Test sınavlarında yani kapalı uçlu sınavlarda, öğrencinin soruya vereceği yanıt sınırlandırılmıştır. Öğrenciden istenilen, yanıt için verilen seçenekler arasından doğru olanını seçmesidir. Bu tip sınavlara “test” adı verilmektedir.
Testin öğrenilen konunun bütününü kapsayacak biçimde, bilginin ölçülmesinde yansız ve nesnel olması ve değerlendirmede yanılgıya düşmeyi engellemesi gibi özellikleri, açık uçlu sınavlardan başlıca üstünlükleri olarak sayılabilir. Yine testlerde, soruların, kısa, açık ve anlaşılır olması ve değerlendirme kolaylığı gibi özellikler, bunların hemen her alanda yaygın olarak kullanılması sonucunu doğurmuştur.
Testler, essey tipli sınavlara göre daha ayrıntılı ve çok sayıda soruyu içerirler. Bu tip sınavlara hazırlanma, konuların ezberlenmeden, önemli ayrıntıları ile öğrenilmiş olmasını gerektirir. Ezberleme test tekniğine uygun bir çalışma stili değildir. Nitekim “ezber” öğrencinin kavramlaştırma ve yorumlama yeteneğini engellemekte ve öğrenci ezber yoluyla edindiği bilginin benzer al anlara değişimini (transferini) sağlayamamaktadır.
Testlerde başarı, öğrencinin, geniş bir düzlem içinde değerlendirme, yorumlama ve çıkarsamada bulunma yeterliğine sahip olmasını ve konuları ezberlemekten öte, kavramlaştırıp kendisince özümseyerek öğrenmesini öngörmektedir.
Testler, soruların özelliklerine göre: çoktan seçmeli, doğru- yanlış ve tamamlama testleri olmak üzere, başlıca üç türe ayrılırlar.
Bu test, verilen bir tümcenin “doğru” ya da “yanlış” diye yanıtlanmasını gerektiren bir özelliktedir, Başka bir anlatımla, bu tip testlerde konuyla ilgili tümceler verilir ve öğrencinin bu anlatımların “doğru” mu, yoksa “yanlış” mı olduğunu bulması istenir.
Buna göre doğru-yanlış testleri; iki seçme olasılığı (doğru-yanlış) olan maddelerin öğrenci tarafından tanınmasını gerektiren bir test türüdür.
Doğru-yanlış testleri daha çok; belirli ilke, kural ve yasalar ile bunlar arasındaki bağıntılarla ilgilidirler. Açıklama ve yorumlama gerektiren türdeki konular için bu tip testler uygulanmaz. Doğru-yanlış tipli sorular, öğrencinin bilmediği sorularda “tahmin” etmesine en uygun olan sorulardır. Bu testlerde sorunun doğruluğunu sezdiren bazı ip uçları şöyle sıralanabilir:
Doğru-yanlış testlerinde kullanılan doğru ve yanlış anlatım sayısı genel olarak yarı yarıyadır. Bunlar karışık olarak alt alta sıralanmışlardır.
Test sınavları yani kapalı uçlu sınavlar arasında en çok kullanılanı çoktan seçmeli testlerdir. Bu tip test sorularında her sorunun yanıtına ilişkin seçenekler hemen sorunun altında verilmişlerdir.
Bu tip testlerde öğrenciden istenen, doğru yanıt seçeneğini bularak yanıt kağıdına işaretlemesidir.
Çoktan seçmeli testler anımsama gücüne dayanırlar. Anımsama yeterliği güçsüz olanlar bu tür bir test sınavında başarılı olamazlar. Testin içindeki soruların doğru seçenekleri belirli bir kalıba göre değil; karışık olarak dağıtılmışlardır. O nedenle -kimi öğrencilerin sandığının tersine- bu tür bir testi yanıtlarken, yanıtların, belirli bir eğrisel dağılım oluşturacağını düşünmek hatalıdır.
Tamamlama testleri, test maddesini oluşturan tümce içinde boşluklar bırakılarak, bu boşluklara girecek sözcüklerin bulunup yazılması biçimindedirler.
Tamamlama testleri, kısa yanıtlı testlerdir. Yanıt, genellikle, bir iki sözcüklü olur. Bu test tipinde, test maddesinde boş bırakılan yere gelecek olan yanıt üzerinde durulmaktadır. Özellikle yabancı dil testlerinde ve ilke, kural ve yasa türündeki bilgilerin ölçülmesinde tamamlama testlerinden yararlanılır.
