Öğrenciler, eğitim hayatları boyunca belirli ders çalışma alışkanlıkları edinirler. Bu alışkanlıklardan kimileri faydalı kimileri ise faydasızdır. Her öğrenci verimli ders çalışabilmek ister ancak bunun için ilk olarak verimli ders çalışmayı engelleyen kötü alışkanlıkları tanımaları gerekir. Bu yazımızı verimli ders çalışma tekniklerinden çok kötü ders çalışma alışkanlıklarının farkına varmanız için hazırladık.
Şüphesiz hepimiz, kendimizin veya bir yakınımızın uygulamak zorunda kaldığı ilginç ders çalışma yöntemlerini hatırlıyordur. Mesela belki de lisedeyken evde, ailenin diğer fertleri de varken, çoğu zaman sesli okuyarak ders çalışmış olabilirsiniz. Ancak bunu başka bir arkadaşınızla mesela tarih dersine çalışırken arkadaşınız her cümleyi yüksek sesle okusa ona çok öfkelenebilirsiniz. Belki de gürültülü ortamın çalışmanızı aksatmasına rağmen, arkadaşınızın derste başarılı olmak için böylesine inanılmaz bir zahmete katlanmasına hayranlık duyabilirsiniz.
Aslına bakarsanız tarih dersinin bu şekilde çalışılması bir çok kişi açısından saçma olarak görülür. Fakat aynı zamanda belki de sizin ve diğer arkadaşlarınızın matematik çalışmak için uyguladığı yöntemler de pek iyi sayılmayabilir. Ders kitabınız, sınıfınızın korkulu rüyası olan birçok problem dizileri içeriyor ve nadiren en fazla bir tanesini çözebiliyorsanız ne demek istediğimizi daha iyi anlarsınız. Soruların hepsini çözebilen arkadaşlarınızdan yardım isteyerek ve her bir problem için ezbere çözüm yolları öğrenerek matematik çalışmak ne kadar mantıklı olabilir. Ancak belki de siz matematik dersinden bu ezbere çözüm yolları sayesinde geçmiş olabilirsiniz.
Bu birkaç örnek, öğrencilerin ders çalışırken nasıl aşırıya kaçabildiğini göstermektedir. Birinci durum zorlayarak tarih dersi çalışmanın; ikincisi, matematikte ezbere mantık yürütmenin örnekleridir. Buraya kadar bahsi geçen ders çalışma yöntemlerini gereksiz bulmakla birlikte, bu tip durumların çok nadir gerçekleşen durumlar olmadığını düşünüyoruz. Çoğu öğrenci maalesef verimli bir şekilde ders çalışmayı bilmiyor.
Verimli ders çalışma teknikleri üzerine en yoğun araştırmalar Dr. Lida B. Earhart tarafından yapılmıştır ve öğrencilerin ders çalışma alışkanlıkları hakkında topladıkları bilgiler, bu konudaki üzücü cahilliği ortaya çıkarmaktadır.
Diğer testlerin yani sıra, on bir ve on iki yaşlarındaki çocuklara, bir coğrafya kitabından, şu açıklamayla birlikte kısa bir bölüm verilmiştir: “Burada, sınıfta işlediğinize benzer bir konu bulunmaktadır. Bu konuyu tümüyle çalışmak için ne yapmanız gerektiğini düşünüyorsanız onu yapın ve çalışırken uyguladığınız farklı yöntemleri anlatın (yazın). Başka hiçbir şey yazmayın.”
Bu sınava giren 842 çocuğun sadece 14ü konunun ne anlatmak istediğini gerçekten bulmuşlar ya da bulduklarını anlatmışlar. 2’si, isteselerdi bulabileceklerini belirtmiş. 88°i konunun önemli kısımlarını bulduklarını, 21’i isteselerdi bulabileceklerini anlatmış. 4’ü konudaki ifadeleri doğruladıklarını, 3’ü isteselerdi yapabileceklerini söylemişler. 9 çocuk hiçbir şey yapmamış. 158’i istenilenleri anlamamış; 100’ü ilgisiz cevaplar vermiş; 119’u sadece düşünmüş, konuyu anlamaya çalışmış veya ezberlemiş. Ve 324’ü sadece konuyu özetlemiş. Diğer bir deyişle, sınava giren 842 altıncı ve yedinci sınıf öğrencisinden 710’u belirsiz ve yetersiz cevap vermişler. Bu sayı bu çocukların sıradan bir coğrafya kitabından nasıl ders çalışacakları hakkında bilinmesi gereken genel bilgiden yoksun olduklarını gösteriyor. Burada okudukları okulun öğretim kalitesi açısından ortalamanın üstünde olduğunu belirtelim.
