Sınav kaygısı ile başa çıkabilmek için öncelikle sınav kaygısını anlamak ve nedenlerinin farkına varmak gerekir. Öğrencilerin sıklıkla yaşadıkları sınav stresi ve kaygısını daha iyi anlamak için yazımızı okuyun.
Öncelikle karıştırılmaması gereken bir konu vardır; sınav kişiliğin değerlendirilmesi değildir. Öğrencinin bilgi ve çalışmasının değerlendirilmesidir. Öğrenci başarılı ise iyi öğrendiği, başarısız ise iyi öğrenemediği ortaya çıkar. İyi insan veya kötü insan olduğu ortaya çıkmaz.
Sınavda başarısız olunabileceği düşüncesi başaramamak korkusuna dönüşür. Başaramama korkusu kaygı düzeyini yükseltir. Kaygı düzeyinin yükselmesi beyinde stres hormonları salgılatır. Stres hormonları öğrenme yeteneğini düşürür. Böyle bir kısır döngü ile başarısızlık ihtimali yüksektir.
O halde çözüm başarıya verilen anlamda yatar. Bu anlam da şu cümleye benzer düşüncelerle ifade edilebilir:
“Başarırsam hayatımın önemli bir dönüm noktasını aşacağım. Başarısız olmam aptal, beceriksiz bir insan olduğumu göstermez. Daha fazla çalışmamın gerektiği ortaya çıkar”, denilmelidir. Kısaca sınavda başarılı olmak ya da olmamakla kişiliği karıştırmamak gerekir.
Sınav kaygısı ile başa çıkabilmek için profesyonel bir destek işinizi kolaylaştırabilir. Sınav stresi, kaygısı ve heyecanını yenmek için https://www.sayginnlp.com/izmir-sinav-kaygisi/ içeriğimize göz atabilirsiniz.
Öğrencilerin çoğu sınavı kişiliklerini ölçen bir test olarak algılar. Okullarda yapılan birçok sınav gibi Üniversite sınavı da kesinlikle kişilik testi değil, bir bilgi sınavıdır. Sınavda başarısız olma düşüncesinin bir tehdit gibi algılanması, kaygı düzeyini artırır.
Özellikle bu beklentiler bireyin ilgi, ihtiyaç ve yeteneklerinin dışında olursa durum daha da çekilmez bir hal alır. Öğrenci, meslek seçimi aşamasında kendi hedeflerini beklentilerden ayırt edebilirse, sağlam bir geleceğe adım atmış olur.
Öğrencinin kişilik yapısı kendi başına kaygıya yol açan bir etkendir. Mesela rekabetçi, mükemmeliyetçi ve kontrolü elinde tutmak isteyen bir yapı kaygıya eğilimlidir. Sınav kaygısının nedenleri alt başlıklar altında şu şekilde sıralamak da mümkündür.
Öğrencinin, aile içindeki bireylerinde kaygıları fazla olan bir yakını varsa, bu kaygı genetik olabilir.
Sürekli baskıcı veya tamamen bağımsız bırakılmış bir aile içi eğitim, ardında kaygıları getirir. Çocuk, aşırı disiplinli bir ailede yetişiyorsa sınav sonucunun kötü gelecek olmasından değil, ailenin tepkisinin ne olacağını bilmediğinden dolayı endişe duyar. Yani tepki belirsizlikleri de kaygıyı doğurabilir.
Çocuğun beklentilerinin ailenin beklentilerine uymaması sınav kaygısına neden olur. Örneğin konservatuar okumak isteyen ve üniversite sınavına hazırlanan bir öğrenci, ailesinin “kesinlikle işletme kazanacaksın” gibi baskılarından dolayı yoğun sınav kaygısına maruz kalabilir.
Öğrenilmiş tepki olarak kaygı: Bazen sınav kaygısı otomatik olarak verilen bir tepki de olabilir. Bu bir insanın herhangi bir yiyeceğe verdiği tepkiye benzer. Örneğin, herhangi bir nedenden dolay bir gıdadan tiksinen kişi ne zaman o gıdayı görse midesi bulanmaya başlar.
Öğrencide de sınavdan önce bedensel rahatsızlıklar oluşuyorsa (mide bulantısı, baş ağrısı vb.) bu kaygı, öğrenilmiş kaygı olabilir.
Sınav kaygısı yaşıyorsanız ya da yaşayan bir öğrenciniz varsa sınav kaygısını azaltma teknikleri için hemen https://www.sayginnlp.com/sinav-kaygisi-azaltma-teknikleri/ yazımıza göz atabilirsiniz
Sınav kaygısını oluşturan faktörler bir bireyde sınav kaygısını yaşamakla ilgilidir. Mesela sınav yaklaştıkça bireyde negatif heyecanın artması, kendini kötü hissetme, tedirginlik ve güvensizlik, ağlama nöbetleri ve sınavdan kaçma düşünceleri görülüyorsa bu kişi sınav kaygısını yaşıyor demektir.
