Sınav kaygısı eğitim hayatı boyunca hemen her öğrencinin bir kez de olsa başına gelen bir durum. Bazı öğrencilerde ise çok daha yoğun bir sınav kaygısı ve stresi görebiliyoruz. Sınav kaygısını yenmek istiyorsanız ilk olarak onu tanımanız gerekir. Bu amaçla hazırladığımız yazımıza ilk olarak sınav kaygısının ne olduğu ile başlayalım.
Sınav kaygısı ile ilgili birbirlerine benzer de olsa çok önemli görüşler ortaya konmuştur. Öncelikli olarak tarihi süreç içinden zamanımıza kadar gelen bazı araştırmalarla birlikte konu açıklanmaya çalışılacaktır.
Sınav kaygısı çok eskiden beri yaşanan bir gerçek olmasına rağmen batı toplumlarında 1940’|i yıllarda araştırılmaya başlanmıştır. Ülkemizde ise bu ilgi çok daha geç başlamış ve halen daha yeterli seviyeye ulaşamamıştır.
Amerika Birleşik Devletleri’nde sınav kaygısı ile baş etmek durumunda olan öğrencilerin oranı araştırmalara göre %20 seviyesinde iken, bu rakam bizde %65-70 civarındadır. Dolayısıyla sınav kaygısıyla başa çıkma becerisinin kazandırılması, bizim ülkemiz için çok daha büyük bir önem taşımaktadır. Sınav kaygısı, yetersiz ders çalışma davranışı, fizyolojik belirtiler ve sınav durumunda sınavla ilgili olmayan düşünceleri içeren bir durum olarak açıklanabilir.
Yapılan çalışmalarda, sınav kaygısının kuruntu ve duygu olmak üzere iki farklı boyutu olduğu gözlenmiştir. Kuruntu boyutu, sınavla ilgili olarak kendi kendimize söylediğimiz şeylerdir. Daha çok bireyin kaygılarını artıran olumsuz düşünceler ve bu düşüncelerin çeşitli cümlelerle ifade edilmesidir. “Ya bu sınavı kazanamazsam mahvolurum, perişan olurum” gibi…
Duygu boyutu ise sınav baskısı altında iken ortaya çıkan duygusal tepkilerimizdir. Sınav kaygısının kuruntu boyutunun başarıyı daha fazla etkilediği gözlenmektedir. Kuruntu arttıkça başarı düşer. Çünkü kuruntu daha çok başarısızdık beklentisiyle oluşmaktadır. Ayrıca, sınavla ilgili kuruntusu yüksek çocukların, sınavla ilgilenmek yerine kendileriyle ilgilendikleri, dikkatlerini sınava vermek yerine kendilerine döndükleri gözlenmektedir.
Sınav kaygısının beraberinde gelen bir durum da, yetersiz ders çalışma davranışıdır. Sınav kaygısı varsa mutlaka yetersiz ders çalışma becerisi ortaya çıkar. Başarıyı olumsuz yönde etkileyen öğelerin başında ders çalışma becerilerinin yetersizliği gelmektedir. Sınav kaygısı ve yetersiz ders çalışma davranışı birleştiğinde başarısızlığa neden olur. Başarıyı artırmak için etkili ders çalışma yöntemlerinin öğrenilmesinin yani sıra, sınav kaygısının da azaltılması gerekir.
Sınav öncesinde öğrenilen bilginin, sınav sırasında etkili bir biçimde kullanılmasına engel olan ve başarının düşmesine yol açan yoğun kaygıya da sınav kaygısı denir. Kaygılanma anını yaşayan öğrencilerde ortak bedensel tepkiler görülür. Hızlı kalp atışları, titreme, ağız kuruluğu, sesin kısılması, aşırı terleme, yüzün kızarması, baş ağrıları ve dönmeleri, mide kasılması gibi. Bununla beraber kişilere göre farklılık gösteren psikolojik tepkilere rastlanır. Dikkati toplayamama, öğrenilen bilgileri hafızaya alamama, güvensizlik, uyuyamama, aşırı sinirlilik halleri görülür. Kaygı esnasında birey, her tarafa yetişmek isteyen ama pir türlü ne yapacağına karar veremeyen bireyin panik halini yansıtır.