Daha sonra uygulanan, bir dersin konusunun bulunmasının istendiği başka bir testte 828 öğrenciden 301’i konuyu yeterince iyi belirtememişler. Geriye kalan 527’si eksik, belirsiz, ya da alakasız cevaplar vermişler. Sadece 317’si konudan ders çıkarabilmişler. Ancak, konunun ve çıkarılacak dersin belirlenmesinin, dersin anlaşılması için yapılması gereken en önemli şey olduğu bilindiğine göre bu öğrencilerin daha önce nasıl başarılı olduklarını kavramak zor.
Yalnızca öğretmenler genellikle bu gerçeği kabul ettikleri için öğrencilerin nasıl ders çalışmaları gerektiğini neden öğrenmedikleri üzerine kanıt toplamak belki gereksizdir. Aslında ilköğretim, lise ve üniversite öğretmenleri arasındaki ortak şikayet konularından biridir bu. Bu hat boyunca öğretmenler kötü ders çalışma alışkanlıkları üzerine birbirlerini avuturlar, üniversite profesörleri, lise öğretmenlerini ve daha sonra da ilköğretim öğretmenlerini suçlarlar.
Verimli ders çalışma yöntemlerini öğrenmek ve ders başarınızı arttırmak için öğrenci koçluğu hizmeti almanız fayda sağlayabilir. Eğer isterseniz daha detaylı bilgi için hemen bizimle iletişime geçebilirsiniz. Uzman eğitmenlerimiz sizlere yardımcı olmaktan mutluluk duyacaklar.
Çocukların çalışmalarını yakından izleyen veya alışkanlıklarından haberdar olan anne-babalar, çocuklarının ders çalışma yöntemleri ile ilgili üzüntü içinde aynı gözlemleri yaparlar. En azından, eğitimin itiraz edilmeyen bir alanında öğretmen ve ebeveynlerin üzerinde anlaştığı bir konu bulmak rahatlatıcı. Öğretmenler arasında uygulanan çalışma yöntemlerine ne demeli? Öğretmenler ders çalışmayı öğrenmemişlerse, onlardan uygun alışkanlıkları kapmaları gereken gençler de öğrenemezler.
İşin traji komik taraflarından birisi aslında öğretmenlerinde doğru ders çalışma yöntemleri konusunda fikir sahibi olmadıklarıdır. Neyse ki Dr. Earhart öğretmenlerin ders çalışma yöntemlerini atlamamıştı araştırmalarında. 165 öğretmen tarafından doldurulan bir ankette, katılanlardan “ders hakkında düşünürken” yapılması gerekenleri belirtmeleri istendi. Bu aslında yukarıda belirttiğimi ve 842 çocuğa verilen testin aynısıydı. En az yirmi farklı düşünce alınırken, en çok tekrarlanan “En önemli noktaları tekrarlamak” olmuş. Ve bunu bile 165 öğretmen arasından sadece 55’i belirtmiş.
Dr. Earhart’in söylediğine göre sadece yirmi beş kişi bu fikri (problemin ana düşüncesinin bulunması gerektiği) belirtmeye cesaret edebilmiş. Kırk kişi öğrencilik hayatları boyunca hiç ezberlemedikleri kadar sık ezberlediklerini kabul etmişler. İlginçtir ki, bir dersin öğrenilebilmesi için iki etken olarak ana düşüncenin ve önemli noktaların bulunmasının belirtilmesinde öğrencilerin başarı yüzdesi öğretmenlerin başarı yüzdesinden yüksektir. Su bazen kaynağından daha yükseğe çıkar.
Bu 165 öğretmenin yaklaşık üçte ikisi nasıl ders çalışılacağı üzerine daha önce sistemli bir eğitim almadıklarını belirtmişler ve yarısından fazlası ders çalışma yöntemi olarak ezberlemenin öğretildiğini söylemişler. Öğrencilerine doğru ders çalışma yöntemleri üzerine eğitim uygulamış olanların sayısı ise yok denecek kadar azmış. Ve bu 165 öğretmen, sıra dışı eğitim görmüş ve ilköğretimde uzun yıllar eğitim vermiş öğretmenler. Eğer öğretmenler bu kadar az bilgilendirilmişlerse ve öğrencilerini bu konuda eğitmek için hiç çaba sarf etmiyorlarsa bu katılımcılardan “Nasıl ders çalışılması gerekir?” sorusuna yanıt verebilmeleri nasıl beklenir?