Kaygı yaşayan öğrenci ders çalışmak ister, ama bir süre sonra kendisini uyumaktan veya ders dişi faaliyetlerin etkisinden alıkoyamaz. Kendisini yetersiz hissettiği için çalışmak istemez, bazen de çok çalışır; ama sınavda öğrendiklerini bir türlü hatırlayamaz ve soruların cevaplarını bildiği halde olmadık yanlışlıklar yapar. Bu davranış biçimlerini sürekli yaşayan birey gerçek sınavda bu durumları yaşayacağını düşünür. Öğrenci için artık sınav kaygısını artıran bir faktör haline gelmiştir.
Bireyin tepkileri ve davranışları kaygı durumunda genelde kontrolsüzdür. Kaygı, temelde kişiye rahatsızlık veren olayın kendisinden değil, olayın kişi için taşıdığı anlamdan kaynaklanır. Yani öğrencinin sınavdan korkması değil “Sınavda başarısız olma korkusu” kaygıyı doğurur. Çünkü burada öğrenci sınavı değil sınavın sonucunu düşünür. Sınavı öğrenilen bilgilerin test edilmesi olarak algılamaz. Bu sınavla birlikte, kendi kişiliğinin ve varlığının değerlendirileceğini sanır.
Üniversite sınavlarına hazırlanan öğrencilerin “Ya başarısız olursam, arkadaşlarım kazanır ben kazanamazsam, anne ve babama ne derim..” gibi düşünceler, kaygıyı doğurur.
Aslında kaygının oluşmasının temelinde öğrencinin sınavı yanlış değerlendirme biçimi yatar. Öğrenci henüz sınava girmeden başarısız olacağını düşünür ve bu kabullenmesine göre hareket eder. Her düşüncenin, inanca dönüşme potansiyeli, her inancın da kendisini gerçekleşme gücü vardır. Kaygılanan öğrenci, kaygılanmasına sebep olan düşünceleri çağrıştırarak, bu düşüncelerin gerçekleşeceği inancına kapılır. Bu düşünce yapısı “başarısız olmaya” endekslenmiştir
Beyin bu mesajı doğru kabul ederek hareket eder. Bedeni başarıya değil başarısızlığa programlar. Zamanla birey başarısız olacağına kendisi de inanmaya başlar ve kaygı durumu ortaya çıkar.
Yaşanan kaygı ile birlikte bireyde öğrenmeyi engelleyen kimyasal değişmeler de meydana gelir. Çünkü kaygı sırasında, beden kimyasındaki değişmeler, beyinde öğrenme için gerekli olan protein zincirlerinin oluşumunu engeller. Yani kaygı akıl yürütme ve soyut düşünme yönündeki zihinsel faaliyeti bozar. Bu nedenle yüksek kaygı öğrenciyi başarısızlığa götürür. Yapılan araştırmalar aynı zeka seviyesindeki öğrenciler arasında aşırı derecede heyecanlı ve kaygılı olanların daha çok başarısızlığa uğradıklarını göstermiştir.
Özellikle sınav zamanı yaklaştıkça bazı bireylerde heyecanın artığı gözlemlenmektedir. Heyecanın en yüksek düzeye ulaştığı an ise sınavın hemen öncesi ve son dakikalardır. Korku; stres, kaygı ve heyecanı artıran faktörlerin başında geliyor. Heyecanın başlıca nedenlerinden biri de belirsizliktir. Heyecanın bir başka nedeninin sürprizle karşılaşma endişesi ve kendine güvenememe olduğu söylenebilir.
Sınavın kendisi kaygı yapmaz: Kaygı bir dereceye kadar yararlıdır, ancak aşırı şekilde ise zararlı olabilir, Aşırı kaygıyla başa çıkmak için zihinsel ve bedensel düzeyde çaba gerekir. Bunun için nefes egzersizi, fizik egzersizi ve düşünce biçiminin düzenlenmesi gerekir.
Kaygıyı kontrol edebilmek için bedeni kontrol etmek, bedeni kontrol edebilmek için de nefes almayı kontrol ederek doğru nefes almak gerekir. Öğrencileri heyecanlandıran ve kaygıya sürükleyen etken sınavın kendisi değil, sınava yüklenen “Kazanamazsam mahvolurum, insan içine çıkamam, bu benim son şansım” gibi yaklaşımlardır. Özellikle sınava ikinci defa girenlerin sınavla ilgili düşüncelerini sağlıklı hale getirmeleri gerekir.