Kaygılanma anında kararsızlık çok fazladır. Bunun nedeni kaygının bireyin sağlıklı düşünmesini engellemesidir. Sınav kaygısı aynı zamanda öğrencinin sınav anında potansiyelini tam olarak kullanamaması olarak da tanımlanabilir. Öğrenciler sınav anında olumsuz iç konuşmalarla kendilerini etkiler ve düşünülen bu olumsuz konuların doğruluğuna inanırlar. Bunun sonucu öğrenci çalışmasının karşılığını alamamaktadır.
Kaygı, insan davranışını yönlendiren motive eden bir özelliğe sahiptir, Ancak aşırı düzeyde yaşanması bireyi engellemektedir. Sınav kaygısını yenme derken, sınav durumlarında aşır bir rahatlık ve gevşeme
kesinlikle anlaşılmamalıdır, Sınavlar sonrasında bir konu ile bilgilerimizin değerlendirilmesi söz konusudur.
Sınavlar öğrencinin kişiliğini ya da genel anlamda başarılı ya da başarısız olduğunu değerlendirmez.
Sınavda göstereceğiniz performansa göre kendiniz için tespit etmiş olduğunuz amaçlara ya hemen ulaşmanız ya da bir başka sefere ertelemeniz söz konusudur. Bu açıdan bakıldığında performansınızı elinizden geldiğince az hata ile tamamlamak istemekte bunun içinde belli bir düzeyde kaygı yaşamak son derece doğaldır. Önemli olan kaygı düzeyinin bireyin performansını olumsuz yönde etkileyecek yerlere gelmemesidir.
Sınav kaygısı duygusunda da olduğu gibi herhangi bir duygunun oluşmasında, üç ana boyut vardır;
Bunlardan ilki, dış çevremizde oluşan olaylardır. Örneğin, birinden hediye aldığımızda mutlu oluruz. Yakınlarımızı kaybettiğimizde üzülürüz, karanlıkta biri karşımıza çıkarsa korkarız, sınavlar sırasında heyecanlanırız.
İkinci boyut, fizyolojik tepkilerimizdir. Örneğin, kalp atışlarında artış, midemizin sıkışması gibi durumlar örnek olarak gösterilebilir.
Son boyut ise dış olaylarla ilgili geliştirmiş olduğumuz inançlarımız, olaylara yüklediğimiz anlamlar, özetle kafamızın içinde yaptığımız monologlar ya da iç konuşmalardır.
Sınavda kendimizi heyecanlı hissetmemize yol açan bizim kendi düşüncelerimizdir. Düşüncelerimizin kaynağı da bizdedir. Düşünceyi biz başlatır biz bitiririz. Bizim dışımızda hiç bir olay bizi şu veya bu şekilde düşünmeye yönlendirme gücüne sahip değildir. Sınav öncesinde kendimize “bu sınavı başaracağım” dersek başarmamız daha kolay olur. Ama “yapmayacağım, başaramayacağım” gibi olumsuz düşünceleri aklımızdan geçirirsek, bu bizim sınavda başarısız olmamıza yol açabilir.
Sınava başlamadan kısa bir süre önce hissedilen duygu hali genellikle heyecandır. Beyin bir süre sonra karşılaşacağı soruları cevaplayabilmek ve gerekli olan beyin fonksiyonlarını yerine getirebilmek için hazırlık aşamasındadır. Önemli olan bu doğal sürecin kaygıya ve paniğe dönüştürülmemesi, algılama, anlama, yorumlama, hatırlama gibi bilinçsel etkinliklerin olumsuz yönde etkilenmemesidir. Öğrenciler
kimi zaman bu doğal süreçten “Eyvah kaygılanıyorum, bildiklerimi unutacağım, şimdi heyecandan elim ayağıma dolaşacak” gibi iç konuşmalarla olumsuz yönde etkilenebilmektedirler, Hatta kaygılanmamak için yeni kaygılar üretebilmektedirler.