Geçerli ders çalışma tanımı kendisine dair çok eksik bir kanının kanıtını verir. Son birkaç yıl içinde sık sık, öğretmenlerden olduğu kadar üniversite öğrencilerinden de ders çalışma yöntemleri hakkındaki görüşlerini alıyoruz. Onda dokuzu, ezber yaparak ders çalışma alışkanlığını kullandıklarını ifade ediyorlar.
Öğretmenlerin, nadiren, ders çalışmanın düşünmeye dayanması gerektiğinde ısrar ettikleri doğrudur. Hatta çocukları yerlerine “düşün, iyi düşün” sözleriyle gönderirler. Fakat bu pek fazla bir şey ifade etmez. Bir üniversite öğrencisi bir ders üzerine bir buçuk saatten az zaman harcamaması ısrar edildiğinde şöyle cevap verir: “ilk yirmi dakikadan sonra ne yapayım?” Aklından geçen açıkça her dersi baştan sona okuyup içeriğini o zaman içerisinde ezberlemektir. Daha yapacak ne kalıyordu ki? Çok az sayıda öğretmen bu öğrencinin sorusunu akılcı bir şekilde yanıtlayabilir. Uygulamada ezber, ders çalışmanın büyük bir bölümünü oluşturur.
Son olarak, ders çalışma tekniklerini ele alan eserleri ele alalım. Tabi ki eğitime duyulan genel ilgi son yirmi yıl boyunca bugüne kadarki en üst seviyeye ulaşmıştır ve bu süre boyunca kat edilen yol dikkate değerdir. Bilim üzerine yaptığımız çalışmalar hızlı bir şekilde okul, ders programları ve çok daha etkili öğretim yöntemlerinde devrim yaratmakta. Sonuç ise okulun yararlarının daha fazla ve daha hayati olması şeklinde karşımıza çıkmakta.
Ancak açıkça görülebilir ki, sadece öğrenciler ve öğretmenler doğru ders çalışma yöntemlerinden habersiz değildir, bu konudaki bilgi kaynakları da kısıtlıdır.
Bu durumun ciddiyeti gözde büyütülmemelidir. Yanlış ders çalışma yöntemleri, okuldan keyif almayı engeller. Açığa çıkan eğlenme isteği, zamanın boşa harcanmasına, bilgi dağarcığının eksik kalmasına ve bulunan ilk fırsatta okulu terk etmeye yol açar. Daha önce sözü geçen, kendisini zorlayarak tarih çalışmayı benimsemiş kız nispeten zekiydi. Ancak, çok “sıkı” çalışması gerekiyordu, amaçların izinde başarıya ulaşmak çoğunlukla acı ve üzüntüyü beraberinde getiriyordu ve liseye devam etmesine rağmen o dersten geçememişti. İlkokuldan sonra okulu bırakanların çoğunun, zorunda oldukları için değil, istedikleri için ayrıldıkları unutulmamalıdır.
Okuldan keyif alma isteği ayrıca, zihinsel uğraşlara nefreti beraberinde getirir. Böylece, kötü ders çalışma yöntemleri, kişinin gelişiminde ve öğrenme açısından faydalı olması durumunda büyük bir engel görevi görerek, yetişkinlerin hayatında önemli rol oynamaya başlar.
Eğer iyi bir konuşmacı olmak istiyorsanız üslubunuzu geliştirme ve üslup çeşitleri konusuna kafa yormalısınız. Her…
Etkili konuşma yapabilmenin temel kurallarından birisi konuşmanızı eğlenceli hale getirmektir. Eğer dinleyicilerinizin verdiğiniz mesajı en…
Etkili bir konuşma yapabilmek için dinleyicileri ikna etme ve konuşmayı sonlandırma konularına fazlasıyla önem vermelisiniz.…
Yöneticiler hem kendilerinin hem de kurumlarının başarısı için zaman yönetimi konusunda ustalaşmalıdır. Yöneticiler için zaman…
Bir konuşmanın etkili olabilmesi, konuşmaya nasıl başlandığına bağlıdır. Güzel başlamayan bir konuşma genelde güzel devam…
Etkili bir konuşma yapmak için mutlaka bir hazırlık planı yapmalısınız. Konuşmacıları birbirinden ayıran en temel…