Bir sınava girmeden günlerce önce sınavı başarıp başaramayacağınız kaygısı beyninizi aşırı meşgul ediyorsa ve yoğun bir kaygı hissediyorsanız, üstelik bu kaygı sizin gündelik işinizi bozuyorsa, uykularınızı, yeme-içme durumunuzu etkiliyorsa, neredeyse başka bir şey düşünmüyorsanız sınav kaygısına adaysınız demektir. Sınav öncesinde uyku tutmuyorsa, sınav saati ecel gibi yaklaşıyorsa, sınava girerken eliniz ayağınız titreyip soğuk terlemeye başladıysanız kaygı yaşıyorsunuz demektir,
Ayrıca sınavda beyniniz zonkluyor, sınav kağıdını ya da kitapçığınızı açmaya cesaret edemiyor, soruları heyecandan okuyamıyorsanız yoğun bir sınav kaygınız var demektir.
Kaygı korkulmayacak, aslında çok büyük fiziksel ya da ruhsal bir hasar meydana getirmeyecek bir durumdur. Kaygı öğrenci için belirli oranda gerekli olan bir şeydir. Çünkü eğer az miktarda kaygı duyulmuyorsa, sınava girecek olanı heyecanlandırmıyorsa yeterince motive olunamamış demektir. Kaygı, aslında bireyi hedefine çeken, yönlendiren, itici bir güçtür.
Herkes başarılı olmak ister, Doğal olarak herkesin çocuğu da başarı olmak ister. Sınavlar, başarısız olma riski olan durumlar sınav kaygısının temelinde bu düşünce vardır.
Bunun yanında, en önemli kaygı nedenlerinden birisi de anne baba ve Öğretmen davranışlarıdır, Anne babanın çocuğundan beklediği başarı düzeyi, çocuğuna ders çalışması konusunda yaptığı baskılar, sınavı kazanamayınca ne olacağı konusunda verilen olumsuz örnekler, çocuğun kaygı yaşamasına ve başarısız olmasına neden olabilir. Eğer çocuklar ya da gençler bu sayılan belirtilerden bir kaçını gösteriyorsa ve başarısı düşükse, bir psikolojik danışmana başvurulmasında yarar olacaktır.
Sınav kaygısı özelikle son yıllarda psikolojinin bir konusu olarak daha fazla öne çıkmaktadır. Yüksek düzeyde akademik başarı beklentisi, öğrenciler üzerinde ilköğretimden itibaren yoğun bir baskı oluşturmaktadır. Yapılan bir araştırmaya göre sınav kaygısının her beş öğrenciden birini olumsuz derecede etkilediği bulunmuştur. Bu çok yüksek bir orandır.
Sınav kaygısı öğrencilerin sahip oldukları potansiyeli ortaya çıkarabilmelerini engellemekte, zaman zaman öğrenimlerini yarıda bırakmalarına neden olmakta, öğrencilerin gelecekteki hayat tercihlerini ve mesleki kararlarını etkilemektedir. Sınav kaygısı yüksek olan öğrenciler sadece daha düşük puanlar almamakta, iş dünyasında da bu durumun etkileri devam edebilmektedir. Bu kişiler, düşünsel yeteneklerini yeterince ortaya koyamadıklarından daha düşük statülü, değerlendirme ve rekabetin daha az olduğu mesleklere yönelebilmektedirler. Kaygı tek başına sadece sınavı etkilememekte, gelecekte kuracağı yaşantısını da etkilemektedir.
Performans kaygısı yoğun olan öğrencilerde aşağıdaki belirtiler daha sık görülmeye başlar:
Eğer iyi bir konuşmacı olmak istiyorsanız üslubunuzu geliştirme ve üslup çeşitleri konusuna kafa yormalısınız. Her…
Etkili konuşma yapabilmenin temel kurallarından birisi konuşmanızı eğlenceli hale getirmektir. Eğer dinleyicilerinizin verdiğiniz mesajı en…
Etkili bir konuşma yapabilmek için dinleyicileri ikna etme ve konuşmayı sonlandırma konularına fazlasıyla önem vermelisiniz.…
Yöneticiler hem kendilerinin hem de kurumlarının başarısı için zaman yönetimi konusunda ustalaşmalıdır. Yöneticiler için zaman…
Bir konuşmanın etkili olabilmesi, konuşmaya nasıl başlandığına bağlıdır. Güzel başlamayan bir konuşma genelde güzel devam…
Etkili bir konuşma yapmak için mutlaka bir hazırlık planı yapmalısınız. Konuşmacıları birbirinden ayıran en temel…