Sınav kaygısı, sınavlarda veya diğer değerlendirmeye yönelik durumlarda, fizyolojik, davranışsal ve bilişsel ögelere sahip hoşlanılmayan yoğun bir gerginlik durumudur.
Araştırmacılara göre sınav uyaranları çok çeşitli biçimlerde olabilir. Öğretmenin “Bu sorunun cevabını sen ver” veya “bugün sınav yapacağım” demesi gibi o ana ilişkin olabileceği gibi, sınav tarihlerinin ilan edilmesi gibi geleceğe ilişkin de olabilir. Sınav uyaranları koşullu uyaranlardır. Bu nedenle anlamı, kişinin daha önceki deneyimlerine bağlıdır. Uyaranlar olumlu, ilginç algılanabileceği gibi, tehdit edici veya nötr olarak da algılanabilir.
Bazı bireyler değerlendirmelere olumlu bir olay olarak yaklaşabilirler. Örneğin, birey, “başarılı olsam da olmasam da bu benim için bir tecrübe olacak, her ne olursa olsun yeni bir şeyler öğreneceğim” şeklinde olumlu düşünebilir. “Başarısız olursam kimse bana saygı duymayacak” biçimde olumsuz da düşünebilir. Sınav kaygısı yaşayan bireyler, bu tür olumsuz yorumları doğruluğunu sınamadan temel gerçekler gibi kabul etme eğilimindedirler. Yüksek sınav kaygılı bireyler, sınav ortamlarını kendileri için ciddi bir tehdit olarak yorumlamalarına neden olan uyaranlara karşı çok duyarlıdırlar.
Yine bir araştırmacıya göre sınav kaygısı yüksek olan bireyler herhangi bir sınav durumunda “öz varlığının” tehdit edildiği korkusuna kapılmaktadır.
Sınav kaygısına ilişkin “Eksik Öğrenme Modeli”ni ortaya atanlarda sınavlarda yüksek kaygılı öğrenciler, verimsiz çalışma alışkanlıklarına sahiptir. Bu durum, yüksek sınav kaygılı bireyleri öğrenme süreçlerinde yetersizliğe itmektedir. Sınav anında yeterince hazırlanmadığını düşünüp, üzülen bireylerin kaygıları da artmaktadır.
Sınav kaygısı, son zamanlarda, akademik performansa etki eden davranışlar bütünü olarak kullanılmakta olup; doğal olarak sınav kaygısı, yetersiz ders çalışma becerilerini, aşırı fizyolojik tepkileri ve sınavla ilişkili olmayan zihinsel etkinlikleri kapsamaktadır. Birçok araştırmacı, sınav kaygısını, kaygılı davranışları içeren aşırı tepkiler olarak da tanımlamaktadırlar.
Sınav kaygısı yaşayan öğrenciler yalnızca sınavda değil, grup içinde konuşma, sorulara cevap verme, tartışmalara katılma, yüksek sesle okuma gibi etkinliklerde de korkulu, sinirli, gergin ve heyecanlı olurlar. Bireylerin kedilerine dönük bu olumsuz düşünceleri (kuruntuları) dikkatlerinin kolayca dağılmasına neden olur. Sınav sorularını okuma ve doğru cevaplama; konuşurken düşüncelerini organize etme, doğru kelimeleri seçme ve düzgün ifade etme gibi davranışlarında da başarısız olurlar.
Bir sınav öncesinde, sırasında ya da sonrasında duyulan endişe, korku ve rahatsızlıktır. Hemen hemen herkes bu kaygıyı bir miktar hisseder. Ama bazı öğrenciler sınav dönemlerinde yaşadıkları bu duygusal tepkilerin akademik performanslarını ciddi anlamda olumsuz yönde etkilendiğinden de söz etmektedirler.
Sınav kaygısı iki ayrı boyutta ele alınabilir: Endişe ve yoğun duygulanım:
Endişe performansa yönelik zihinsel bir süreçtir. Sınav sonucuna ilişkin olumsuz düşünce, inanç ve beklentilerden oluşur. Yoğun Duygulanım, kaygının yarattığı fizyolojik uyarım sonucu bedenden gelen
ve bedenin olağan işleyiş dengesi dışına çıktığı mesajını veren sinyallerdir.