Testlerde soruların yanıtlanması, açık uçlu sınavlardan daha farklıdır. Bu farklılık, yanıtlama biçimiyle ilgili olduğu kadar, yanıtlamada dikkat edilecek ilke ve kurallar açısından da geçerlidir. Aşağıda bunlar genel hatlarıyla ele alınmaktadır.
Testlerde çoğunlukla, soru kağıdı ile yanıt kağıdı ayrıdır. Bu, yanıtların değerlendirilmesinde kolaylıklar sağlar. Yanıt kağıdı ayrı olan sınavlarda, yanıt kağıdı üzerinde kimlik bilgilerinin yazılacağı bir bölüm ile soru kağıdında bulunan soruların numaraları ve yanıt seçenek harfleri yer alır.
Test yanıt kağıdı dağıtıldıktan sonra yapılacak ilk iş; kimlik bilgilerini (ad-soyad, numara, doğum yeri-yılı, vb.) tam ve eksiksiz olarak ilgili yerlerine yazmak ya da bunlar daha önceden yazılı olarak verilmişse doğruluğunu denetlemektir.
Her testte, sorulardan önce; testte yer alan soruların niteliği, yanıtlamanın nasıl yapılması gerektiği ve yanıtlamada dikkat edilmesi gereken başlıca ilke ve kurallar ile testin süresi, testin başındaki yönergede açıklanmıştır.
Test maddelerini okumaya geçmeden önce bu yönergeyi dikkatle okuyup, iyice anlamış olmak gerekir. Öte yandan kimi testlerde, her test sorusuna verilen yanlış yanıt için belirli bir olumsuz (-) puan verilmekte ve bu puanlar öğrencinin aldığı puanlardan düşülmektedir. Buna göre; test yönergesinde yanlış yanıt için olumsuz puan verilip verilmeyeceğine dikkat etmek gerekir. Çünkü, olumsuz puan verilecek ise, bu durumda, öğrencinin doğruluğundan emin olmadığı yanıtları işaretlemekten kaçınması gerekir. Yanlış yanıt için herhangi bir puan indirimi söz konusu değil ise; öğrencinin kesin doğru yanıtını bilmediği sorularda doğru yanıt seçeneğini “tahmin yoluyla” bulmaya çalışması ve yanıtsız soru bırakmamaya özen göstermesi, testten alacağı puanı az da olsa etkileyebilecektir.
Sınavla ilgili genel açıklama okunduktan ve anlaşıldıktan sonra, sınav için verilen süre ile toplam soru sayısı dikkate alınarak bir zaman ayarlaması yapmakta yarar vardır. Böylece, her soru için, ne kadarlık bir sürenin ayrılması gerektiği kararlaştırılmış olur. Bunun yararı, sinirli olan süreden yanıt için en iyi biçimde yararlanabilmektir. Bununla birlikte, her soru için bırakılan süre çok kesin olmayıp, yanıtlamada yol gösterici özelliktedir. Yoksa, örneğin, her soruya bir dakikalık sürenin düştüğü bir sınavda; öğrenci, soruyu okumak, yanıtı düşünmek ve işaretlemek için kimi sorularda iki üç dakika, kimilerinde ise, ancak birkaç saniye zaman harcayacaktır.
Her soruya düşen ortalama süreyi bilmek, öğrencinin gereksiz yere bir soru üzerinde dakikalarca durup, öteki soruları yetiştirememesi gibi olası bir tehlikeyi önlemeye yöneliktir.
Sınava belirli ön yargılarla girmek, öğrencinin, kolayca yapabileceği soruları bile gözardı etmesi sonucunu doğurabilmektedir. Özellikle üniversite giriş sınavı gibi yarışma ve yeterlik sınavlarında, “nasılsa kimyayı bilmiyorum, kimya sorularına bakmaya hiç gerek yok” gibi ön yargılı tutumlar, bu tip sınavlardaki başarıyı olumsuz yönde etkilemektedir. Böylece, öğrenci, sınav sorularına ciddiyetle yaklaşmamakta ve soruya gereken önemi vermemektedir.
Sınava ya da belirli sınav sorularına karşı ön yargılı tutumlar, yukarıda da vurgulandığı gibi, öğrencinin başarısızlığında önemli etmenler arasında yer almaktadır. Yapılacak iş, ön yargılardan olabildiği ölçüde kurtulmak ve sınav için kendine güvenmektir.
