Eğer iyi bir konuşmacı olmak istiyorsanız üslubunuzu geliştirme ve üslup çeşitleri konusuna kafa yormalısınız. Her konuşmanın amacına göre farklı üslup kullanımları gerekebilir ve hangi üslubu kullanmanız gerektiği hem konuşmanın içeriğine hem de konuşmacı olarak sizin yeteneklerinize göre belirlenmelidir. Üslup çeşitlerine geçmeden önce özgün bir üsluba sahip olmanın önemine kısaca değinelim.
Genç bir konuşmacı kendisine hiçbir şekilde uymayan bir amaç peşinde dolaşır. Kendisine; hiçbir zaman taklit edemeyeceği bir konuşmacıyı örnek seçer. Bu hata; yeni başlayan birçok gencin kendi yeteneklerini aşağı görmelerine sebebiyet vermiştir. Aynı zamanda konuşmacının cesaretini kırarak başarılı olmasına da engel olmuştur. Köpek bir ağaca tırmanmadığı gibi kedi de havlayamaz. Her canlı yaratılmış her canlının kendisine özgü bir yeteneği vardır. Ve başarısını bu yeteneği doğal yolla pekiştirmekle kazanır.
Onun için konuşma üslubunuzu geliştirirken çok beğendiğiniz bir konuşmacıyı taklit edeceğinize, kendi özellik ve yeteneğinizi dikkate almalısınız. Genellikle üslup hakkında şunları söylemek isteriz:
Fevkaladelik yapmaya kalkmadan orijinal olunuz. Kendi üslubunuzu geliştirmeye, üslup kusurlarını mümkün Olduğu kadar düzeltmeye çalışınız. Yazının devamında on dörtten fazla konuşma üslubu vardır. Bu üslupların hepsi de geliştirilmek ve düzeltilmek ihtiyacındadır.
Etkili bir konuşma yapabilmek için doğru üslup kullanımı kadar konuşmanın eğlenceli ve ilgi çekici olmasına dikkat etmek de önemlidir. Konuşmanızı eğlenceli hale getirmek istiyorsanız sayginnlp.com/konusmayi-nasil-eglenceli-hale-getirebilirsiniz/ yazımıza mutlaka göz atın.
Bu üslupta her şey, konuşmanın hızlı akışına feda edilir. Çoğunlukla fikirler, hazırlık, hatta plan dahi ihmal edilir. Çenebazlık öğrenilmez, bazı insan doğuştan öyledir.
Her günkü konuşmaların hızla akıp gitmesine hakimdirler. Bunlar herhangi bir konu üzerine ve istediğiniz anda, hiçbir kelime aramak ihtiyacı duymadan konuşabilirler. Bu konuşma tiplerini özellikle İrlanda da, Wales’de, Fransa’da ve Amerika’da buluruz. İngiltere’de, İskoçya’da ve Almanya’da bunlara neredeyse hiç rastlanmaz. Çenebazlık hiçbir zaman ve hiçbir şekilde zararlı bir şey değildir. Böylelikle bazı kimseler, din adamı, amele reisi, yahut büyük bir siyasetçi olmuşlardır. Çenebazlık; gerçek hitabetin yerini tutan en çok ve en yayılmış sahte bir araçtır.
Çenebaz adam; her şeye rağmen kolay söz söylemekte ustadır. Eğer bu ustalıkla düşüncelerini geliştirseler ve konusunda çabuk konuşmakla birleştirseler o zaman nesillerinin gerçek bir konuşmacısı, bir hükümet adamı ve bir lideri olabilirler.
Bu üsluba sık sik rastlandığı gibi sinirli heveskarı da zaten bu üslup ele verir. Hatta kıyaslanırsa çekingenliğin yanında çenebazlık gerçek konuşmacılık gibi gözükür.
Çekingen bir konuşmacı duraklar, boğazı gıcıklanır, bir bardak su içer ve sanki her kelimeyi ağrıyla doğuruyormuş gibi, kekelemeye devam eder. Bu adam konuşmacılık bakımından, bir tutam talihsizliktir.
Her cümlesi koşuda bir engel gibidir. Mesela şöyle başlar: “Sayın bayanlar., baylar., eeh.. size ve eeh.. bütün şehir halkına., eeh teşekkür etmek ve gösterdikleri ee. Eeh şeyden dolayı, kendilerine,, şey etmeyi ee.. bir vazife., ve bir borç bilirim.”
Böyle konuşan biri, bu çekingenliğini tedavi etmeden, halkın önüne çıkarak söz söyleme cesaretini asla göstermemelidir. Böyle konuşmak yalnız hatalı değil, aynı zamanda çirkin ve iğrençtir. Bu çekingenlik; yüksek sesle okumakla, küçük ve kısa cümle kullanmakla ve bu kitapta gösterilen
alıştırmaları tekrarlamakla ve daima kuvvetli, ifadeli konuşmaya çalışmakla tedavi edilebilir.
