Categories: Zeka

Yaratıcı Zekâ Testi

Hep şu sorular sorulmuş ya da sorulmaktadır: Yaratıcılığın zekâ ile özellikle ilişkisi nedir? Kişi zekâya sahip olmadan yaratıcı olabilir mi? Kişi, yaratıcılıkla hiç ilgisi olmayan yüksek bir zekâ seviyesi gösterebilir mi? Daha da önemlisi, yaratıcılık ve zekâ, birisi olmadan değerlendirilebilir mi? Kişi yeni bir bilgiyle karşılaştığında, bu bilgi zeki bir şekilde mi yoksa yaratıcı bir şekilde mi alınır ve çözümlenir?

Zekâ ile yaratıcılık, hele sanatsal yaratma söz konusu olduğunda, hep ayrı davranışlar olarak düşünülmüştür. “Bir kişinin yüksek zekâsı yoksa bile, özel yeteneği var” cümlesi, sözel ya da sayısal olmayan zihin karakteristiklerinin, zekâdan daha aşağıda “yetenek” olarak tanımlandığını göstermektedir.

Psikologların bir kısmı zekâyı “soyut düşünme, olaylar arasında ilişkiler kurabilme, kendi kendini tenkit edebilme” yetkinliği olarak tanımlamıştır. Başka bir kısmı zekâyı “çevreye ve yeni durumlara intibak edebilme” kabiliyeti olarak değerlendirmiştir. Daha başkaları ise zekâyı “öğrenme kabiliyeti” olarak tanımlar.

Bilim adamlarının bazıları da, uzmanlık alanlarına göre, zekânın belli bir yönüne ağırlık veren tanımlar yapmışlardır. Örneğin, biyologlar zekâyı ”çevreye uyum yeteneği” olarak görürlerken, eğitimciler “öğrenme”, psikologlar “ilişkileri anlama”, bilgisayar bilimcileri “bilgiyi işleme” yeteneği olarak görmektedirler.

Zekânın biyolojik temelli olduğu ve özellikle erken yaşlarda karşılaşılan zihinsel uyarımlar gibi çevresel faktörlerin etkisiyle bu kapasitenin ne kadarına ulaşılabileceğinin belirlendiği genel olarak kabul edilmekte, ancak aradaki etkileşim mekanizmaları henüz tümüyle anlaşılamamaktadır  .

Yaratıcılık kavramının zekâyla ilişkisi olduğunu ileri süren bir çok psikolog vardır. Genellikle yüksek zekâ bölümü (ZB) olanlardan yaratıcı davranış beklenir de, düşük olanlarda ise böyle bir yeteneğin olabileceği düşünülmez. Hiç şüphe yok ki, bir zekâ testinin ölçütü ZB ile bazı yaratıcı beceriler arasında kayda değer bağlantılar bulunmakta ama, bu bağlantı tam olarak bilinememektedir. Yavuz’un (1996) naklettiği gibi, bu bağlantıların olduğunu gösteren kaynaklar, Terman ve arkadaşlarının (Terman ve Cox, 1926) araştırmalarında görülürse de, kesin bir sonuca varılamamıştır. Uzunçarşılı (1994)’ya göre de, ölçülen ZB, 120’nin üstüne çıktığında, yaratıcılık için bir ayrıcalık getirmemektedir.

Yaratıcılıkla zekâ arasındaki ilişkinin önemi, bu geçmiş yarım yüzyıl boyunca, çeşitli açılardan psikologların (Catell, 1963; Coler, 1963; Guilford, 1950, 1959, 1968, 1981; MacKinnon, 1962; Roe, 1951, 1963; Terman, 1954, 1955; Torrance, 1960, 1967) dikkatini çekmiştir. Genetikten mühendisliğe, diğer çeşitli bilim dallarında çalışan bilim adamları da zekânın, yaratıcı keşiflere ve icatlara olan yardımını; Aristo ve Plato’dan , Immanuel Kant’a, Brand Blanshard ve Jacques Maritain’e kadar filozoflar, yaratıcılığın orjinini ve rasyonel düşünce ile olan ilişkisini düşünmüşlerdir (HAENSLY ve REYNOLDS, 1989).