Aşağıdaki bölümde sınav kaygısı yaşayan kişilerin, kaygının endişe ve duygulanın boyutlarını nasıl dile getirdiklerini gösteren bazı ifadeler bulacaksınız:
Sınavlara hazırlanan öğrenci, başarı durumu ne olursa olsun kendini baskı altında ezilmiş gibi hissedebilir.
Kaygı, çoğu zaman öğrencinin başarısının durmasına, gerilemesine veya anlamsız bir kişilik değeri peşine düşmesine sebep olabilir.
Kaygı, sınavı algılama biçimine göre değişir. Öğrenci; “eğer sınavı kazanamazsam başarısız, değersiz, işe yaramaz biri olurum” diye düşünmeye başlarsa kaygı artar.
Sonuçta öğrenci sürekli kendi kendine “ya başaramazsam”, “ya kazanamazsam” sorularını sormaya başlar. Ve başarısızlığa mahkum olur. “Ben aptal bir insanım”, “kesinlikle tembelim”, “şimdi başarısızsam ileride de hiçbir şeyi başaramam, çalışmadığım için sınavı kazanamam”. Bunun gibi önermeler bizde kaygı oluşturmaya ortam hazırlayan yanlış düşünce ve inançlar olduğu için kendimize haksızlık etmeden “kesinlikle tembelim” demek yerine “aslında biraz daha çalışırsam daha başarılı olurum” demek daha doğru olacaktır.
Üniversiteye giriş sınavı (YKS) uzun zaman harcayarak hazırlandığınız ve hayatınızda dönüm noktası olabilecek bir sınavdır. Böyle bir sınava hazırlanmak ister istemez insanı kaygılandıracaktır. Sınava girecek olanlar kaygıyı sınavdan önce, sınav sırasında ve sınav sonrasında belli düzeylerde yaşar. Bu duygunun belirtileri kişiden kişiye değiştiği gibi, şiddeti de kişiden kişiye değişir. Genellikle belli düzeyde bir kaygı öğrenciyi güdüleyicidir.
Çünkü bu durumda bellek daha açık ve vücut zor şeylere karşı savunmaya hazır olduğu için dikkat yoğunluğu da yüksektir. Bununla birlikte büyük ölçüde sınav kaygısı kişinin plan yapmasına, düşünme kapasitesine ve sınav başarısına etki eder. Kişiden kişiye değişmekle birlikte; kalbinin hızla çarpması, terleme, midenin veya bağırsakların bozulması, düşünce dalgınlığı bilinen belirtiler arasındadır.
Bu kaygının üstesinden gelmek için ilk öğrenilmesi gereken, sınav kaygısının hazırlanma eksikliğinden mi yoksa sınav sırasında oluşan aşırı tepki veya panikten mi kaynaklandığıdır. Eğer yeterli düzeyde
hazırlandınız ama hala aşırı tepki ve panik gösteriyorsanız sınav kaygısını oldukça yoğun yaşıyorsunuz demektir.
Eğer iyi bir konuşmacı olmak istiyorsanız üslubunuzu geliştirme ve üslup çeşitleri konusuna kafa yormalısınız. Her…
Etkili konuşma yapabilmenin temel kurallarından birisi konuşmanızı eğlenceli hale getirmektir. Eğer dinleyicilerinizin verdiğiniz mesajı en…
Etkili bir konuşma yapabilmek için dinleyicileri ikna etme ve konuşmayı sonlandırma konularına fazlasıyla önem vermelisiniz.…
Yöneticiler hem kendilerinin hem de kurumlarının başarısı için zaman yönetimi konusunda ustalaşmalıdır. Yöneticiler için zaman…
Bir konuşmanın etkili olabilmesi, konuşmaya nasıl başlandığına bağlıdır. Güzel başlamayan bir konuşma genelde güzel devam…
Etkili bir konuşma yapmak için mutlaka bir hazırlık planı yapmalısınız. Konuşmacıları birbirinden ayıran en temel…