Bu üslubun etkili olduğu inkar edilemez. Çünkü bu üslup birçok kimseyi ait oldukları partilerin başına geçirmiştir. Bu üslup birçoklarını İngiliz kabinesine getirmiş, Amerika Başkanına Beyaz Saray’a varan yolu açmıştır. Madem ki biz olaylarla hüküm veriyoruz. O halde üstünlüğü ele geçirmek için yapılan mücadelede övünmek üslubunun hiçbir zaman ciddi bir eksiklik olmadığını belirtmeliyiz, hatta çok defa böyle övünerek yüksekten konuşan adamı kitle kendisine lider etmiştir.
Halk, böyle abartı ile övünmeyi, kendini övmeyi mertlik göstergesi sayar. Bu da bir önderin en doğal vasfıdır. Fakat pratik siyaset noktasından, bu şekilde iktidar mevkiine yükselmektense daha az ölçüdeki başarıyla yetinmek daha iyidir.
Etkili bir konuşmacı olabilmek için kendinizi geliştirmeye çabalıyorsunuz ancak konuşma zamanı yaklaştığında konuşmaya nereden başlayacağınızı tam olarak belirleyemiyorsanız bu konuda etkili bir konuşmaya nasıl başlanır yazımızı okuyabilirsiniz.
Böyle yüksekten atarak konuşmaya engel olmalıdır. (Benim) demektense (bizim) demek ve (ben) demektense (biz) demek tercih edilir. Halk bir hatibi alkışlar ve ona hürmet eder, fakat sürekli saygıyı kazanmanın alkış toplamaktan daha önemli olduğu unutulmamalıdır.
Bu üslup çeşidi o kadar çok kullanılıyor ki biraz eleştirilmesi gerek. Bu üslup kuvvetsiz konuşmak demektir. Çoğunlukla bu üslup cansız, hırslı olmayan karakterlere işaret eder. Bu üslupla konuşmak sıradan yönetim kurulu toplantılarında istenilir ama genel halk toplantılarında tamamen etkisizdir.
Bu üslup, içinde hiç eğlendirici unsur bulunamayan, ağır ve bilgece konuşmak olarak da bilinir. Cümleler genellikle uzun ve birtakım belirli maddelere ayrılmıştır. Çok az istiare ve mecaz kullanılır ve tasvir içeren hiçbir kelime yoktur.
Bu üslup ihtiyar ve tecrübeli kimselerde doğal görülür ve affedilebilir. Çünkü bu üslubun kendisi de kelli felli, etkili ve ikna edicidir. Eğer bu üslup hitabet derecesine yükselirse o zaman büyük üslup adını alır. Yüz sene önce bu üslup hemen her büyük konuşmacıdan isteniyordu. Miltonun da kullandığı tarz konuşma üslubu aşağı yukarı artık tamamen son bulmuştur.
Şimdi bu üsluba yalnız arada sırada ihtiyarlarda rastlıyoruz. Bugün çağdaş ve pratik bir konuşmacı bu üslubu kullanmaya kalkınca sözleri oldukça anlamsız geliyor. Söz söyleyen konuşmacı ne kadar fevkalade olursa olsun böyle kurallı ve tumturaklı konuşmak hiç doğru değildir.
Bu üslubu en çok avukatlar, siyasetçiler, amele rehberleri kullanırlar. Çünkü bu üslup, makul, mantıksal, kuvvetli, mücadeleye hazır ve suçlayıcıdır. Bu üslupla konuşanlar, dinleyicileri lafla alt etmek değil, onları ikna ederek üstün olmak isterler. Çünkü bu üslup halkı zorlar, kışkırtır, istediği tarafa çeker.
Bu, güçlü bir üslup olduğu için daima güçlü konuşmacılar tarafından kullanılmalıdır. Bu üslup sıradan ve önemsiz konularda ve sıradan bir konuşmacı tarafından kullanılmamalıdır. Eğer bir avukat önemsiz bir hırsızlıktan dolayı tutuklu olan birini bu üslupla savunmaya kalkarsa gülünç olur. Fakat memlekette genel bir kargaşa olur da bir millet büyük ve hırslı bir mücadeleyle ikiye bölünmüş olursa, ancak o zaman içlerinden usta bir konuşmacı çıkar, halka bu üslupla itiraz edilemeyen ve hiçbir cevap verilemeyen bir konuşma yapar. Böyle bir konuşma, tıpkı kazanılmış bir meydan savaşı gibi tarihi bir önem ve kıymet kazanır. Kızgın bir çeliğe şekil veren çekiç gibi, bu konuşma da milli fikirlere bir yön verir.