Yaratıcılıkla zekâ arasında belli bir ilişkinin varlığını aramak amacıyla yapılan araştırmalar sonucunda, doğrudan ve kesin bağıntılara varılamamıştır. Bu araştırmalarda görülmüştür ki, sınavlarda başarılı ve zekâ testlerinde de yüksek seviyede zeki çıkan bazı öğrenciler, çeşitli alanlarda özgün, yeni düşünceler ortaya koyamamışlardır . Farklı yaratıcılık seviyelerinde olan çocukların kişilikleriyle ve okul başarılarıyla ilgili bulgular, çocukların ZB’leri arasında farklar bulunabileceğini, fakat yaratıcılığın bunlardan anlaşılamayacağını, bu yeteneğin, çok üstün yaratıcılıkla “bir miktar yaratıcı olmak” arasındaki farkın, açıkça görülen bazı özelliklerle anlaşılabileceğini ortaya koyuyorlar.

Guilford’un, bilimsel yaratıcılık alanında yoğunlaştırdığı çalışmaları doğrultusunda, yaratıcılığın zekânın genel durumu içinde yer aldığını söyler. Ona göre bilişsel düşünme, bellek, ıraksak düşünme, yakınsak düşünme ve eleştirel düşünme gibi beş zihinsel işlemin yer aldığı bu durum içinde, ıraksak düşünme faktörü, yaratıcılığa en yakın olandır.

Iraksak düşünme, olası çözümler hatırlama ya da yeni çözümler üretmedir; kişinin düşünceleri bir çok farklı yol boyunca “ıraksar” (genişleyerek yayılır). Yakınsak düşünme ise, ihtimalleri daraltmak ve en uygun çözüme “yakınsamak” için bilgi ve mantık kurallarını uygulamak olarak tanımlanmıştır . Iraksak düşünme, yakınsak düşünmeye göre daha esnektir; yalnız eldeki bilgilerle yetinmeyen bir düşünme yöntemidir; daha zengin fikirler akımına açıktır ve dolayısıyla yeni çözümlere ve yaratıcılığa daha yatkındır

Araştırmacılar, yüksek seviyede zekânın, yüksek seviyede yaratıcılığı garanti etmediğini, yaratıcılıkla zekâ arasında çok yüksek bir korelasyon olmadığını, daha zeki bir kişinin daha yaratıcı kişi anlamına gelmediğini belirtmektedirler. Guilford’a göre “zekâ, yaratıcılıkta hiçbir zaman tek başına belirleyici bir değişken olmadı. Faktör analizi ile çok boyutluluğu ortaya konulan zekâ, tek başına yaratıcılığı açıklayamadı. Üstelik zekânın bir alt bileşeni olarak ortaya çıkabilen bir değişken, yaratıcılığın da bir alt bileşeni olarak karşımıza çıkabilirdi”. Yaratıcı potansiyellerin gerçekleşmesi için, genellikle, hiç olmazsa ortalamanın biraz üstünde bir zekâ seviyesi gerekli olmaktadır. Fakat bu kritik seviyenin üstünde, zekâ ile gerçek yaratıcılık arasındaki ilişki yaklaşık olarak sıfırdır.

Wallach ve Kagan (1965), zekâ ve yaratıcılığı incelemek amacıyla çocuklar üzerinde yaptıkları bir araştırmada, geliştirdikleri yaratıcılığı ölçme testinden elde edilen sonuçlarla zekâ testinden elde edilen sonuçları karşılaştırmışlar ve çocukları dört gruba ayırmışlardır :

·    Zekâ ve yaratıcılık düzeyi yüksek olanlar,

·    Zekâ ve yaratıcılık düzeyi düşük olanlar,

·    Zekâ düzeyi yüksek, fakat yaratıcılık düzeyi düşük olanlar,

·    Yaratıcılık düzeyi yüksek, fakat zekâ düzeyi düşük olanlar.

