Dikkat, bireyin zihinsel uyanıklık gücünü vurgulamaktadır. Etkili bir öğrenme, dikkatin, çalışılan konuya çekilmiş olmasını öngörür. Bu nedenle, bireyin öğrenme yeterliği üzerinde doğrudan etkili olan değişkenlerden birisi “dikkat”tir. Bu yazımızda, dikkat dağınıklığını önleme ve öğrenme ilişkisi ele alınarak; öğrenmeyi güçleştiren dalgınlık ve dalgınlığa neden olan etmenler ile dikkati toplama yolları inceleyeceğiz.
Dikkat, zihnin belli bir konu üzerine yoğunlaştırılmasıdır. Başka bir deyişle, dikkat, bir şeyi öğrenmek amacıyla gösterilen zihinsel çabadır. Öğrencinin öğrenmek için konuya kendini vermesi ile dikkatini toplaması aynı anlamdadır.
Öğrencinin dikkatini konu üzerine toplamadan (öğrenmek amacıyla konuya kendini vermeden) çalışmada direnmesi (ısrar etmesi), boşuna zaman yitirmekten başka bir şey değildir. Çünkü dikkat olmadan öğrenme de olmaz. Bu tür bir çalışma anlayışı verimli olmadığı gibi; aynı zamanda, öğrencide ders çalışmaya karşı genel bir isteksizlik, ilgisizlik, hoşnutsuzluk ve bıkkınlık duygusunun ortaya çıkmasına da neden olur. Etkili bir çalışmanın gerisinde yatan temel öğe dikkattir. Dikkati toplama ve konuya yönlendirme alışkanlığı bütün alışkanlıklar gibi doğuştan değil; bu konuda yapılacak düzenli bir eğitimle kazanılır.
Öğrenme ve dikkat ilişkisi hakkında daha fazla bilgi almak isterseniz Öğrenciler için dikkat ve konsantrasyon arttırıcı teknikler yazımızı okuyabilirsiniz.
Zihinsel uyanıklık gücü yetersiz olan ya da hiç olmayan her öğrenci, bu amaçla yapacağı bir eğitim yoluyla, kendisini konuya verme ve zihin canlılığını geliştirme alışkanlığı kazanabilir. Bütün alışkanlıklar istenirse ve zorlanırsa değiştirilme özelliğine sahiptirler. Bu açıdan dikkati toplama alışkanlığını kazanmak da her öğrencinin başarabileceği bir özelliktir.
Konu üzerinde dikkati toplayamamanın başlıca iki tür nedeni vardır. Bunlardan birincisi, öğrencinin bu konuda bir alışkanlığa sahip olmamasıyla ilgilidir. İkinci neden ise, öğrenci belli bir konu üzerinde çalışırken, konu dışındaki bir sorunun onun zihnini rahatsız etmesidir. Bu ikincisine “dalgınlık” adı da verilebilir.
Dalgınlık, bireyin çevresinde olup bitenleri ayrımsayamayacak kadar düşüncelere dalmış olması ya da dikkatini belirli bir konu üzerinde toplayamaması durumudur. Dikkat dağınıklığı nedenleri, dalgınlığa yol açan nedenler olarak düşünülebilirler. Dalgınlığın başlıca nedenlerini iki grupta ele alabiliriz.
Bu açıdan dikkati toplayabilmek için duygusal sorunların kesin çözümlere ulaştırılmış olmaları gereklidir. Bu tür sorunlar için izlenecek yöntem gerçekçi olarak duygusal soruna yol açan şeyin ne olduğunu, ne gibi değişiklikler gerektiğini, nasıl davranılacağını ve uygulamada hangi tür eylemlerde değişiklikler yapılabileceğini saptayarak; belli bir karar verip buna göre uygulamaya geçmeyi gerektirir.
Öğrenciler kimi zaman ders çalışırken dikkat dağınıklığı yaşayabilmekteler. Ders çalışırken dikkat ve konsantrasyonu arttırmak yazımızı okuyarak bu konuda kendinizi geliştirebilirsiniz.
Duygusal sorunların niteliği, bunların çözümünde büyük önem taşırlar. Kimi zaman bu tür bir sorunun bir başkasına açılmasının bile, sorunu çözüm yolunda önemli bir adım olduğunu unutmamak gerekir.
Dikkati konu üzerinde toplama bir alışkanlık işi olduğuna göre, bu alışkanlığı kazanabilmek için izlenecek belirli yollar vardır. Aşağıda bunlardan başlıcaları ele alınıp incelenmektedir.
Öğrenmek amacı ile yapılan her işin “kendine özgü belirli bir amacı” bulunur. Amaçsız çalışma olmaz. Amaçsız olarak yapılan çalışmada dikkat yoktur. Başka bir anlatımla; baştan savma olarak yapılan her iş, amaçsız olarak yapılmaktadır. Amaç, yapılan işin neden yapıldığını belirler. Öğrenci, “ben bu çalışmayı neden yapacağım”, diyerek kendisine sorduğunda, bu soruya vereceği yanıt, o çalışmanın öğrenci için ne amaçla yapıldığını gösterir.