Test sorularında kimi zaman altı çizilerek, kimi zaman tırnak içine alınarak ve kimi zaman da siyah puntolarla “değildir”, “her zaman”, “olamaz”, “belirtmez” gibi anlatımlara yer verilerek, öğrencinin yanıtta yanılgıya düşmemesi için dikkati çekilmek istenir ya da soruda “neyin” istenildiği gösterilmeye çalışılır. Yanıtlama sırasında bu gibi anlatımları dikkate almak ve yanıt bu anlatım çerçevesinde düşünmek, en azından, zaman yitirmeyi önleyecektir.
Özellikle doğru-yanlış tipi testlerde soru maddelerinin yaklaşık yarısı doğru yarısı da yanlış yanıtlıdır. Öte yandan kimi maddelerin kuruluşu ise bir kısmı olumlu, bir kısmı ise olumsuz (yanlış) anlatım içeriyor olabilir. Bu tür anlatımların “yanlış” sayılacağını unutmamak gerekir.
Yine örneğin, test maddesi içinde “bütün”, “her zaman”, “asla” gibi sözcükler bulunan doğru-yanlış tipli testlerde, maddede sözü edilen durumun “ayrıcalığı” olmamasına karşın; “genellikle”, “zaman zaman”, “ara sıra”, “çoğu”, “olabilir” gibi sözcükler bulunan test sorularında, madde de belirtilen durumla ilgili “ayrıcalıkların” (istisnaların) bulunabileceğini dikkate almak gerekir.
Doğru-yanlış tipi testlerde, doğru yanıtı bilinmeyen bir maddenin anlatım biçimi değiştirilerek, doğru yanıtını bulmaya çalışmak gerekir. Böylece dikkati yoğunlaştırma yanında, zihnin düşünme biçimi de değiştirilmiş olacaktır ki bu testlerde, bu tip uygulamaların yararlı sonuçlar verebildiği bilinmektedir. Buna göre sözgelişi; anlamsal kurgusu çözümlenemeyen olumsuz anlatımlı bir madde için, maddedeki anlatım, tersiyle olumlu biçime sokularak düşünüldüğünde, konuya yeni bir bakış getirilmiş olunacaktır.
Test sorularının yanıtlanmasında, yanıtı bilinmeyen (anımsanamayan) bir soru üzerinde, yanıtı bulmak için direnmek zaman yitimine yol açar. Bunun yerine yanıtları bilinmeyen sorular üzerinde hiç durulmayarak, önce testteki yanıtları bilinen bütün sorular yapılmalı, ancak, daha sonra bilinmeyen sorulara geçilmelidir. Kimi zaman, örneğin, matematiksel bir soruda, işlem yolu bilinse bile, doğru seçeneği bulmanın çok zaman alacağı düşünüldüğünde de aynı yolun denenmesinde hiçbir sakınca yoktur. (Ancak bu soruların yanına sonra yeniden dönülmek üzere küçük bir çarpı (x) işareti koymak, bunların daha sonra kolayca bulunmasına yardımcı olacaktır.)
Test sınavlarında başarılı olabilmek için verilen yanıtların, yanıt kağıdı üzerine işaretlenmesi, özel bir önem taşır. Bunun nedeni, bilginin ölçülmesinin salt kağıt üzerindeki işaretlemelere göre yapılmasıdır. Onun için yanıtları kaydırmak, uygun olmayan kalem kullanmak, yanıt seçeneğini çok hafif (belli belirsiz) işaretlemek ya da işareti öteki seçeneklere doğru taşırmak gibi nedenler, öğrencinin doğru yanıtını bilmesine karşın bu sorulardan puan alamaması sonucunu doğururlar.
Testte yanıt için öğrencinin yapacağı iş, yanıtı işaretlerken kurşun kalem kullanması ve yalnızca doğru yanıt seçeneğinin bulunduğu yeri işaretlemesi ya da karalayıp doldurmasıdır. Öte yandan bu sorunun yanıtının değiştirilebilmesi için önceki yanıtın temiz bir biçimde silinmiş olması gerekir. Özellikle bilgisayar değerlendirmelerinde, yanıt kağıdını değerlendiren optik okuyucu, iyi silinmemiş işareti de okuma özelliğindedir. Böylece yanıt kağıdında iyi silinerek yapılmayan bir düzeltme, verilen yanıtın (aynı soruya çift yanıt verilmiş sayıldığından) geçersiz sayılması sonucunu doğurabilmektedir.
Test türündeki bir sınavda bilinen bütün sorular yanıtlandıktan sonra, kalan süre içerisinde yeniden testin başına dönülerek, yanıtı bilinmeyen sorular üzerinde düşünülmesi gerekir. Daha önce de vurgulandığı gibi; yanlış yanıtlar değerlendirmede olumsuz olarak dikkate alındığı durumlarda, bilinmeyen sorulara gelişigüzel yanıtlar işaretlemek, alınacak puanın azalmasına yol açar.