Bu araştırma sonuçları da göstermektedir ki, zekâ ve yaratıcılık arasında doğrudan bir bağlantıdan söz etmek pek mümkün görünmemektedir. Bir çocuk, zekâ düzeyi düşük olsa bile yüksek derecede yaratıcı; veya bunun tersi olarak, zekâ düzeyi yüksek olduğu halde yaratıcılık düzeyi bakımından düşük seviyede bir düzeyde olabilmektedir. Ne var ki, elde edilen bu veriler, tüm çocuklar için aynı sonuçları vereceğini söylemek için yeterli değildir. Aile ortamı, sosyo-kültürel çevre, eğitim, kalıtım vb. gibi çeşitli faktörlerin, özellikle küçük çocuklar üzerinde yaptığı etkiler, onların değişik özellikler ortaya koymalarını sağlayabilmektedir. Ayrıca, bütün bunların yanı sıra, yaratıcılığı tanımlama biçimi, bu tanımlamaya yönelik olarak hazırlanmış olan ölçme araçları ile zekâ testlerinin ölçmedeki yetersizliği yönündeki tartışmalar, zekâ ile yaratıcılık arasındaki bağıntıyı belirleme konusunda çok net cevaplar ortaya koymayı engellemektedir.

Diğer taraftan, yaratıcılığın değişik alanlarda değişik boyutlarının olduğu dikkate alındığında, inceleme ve araştırmaların yapıldığı alana göre farklı sonuçlar elde edilebileceği de göz ardı edilmemelidir. Sözgelimi, teknik alanda yaratıcı davranışlar gösterdiği halde sanatsal yaratıcılığı olmayan bir çocukla, sanat alanında yaratıcı davranışlar gösterdiği halde teknik alanda yaratıcılığı olmayan bir çocuğun, aynı özellikleri göstermesi düşünülemez.

Bugüne kadar yapılan bilimsel araştırmaların ışığında denilebilir ki, zekâ ve yaratıcılığın, farklı alanlarda farklı işleyiş biçimleri, farklı yaklaşımları, farklı değerlendirmeleri ve sonuçları vardır; her ne kadar belirli bir seviyede zekâ gerekli ise de, zekâ ile yaratıcılık arasında doğrudan bir bağıntı yoktur. Kaldı ki, son yıllarda yapılan çeşitli araştırmalar sonucunda, tek bir zekâdan bahsedilemeyeceği; başarılı olmanın yüzlerce, binlerce yolunun bulunduğu ve hedefe ulaşmaya yardımcı olacak bir sürü değişik yeteneğin var olduğu ileri sürülmektedir. Bu bilim adamlarından biri, psikolog Howard Gardner’dır.

Goleman’ın belirttiğine göre Gardner, 1983 tarihli Frames of Mind (Zihnin Çerçeveleri) adlı eserinde, hayatta başarılı olmak için tek tip bir zekânın şart olmadığını, yedi temel çeşitlemesi olan geniş bir yetenekler yelpazesi bulunduğunu ileri sürmektedir. Gardner’ın listesi, sözel ve matematiksel-mantıksal yatkınlık olmak üzere iki standart akademik zekâ türünün yanı sıra, ressam ve mimarlarda bulunan uzamsal kavrama kapasitesini; fiziksel akıcılık ve zarafette kendini gösteren kinestetik dehayı ve müzikal yetenekleri de kapsıyor. Ayrıca, yine kendi deyimiyle “kişisel zekâlar”başlığı altında topladığı kişiler arası ilişki yetenekleri ve psişik yetenekler, Gardner’ın listesini tamamlayan diğer zekâ türleridir.

Gardner’a göre IQ, tek ve değişmez bir belirleyicidir. IQ testlerinin, asıl beceri ve yetenekleri ölçmekten yoksun olduğunu belirten Gardner, “bu testlere göre insanlar ya zekidir ya da değildir, o şekilde doğmuşlardır, bunu değiştirmek için yapılacak pek fazla bir şey yoktur ve testler de size zeki kişiler arasında olup olmadığınızı söyler” diyerek, hem IQ tarzı bir düşünme biçimine hem de IQ testlerine karşı çıkmaktadır.

Yaratıcı Zekâ Testi

Siz

Ne kadar yaratıcı olduğunuzu düşünüyorsunuz? Kendi yaratıcılığınız hakkında fikir sahibi olmak için aşağıdaki soruları yanıtlayın. Çok şaşırtıcı sonuçlarla karşılaşabilirsiniz:

1. Gündüz düşü görür müsünüz?   EVET – HAYIR

2. Kendiniz, aileniz ya da arkadaşlarınız için mânüler planlayıp yemek pişirir misiniz? EVET – HAYIR

3. Giysi satın alırken kendi özgün tarzınızı yaratmak için renkleri, kumaşları ve aksesuarları karıştırıp
birleştirir misiniz?   EVET – HAYIR