Sinirli, çekingen kimselerin doğal konuşma tarzıdır. Bu üslup bir yerden bir yere atlar; çok defa mantıksız, genelde de sıkıcıdır. Bu üslup hiçbir zaman etki etmez. Şayet bu üslup gayet dikkatli hazırlanır ve şurada burada birkaç eleştiri saçarsa o zaman belki etkili olabilir.
Böyle çözük ve ayrık üslupla konuşan konuşmacı; bu oraya buraya atlayışına, yüksek sesle okumakla, çok konuşmakla ve bu kitapta gösterilen tecrübeleri sık sik tekrarlamakla engel olmalıdır.
Etkili hitabet becerileri kazanmak için elinizden geleni yapıyorsunuz ancak topluluk önünde konuşma heyecanınızı yenmek konusunda sorun yaşamaya devam ediyorsanız sayginnlp.com/topluluk-onunde-konusma-heyecani-nasil-yenilir/ yazımıza mutlaka göz atmalısınız.
Bu; din adamlarının ve vaizlerin hemen her zaman kullandıkları monoton ve şarki söylüyor gibi uzata uzata bir makam tutturdukları üsluptur. Minberlerde belki buna katlanılabilir, fakat başka yerde hiç kullanmamalıdır. Bu üslup konuşmacının pratik bir başarı kazanmasına engel olacak kadar kolunu kanadını kırar.
Bu üslubun kaynağı, dinî ayinlerde sürekli mırıldanarak ve hep bir makamda okunan dualar ve ilahilerdir.
Ancak dinî bir ayinde, merasime uygun diye kullanırlar. Fakat özellikle vaizler ve din adamları bunun bir meslek hatası olduğunu bilerek bu üsluptan çekinmelidirler. Bu üsluptaki hataların da, kitapta yazılı olan tecrübe ve yöntemleri tekrarlamakla önüne geçmek mümkündür.
İstatistik sıfatı, yalnız bir konuşmada konu olarak değil, aynı zamanda bu istatistiklerin söyleniş tarzında bir üslup alarak da kullanılabilir. Bu istatistik üslubunda konuşan kişiyi herkes tanır. Kuru, süssüz, hemen işe ait konuşur, gazeteden kestiği parçaları kekeleyerek okur ve birtakım rakamları, başlı başına cazip ve ilgi çekici bir şeymiş gibi ortaya koyar. Böyle bir konuşmacının fantezisi, hayal gücü yoktur, hayatın gürültüleriyle ilgili değildir. Belki işte, ticarette ustadır, fakat söz söyleme konusunda oldukça beceriksizdir.
Böylelerine derim ki: İstatistik bir konuşmada başlı başına yeterli değildir. Bunlar genel halk toplantıları için gereksizdir, belki yönetim kurulu üyelerinin toplantılarında veya denetim toplantılarında işe yarar. Bir halk toplantısında istatistik sadece hammadde gibidir. Bu hammadde tasvirlerle ve güçlü açıklamalarda beraber olursa ortaya konabilir. Onun için istatistikleri ayırarak, parçalayarak hoşa gider bir hale sokunuz. Etrafınıza uluorta hemen rakam serpiştirmeye kalkmayınız. Örneğin “bu sene şimdiye kadar beş bin iflas oldu” demektense “iş gününün her yarım saatinde, yeni bir ticarethanenin sona erişini görüyoruz” demek daha etkili olur.
Bu üsluba bilhassa Yahudilerde, Ruslar’da ve az miktarda Fransızlarda rastlanır. İngiltere’de bu üslup nispeten azdır. Gerektiği kadar kullanılmaz. Aslında duygusal konuşan bazı konuşmacılar çok meşhur ve etkili olmuştur ancak yine de bu üslup çok kullanılmaz. Halk şarkılarının çoğu duygusaldır ve bunun gibi filmler, komediler, operalar, romanlar ve hikayeler de duygusal olarak yazılmıştır. Şu muhakkak ki sürekli aynı işi yapan herhangi bir kimse değişiklik arar, çok defa ya duygusal bir kitabı yakalar veya bir tiyatroya kendisini atar.
Eğer hisleri ve heyecanları ifade edecek kalbiniz, yeteneğiniz varsa buna teşekkür etmelisiniz. Hisler karşı durulmaz gücüne saygı duyunuz. Hisler dünyayı idare eder. Bütün mantık ve istatistik buna karşı koyamaz. Her büyük konuşmada duygusal bir an olmalıdır.