Bu noktada öğrencinin, soruda verilen seçeneklerden birkaç tanesini eleyebilmesi ve kalanlar arasında doğru yanıtı kestirmeye çalışması yararlı olabilir. Yanlış yanıtın değerlendirmeye etkisinin bulunmadığı bir sınavda ise, öğrencinin doğru yanıtı bilmese bile yine de kendisine en uygun gelen bir seçeneği işaretleyerek, yanıtsız soru bırakmaması kendi yararına olacaktır.
Bir çözüm işlemi gerektirmeyen çoktan seçmeli sorularda, soruyu okuduktan sonra, daha seçeneklere bakmadan doğru yanıtı bilebilmek gerekir. Bu durumda anımsanan yanıt, seçenekler arasında da görüldüğünde; eğer, yanıtın doğruluğundan kuşku duyulmuyorsa, hemen yanıt kağıdı üzerinde ilgili seçenek işaretlenmelidir.
Soruyu okurken doğru yanıtın anımsanması yanında, bir ikinci yol da; yanıtın seçenekler okunduktan sonra saptanmasıdır. Öğrenilmiş olanların ilk anda anımsanamadığı durumlarda, seçenekler anımsamayı kolaylaştırırlar.
Sorunun belirli bir çözüm işlemini gerektirmesi durumunda ise, çözüm işlemi için izlenecek yolun (ve kullanılacak formüllerin) anımsanması gereklidir. Soruyu birden çok kez okumak, her defasında okuma süresi kadar zamanın boşa harcanması demektir. Bu nedenle test sorusunu, bir daha okumayı gerektirmeyecek biçimde, anlayarak, okumak gerekir. Problem türündeki sorularda, işlem için gerekli notların alınması, bu ilk okuma sırasında yapılmalıdır.
İlk okumada yanıtlanamayan sorular, ikinci kez okunurlar. Ancak, ilk okuma, sorunun niteliğine ilişkin bir düşünce verir. Eğer sorunun niteliği, yanıtın hemen verilmesinin zor olduğu bir özellikte ise, bu soruyu daha sonra yeniden dönmek üzere atlamak en iyisidir. Soru çözülebilecek özelikte ise, bu kez, soruyu sözcük sözcük yeniden ve kendini daha çok vererek okumaya çalışmak gerekir. Bu okuma sırasında, soruya ilişkin konular arasında bağıntı kurma, olaylardan sonuç çıkarma, sonucu kestirmeye çalışma, benzer bir durumdan yola çıkarak düşünme, genel durumlardan yola çıkarak sorunun yanıtını düşünme gibi çözüme ilişkin çeşitli yolları denemeye çalışmak yararlı olabilir.
Test sorusunun doğru yanıtının bulunmasında, soru okunduğunda ya da seçeneklere bakıldığı anda yanıt anımsanamıyor ise seçenekleri elemeye tutmak en uygun yoldur. Bunun için, çoktan seçmeli test sorusuna ilişkin olarak verilen yanıt seçeneklerinden her biri ele alınıp, sorulan soruyla ilişkilendirilmeye çalışılır. Bu ilişkilendirmede sorunun doğru yanıtı olma olasılığı bulunmayan seçenekler atıldıktan sonra, geriye kalan iki üç yanıtı soruyla ilişkili olarak bu kez kendi aralarında bir karşılaştırmaya ve değerlendirmeye tutmak doğru yanıtın bulunması (anımsanması) yolunu açabilir.
Eğer iyi bir konuşmacı olmak istiyorsanız üslubunuzu geliştirme ve üslup çeşitleri konusuna kafa yormalısınız. Her…
Etkili konuşma yapabilmenin temel kurallarından birisi konuşmanızı eğlenceli hale getirmektir. Eğer dinleyicilerinizin verdiğiniz mesajı en…
Etkili bir konuşma yapabilmek için dinleyicileri ikna etme ve konuşmayı sonlandırma konularına fazlasıyla önem vermelisiniz.…
Yöneticiler hem kendilerinin hem de kurumlarının başarısı için zaman yönetimi konusunda ustalaşmalıdır. Yöneticiler için zaman…
Bir konuşmanın etkili olabilmesi, konuşmaya nasıl başlandığına bağlıdır. Güzel başlamayan bir konuşma genelde güzel devam…
Etkili bir konuşma yapmak için mutlaka bir hazırlık planı yapmalısınız. Konuşmacıları birbirinden ayıran en temel…