikleri/ içeriğimize de göz atabilirsiniz.
İngiliz Puritan vaizler, cemaatlerine basit bir dille nasıl zaman kazanacaklarını ve bu zamanı nasıl kullanacakları hususunda bilgiler veriyorlardı. Mesela, ajandaların günlük kişisel olayları takip için saklanmasını savunuyorlardı. Böylece gayet kullanışlı bir zaman yönetimi aleti ortaya çıkmış oluyordu. zamanın günlük bir şekilde planlanmasını savundular. Ruhban sınıfına dahil olmayan Puritanlar bu mesajı önemsediler.
Mesela, Restorasyon Dönemi’nde İngiltere’ de yargıç olan Sör Matthew Hale, her güne duadan sonra yaptığı günlük bir planla başlardı. Bu durumda Protestanlar’ın özellikle Fransa ve İsviçre’de cep saati üretmeleri hiç de yadırganamaz. İnsanlar bir zamanlar gece bekçisinin bağırması, kilise çanları veya şehir meydanındaki saat kulesine güvenmiş bulunsalar da artık evlerinde veya ceplerinde saatleri vardı. Hayat, bir zamanlar adeta ruhban sınıfı gibi yaşayan insanlar için bir daha asla aynı şekilde düzenlenemezdi. Zaman daha kişisel bir hale geldi.
İnsanların toplanmasıyla buluşmasıyla vücuda gelen faaliyetler, artık saat sayesinde organize edilecekti. Generaller birliklerini senkronize bir şekilde hareket ettireceklerdi; demir yolları belli bir çizelgeye göre çalışacaktı. Bunların hiçbiri saatin kişiselleştirilmesinden önce mümkün değildi.
Zamanı etkin kullanmak bir çoğumuzun ortak problemi. Zaman yönetimi ile ilgili hazırlamış olduğumuz https://www.sayginnlp.com/zamani-etkili-kullanmak-icin-neler-yapilabilir/ içeriğimize de göz atmanızı öneriyoruz.
Unutmayın ki vakit nakittir, diyor Benjamin Franklin 1745 te genç tüccarlara tavsiyelerde bulunmak üzere yazdığı Advice to a Young Tradesman isimli kitabında. 1723te New England’daki Puritan anne ve babasından kaçmıştı. Fakat ilginçtir, Puritanlar arasında erdem sayılan tutumluluk, çalışkanlık ve dürüstlüğü bu olaydan sonra elde etmişti. Puritanlar’in çocuk ve torunları on sekizinci asrin daha laik olan havasını solumalarına rağmen zaman yönetimi ilkesini terk etmediler. Hedeflerini değiştirdiler. Yaratıcının ve bu öbür dünyada verdiği nimetlerle mutlu ve mütelezziz olma hedefi, günlük sıkıcı servet avı, sağlık ve mutlulukla değişti. “
Hayatı sever misiniz?” Diye soruyor Franklin. “O zaman, zamanınızı israf etmeyin. Çünkü zaman hayatın ana maddesidir.”