Hiçbir zaman çalışma amacı saptanmadan işe geçilmemelidir. Bilinçli çalışmanın temeli, çalışmanın ne amaçla yapıldığının öğrenci tarafından açık seçik bilinmesini gerektirir. Yaptığı işin amacını bilmek, öğrencinin bu işi benimseyip, ona sahip çıkmasına ve iş için kendisini güdülemesine yardımcı olur.
Neyi, ne zaman, nerede ve nasıl çalışacağını bilmeyen bir kişinin, yapacağı çalışma için, gerekli olan dikkati gösterebileceğini söylemek olanaksızdır. Çalışılacak konu üzerinde dikkatin toplanabilmesi için, gerekli kararların verilmiş olması gerekir.
vb. türdeki bütün soruların yanıtlarını vermeden çalışmaya başlamamak gerekir. Çünkü bu yapılmadığında belirtilen türdeki sorulara verilecek yanıtların çalışma sırasında aranması durumu ortaya çıkar ki; bu tür bir kararsızlık çalışmanın gerektirdiği dikkatin gösterilmesini engeller.
Öğrencinin kendisini konuya vermesinde, ona karşı merak duymasının ayrı bir önemi vardır. Gerçekte merak, dikkati toplamayı sağlayan itici güçtür. Bir şey ancak merak edildiği oranda öğrenilebilir.
Sevdiğimiz bir işe, “kolayca” kendimizi vermemize karşın; sevmediğimiz bir işe, neden kendimizi veremediğimizi hiç düşündünüz mü? Bunun nedeni, merakla ilgilidir. Sevdiğimiz işler her zaman daha çok merak duyduğumuz, ilgimizi çeken işlerdir. Örneğin, bir romanın sonuna kadar okunmasını sağlayan meraktır. Merak, konuya karşı ilgi uyandırır ve böylece de dikkatin konu üzerinde toplanmasını kolaylaştırır.
Bunun için türlü yollar denenebilir. Kimi zaman, üzerinde çalışılacak konu yeterince tanınmıyor olabilir. Bu durumda konuyu tanımak amacı ile ön bilgiler toplamak merak için yeterli sayılabilir. Ancak, en etkili yöntem; öğrencinin konuya ilişkin, kendisine sorular sormasıdır. Bu amaçla, okuduğunuz bir metinde geçen ana düşünceyi öğrenmeniz için, metnin içinde geçen başlıkları soru biçimine sokup kendinize sorabilirsiniz.
Örneğin hemen aşağıda geçen üç başlığı aldığımızda, bunlar; “dikkati toplamak için fiziksel çevre acaba nasıl düzenlenebilir?”, “Dikkatin toplanması ile sistemli çalışma arasında nasıl bir ilişki olabilir?” ve “çalışmada çeşitlilik nasıl sağlanır?” biçiminde ya da daha başka biçimlerde soru başlıklarına dönüştürülebilirler. Çalışmada bu tür bir uygulama sizde merak duygusu uyandıracak ve metni anlayarak okumanız için konuya daha rahatlıkla kendinizi vermenizi sağlayacaktır.
Dikkatin konu üzerinde toplanmasını güçleştiren nedenler arasında fiziksel çevreden kaynaklananlar önemli bir yer tutarlar. Çalışma ortamında dikkati toplamayı zorlaştıran fiziksel koşullar çalışma için uygun duruma getirildiğinde, dikkat, konuya daha kolaylıkla toplanabilmektedir.
Dikkatin toplanması; fiziksel koşulların çalışma için yeniden düzenlenmesi, kimi zaman gürültülü bir yerden sessiz bir ortama geçme, kimi zaman açık bir radyonun düğmesini ya da sokaktan geçen taşıtların gürültüsünü kesmek için pencereyi kapatma ve kimi zaman da çalışma masası üzerindeki dikkati dağıtan eşyaların kaldırılması gibi pratik yöntemlerle kolayca sağlanabilir. Öğrenme için en uygun fiziksel koşulları yaratmaya çalışmak, dikkatin toplanabilmesi için bir gerekliliktir.
Dikkat dağınıklığını önlemek için eğitim almanız sizi öğrenme teknikleri konusunda da ileriye taşıyabilir. Eğer isterseniz dikkat eksikliği eğitimi içeriğimize göz atabilir ve detaylı bilgi almak için bizimle iletişime geçebilirsiniz.
Öğrenmeyi etkili kılacak fiziksel koşullardan bazıları şöyle belirtilebilir:
Eğer iyi bir konuşmacı olmak istiyorsanız üslubunuzu geliştirme ve üslup çeşitleri konusuna kafa yormalısınız. Her…
Etkili konuşma yapabilmenin temel kurallarından birisi konuşmanızı eğlenceli hale getirmektir. Eğer dinleyicilerinizin verdiğiniz mesajı en…
Etkili bir konuşma yapabilmek için dinleyicileri ikna etme ve konuşmayı sonlandırma konularına fazlasıyla önem vermelisiniz.…
Yöneticiler hem kendilerinin hem de kurumlarının başarısı için zaman yönetimi konusunda ustalaşmalıdır. Yöneticiler için zaman…
Bir konuşmanın etkili olabilmesi, konuşmaya nasıl başlandığına bağlıdır. Güzel başlamayan bir konuşma genelde güzel devam…
Etkili bir konuşma yapmak için mutlaka bir hazırlık planı yapmalısınız. Konuşmacıları birbirinden ayıran en temel…