Bu; kitle toplantılarında halkı galeyana getirmek isteyenlerin, halk konuşmacalarının, devrimcilerin doğal üslubudur. Bu üslup bazen birden bire patlar, bağırtır, çağırtır. Bazen de çekingen ve büyük olur. Fakat daima altında keskin bir hiddet ve öfke saklıdır.
Bu üslup her memlekette kullanılır, hatta bu, genel toplantılardaki konuşmalarda en çok rastlanan üsluptur diyebiliriz. Bu etkilidir. Bu üslup hükümetleri ve krallıkları devirmiştir. Çünkü bu üslupta bir inkılabın ve bir ihtilalin sesi duyulur. Siyasi ve sair halk toplantılarında en çok sevilen üsluptur. Her memleketin yarıdan fazla milletvekilleri bu üslubun yardımıyla makamlarını elde etmişlerdir. Her dinleyici kitlesi, baskı gördüğünü anlatan konuşmacıyı dinlemekten hoşlanır. Halk; kendisini idare eden bir kuvvetten veya bir şahıstan şikayeti pek sever. Özellikle serbest söz söyleme hakkının en çok takdir edildiği toplumlarda halk, konuşma hakkını kötüye kullanarak, bütün nezaket ve tahammül sınırlarını aşarak, olmadık şeyler söyleyen bir konuşmacıyı bile dinlemekten zevk duyar.
Bu üslup çeşidi kendiliğinden ve özel bir şekilde o kadar gelişti ki bugün birçok kimse ziyafet konuşmacısı diye meşhur oldu. Bir ziyafet konuşması eğlenceli, nazik ve orijinal olmalıdır. Bu üslup ağırbaşlı, yüce, istatistikli veya keskin, hiddetli olmamalıdır. Böyle bir konuşma ne gergin, ne de çok ciddi olmalıdır. Böyle bir nutku dinlemek; bir yük olmamalı, gergin sinirleri gevşetmelidir.
Bu kurallara uymaksızın yalnız şeklinde hafif kalarak, gerektiği kadar etkili ve öğretici bir üslup oluşturmak da mümkündür. Bir fikir etrafında şakalar ve hafif nükteler toplanabilir. Arada şaka etkisi yapan makul yergiler söylenebilir. En ciddi gerçeklerin kolaylıkla, şakaymış gibi, söylenebileceğini göz önünde tutmalıdır.
Bu üslubu diğer üsluplardan daha fazla tavsiye ederim ve bu üslup, yer ve zamanın ihtiyaçlarına daha kolaylıkla uyduğu için diğer üsluplardan daha fazla yayılmıştır. Geçmişin büyük konuşmalarındaki üslup bugün artık zamanımıza uymamaktadır.
Biz büsbütün başka zamanda yaşıyoruz. Bugün doğruca hareket, kısa cümle ve kısa kelimeler hoşa gidiyor. Bazı kitaplarda bir cümlede ortalama yirmi üç kelime vardır. Halbuki bugün her şeyden fazla özellikle konuşmada doğal olmak gerekir. Hiç kimse mükemmel olamaz. Fakat kendi öz kusurlarımızla kalmak, başkalarının bize uymayan hatalarını taklitle üzerimize almaktan daha iyidir.
Eğer hırslı bir yaradılışta iseniz öyle hırslı konuşunuz ki kendi kusurlarınızı kendiniz eleştiriniz.
Eğer duygusal yaradılışta iseniz, pekala, öyle olsun, o zaman duygusal konuşunuz. Fakat buna rağmen arada konuşmanızın aksiyonla, mantıkla bezenmesine çalışınız. Kısacası mizacınıza uygun konuşunuz. Ancak tasvirli, eğlenceli, uygun tavır ve hareketlerle, kuvvetli ifadelerle birbirine bağlı fikirleri iyi sıralayarak konuşunuz.
Etkili konuşma yapabilmenin temel kurallarından birisi konuşmanızı eğlenceli hale getirmektir. Eğer dinleyicilerinizin verdiğiniz mesajı en…
Etkili bir konuşma yapabilmek için dinleyicileri ikna etme ve konuşmayı sonlandırma konularına fazlasıyla önem vermelisiniz.…
Yöneticiler hem kendilerinin hem de kurumlarının başarısı için zaman yönetimi konusunda ustalaşmalıdır. Yöneticiler için zaman…
Bir konuşmanın etkili olabilmesi, konuşmaya nasıl başlandığına bağlıdır. Güzel başlamayan bir konuşma genelde güzel devam…
Etkili bir konuşma yapmak için mutlaka bir hazırlık planı yapmalısınız. Konuşmacıları birbirinden ayıran en temel…
Zamanı etkin kullanmak ve lehinize çevirmek için ilk yapmanız gerekenlerden birisi zaman yönetimi ile ilgili…