4. Farklı müzik türlerinden hoşlanır mısınız? EVET – HAYIR

5. Yaşamınızda örneğin arkadaşlarınızla geçirdiğiniz ve büyük bir keyifle hatırladığınız özel anlar, tatiller,
etkinlikler, “felaketler” ya da zaferler var mı?  EVET – HAYIR

6. Çocukken çok soru sorar mıydınız?  EVET – HAYIR

7. Hâlâ çok soru soruyor musunuz?  EVET – HAYIR

8. Bazen birtakım şeylerin karmaşıklığı veya güzelliği sizi meraklandırıyor mu? Bunların nasıl çalıştığını,
nasıl yapıldığını, yaşamınıza nasıl girdiğini bilmek istiyor musunuz?  EVET – HAYIR

9. Cinsel fantezileriniz var mı?  EVET – HAYIR

10. Evinizde, kendi kendinize okuyacağınıza dair söz verdiğiniz ama henüz bir türlü vakit bulamadığınız
gazeteler, dergiler ya da kitaplar var mı?  EVET – HAYIR

11 . Yaşamınızda, kendi kendinize yapacağınıza ya da gerçekleştireceğinize dair söz verdiğiniz, ancak henüz başlayamadığınız başka şeyler var mı?  EVET – HAYIR

12. Müzik, spor ya da sanat dallarında elde edilen üstün başarılar sizi etkiliyor veya harekete geçiriyor
mu? EVET – HAYIR

13. Sihirli bir değneğiniz olsaydı: Zinde, esnek, yetenekli, pek çok başarı kazanmış bir dansçı olmak ister miydiniz?  EVET – HAYIR

14 En sevdiğiniz şarkıcının sesine sahip olmak ve hem kendinizi tatmin edecek hem de başkalarına
keyif verecek şekilde şarkı söylemek ister miydiniz?  EVET – HAYIR

15. Michelangelo’nun öğrencisi olabilecek kadar yetenekli bir sanatçı olmak; manzara resimlerin,
portreler ya da birbirinden güzel heykeller yapabilmek ister miydiniz?  EVET – HAYIR

16. Çok iyi bir masalcı olmak, insanları anlattığınız masal ve öykülerle keyiflendirmek, birbirinden
güzel esprilerinizle kahkahalarla güldürmek ister miydiniz? EVET – HAYIR

17. Siz yaşıyor musunuz?  EVET – HAYIR

Eğer soruların yarısından çoğuna EVET yanıtını verdiyseniz, siz kelimenin tam anlamıyla Yaratıcı birisiniz.
Önce isterseniz size belki biraz garip gelecek olan şu iki soru üzerinde duralım.

• Evinizde, kendi kendinize okuyacağınıza dair söz verdiğiniz ama henüz bir türlü vakit bulamadığınız
gazeteler, dergiler ya da kitaplar var mı?

İnsanların %95’inden fazlası bu soruya EVET cevabını verdi. Bunun, erteleme konusunda çok iyi oldukları
anlamına geldiğini düşündüler! Gerçekten de öyleler; ama aynı zamanda çok yaratıcılar! Düşünsenize.
Haftalardır, aylardır ya da yıllardır her gün beyinleri, henüz okumaya başlamamış oldukları
şeyler için en fantastik bahaneleri yaratıyor. Yaratıcılıklarının bir şeyi yapmamaya yönlendirilmiş olmasının
önemi yok. Bu, ne olursa olsun, olağanüstü bir yaratıcılık ve öylesine sınırsız bir güç kaynağı ki
bütün bir ömür boyu sürebiliyor.

Bu da şu soruyu ortaya çıkarıyor:

• Siz yaşıyor musunuz?

Bu sorunun cevabı çok açık görünebilir; ama soru içinde derin ve anlamlı bir gerçeği barındırıyor. Hayatınız boyunca her gün, muhteşem beyniniz on binlerce düşünce, eylem ya da çözüm yaratmak zorunda. Aksi halde bu dünyayı terk etmek durumunda kalırdınız. Yaşadığınıza göre, kesinlikle yaratıcısınız demektir.

Sahip olduğunuz büyük Yaratıcı Zekâ’yı ortaya çıkarmak ve artırmak için bunun nasıl işlediğini ve nasıl geliştirileceğini anlamak gerekir.

Yaratıcı zekâ nedir?

Yaratıcı Zekâ; yeni fikirler geliştirme, sorunları orijinal 12 yollarla çözme ve hayal gücü, davranışlar ve verimlilik açısından başkalarından üstün olma yeteneğidir.

Yaratıcı Zekâ çeşitli faktörleri içerir. Bunların hepsi öğretilebilir ve geliştirilebilir; böylece yaratıcılık artırılabilir.

Yaratıcı Zekânın Gücü, size bu faktörleri tanıtmayı ve bunların nasıl geliştirilip genişletilebileceğini göstermeyi amaçlamaktadır.

Söz konusu faktörler şunları içermektedir:

1. Sol/Sağ Beyin: Beynin sol ve sağ bölümlerinin farklı becerilerini birlikte kullanma yeteneği.

2. Not Alma/Zihin Haritası: Düşünceleri kafadan çıkarıp kâğıda dökerek gözle görülür hale getirme
yeteneği; böylece bunlar daha iyi incelenebilir.

3. Akıcılık: Yeni fikirleri ifade etme hızı. Akıcılık, yaratıcı verimliliğin ölçüsüdür.

4. Esneklik: Farklı türde fikirler geliştirme ve çok çeşitli stratejiler kullanarak bir yaklaşımdan diğerine
kayma yeteneği, yaratıcı esnekliğinizi oluşturur. Esneklik, bir şeyleri farklı açılardan görme, olayları
bakış açılarına göre değerlendirme, eski kavramları alıp bunları yeniden düzenleme ve daha önceden
var olan fikirleri ters yüz etme yeteneğini içerir. Aynı zamanda yeni fikirler yaratırken bütün duyuları kullanma yeteneğini içermektedir.

5. Orijinallik: Orijinallik; Yaratıcı Zekâ’nın ve yaratıcı düşünmenin olmazsa olmazlarından biridir.
Sadece size ait -alışılmadık, özgün, eksantrik- fikirler üretme yeteneğini ifade eder.

6. Fikirleri genişletmek: İyi bir yaratıcı düşünür temel bir fikri alır ve bunu her yönden geliştirir, genişletir,
işler. Orijinal düşüncet bambaşka bir hale  gelir.

7. İlişkilendirme: Yaratıcı düşünür, insan beyninin dev bir “İlişkilendirme Makinesi” olduğu gerçeğini
esas alır, İlişkilendirme Makinesi’nin nasıl çalıştığı konusunda sezgisel birtakım bilgilere sahip olan
yaratıcı düşünürler

Yaratıcı Zekâ’nın gücüne genel bir bakış Yaratıcı Zekânın Gücü; sizi Büyük Yaratıcılık Turu’na çıkarmak, yolculuğun her aşamasında Yaratıcı Düşüncenizin gücünü nasıl artırabileceğinizi göstermek üzere tasarlandı.

sayginnlp

Share
Published by
sayginnlp

Recent Posts

Üslup Çeşitleri ve Doğru Üslup Belirlemenin Önemi

Eğer iyi bir konuşmacı olmak istiyorsanız üslubunuzu geliştirme ve üslup çeşitleri konusuna kafa yormalısınız. Her…

4 yıl ago

Konuşmayı Nasıl Eğlenceli Hale Getirebilirsiniz?

Etkili konuşma yapabilmenin temel kurallarından birisi konuşmanızı eğlenceli hale getirmektir. Eğer dinleyicilerinizin verdiğiniz mesajı en…

4 yıl ago

Dinleyiciler Nasıl İkna Edilir?

Etkili bir konuşma yapabilmek için dinleyicileri ikna etme ve konuşmayı sonlandırma konularına fazlasıyla önem vermelisiniz.…

4 yıl ago

Yöneticiler için Zaman Yönetimi Teknikleri

Yöneticiler hem kendilerinin hem de kurumlarının başarısı için zaman yönetimi konusunda ustalaşmalıdır. Yöneticiler için zaman…

4 yıl ago

Etkili Bir Konuşmaya Nasıl Başlanmalı?

Bir konuşmanın etkili olabilmesi, konuşmaya nasıl başlandığına bağlıdır. Güzel başlamayan bir konuşma genelde güzel devam…

4 yıl ago

Etkili Bir Konuşmaya Nasıl Hazırlık Yapılır?

Etkili bir konuşma yapmak için mutlaka bir hazırlık planı yapmalısınız. Konuşmacıları birbirinden ayıran en temel…

4 yıl ago