Öğrenme ve anımsamayı kolaylaştıran pek çok yol vardır. Bunlar kişiye göre de az çok değişmektedirler. Burada, öğrenme ve anımsamayı kolaylaştırıcı nitelikteki kimi önemli teknikler üzerinde durulmaktadır.
Yineleme (tekrar) bir anımsama yoludur. Daha önce öğrenilenler tekrar etme yoluyla anımsanırlar. Özel bir yetenek söz konusu değil ise, öğrenmenin temeli yinelemeye dayanır. Öğrencilerin toplam çalışma süreleri içinde geniş bir yer kaplayan yineleme, daha önce öğrenilmiş olan bilgi ve becerileri gerektiğinde anımsamak amacıyla yapılır. Bu nedenle öğrenmede yinelemenin önemi büyüktür. Amaçlı olarak yapılan öğrenmede, öğrenilenlerin unutulması daha geçtir. Buna göre, öğrenilen bilgilerin daha sonra kullanılacağının bilinmesi, unutmayı azaltmaktadır.
Birçok öğrenci, derslerinde, konu tekrarlarını, sınavlardan az bir zaman önce düşünürler. Ders yılı içinde işlenilen konuların sınava dönük yinelenmesini sınav gününe kadar geciktirmek öğrenci için ciddi bir hatadır. Çünkü yineleme zamana bağlıdır. Kısa bir zaman dilimi içinde yapılan yinelemeler, istenilen kalıcı türdeki bilgilerin bellekte tutulmasını, sağlayamazlar. O nedenle, “son gün yinelemesi” yerine; öğrenim süresince ve düzenli olarak bir yineleme programı uygulamak, başarı için bir ön koşuldur.
Bunun için, en azından; yeni konuya geçmeden bir öncekini tekrar etmek ve bir hafta boyunca yapılan çalışmalar için de her hafta bir kaç saatlik bir süreyi yinelemeye ayırmak uygun olacaktır. Deneyler, aşırı öğrenmede, öğrenilenlerin daha kolayca anımsanılabildiğini göstermektedir. (Aşırı öğrenme, öğrenildiği varsayılan bir konunun “olabildiğince daha çok” öğrenilmeye çalışılması anlamındadır.) Böylece aralıklı yinelemelerle yapılan aşırı öğrenme sonunda, anımsama, büyük ölçüde artmaktadır.
Özellikle sınav hazırlığına yönelik çalışmalarda, konuların “öğrenilmiş” olması, bunların sınav sırasında gereğince anımsanılabilmeleri için yeter sayılamaz. Sınav başarısı için aşırı öğrenmeye yönelik bir çalışma gerekir. Aşırı öğrenme daha üst bir başarının koşulu olduğuna göre; sınava hazırlanan öğrenciler mümkün olduğu kadar aşırı öğrenme yapmalıdırlar. Bir malzemeyi iyi bilmek yeterli değildir; mükemmel öğrenene kadar çalışmaya devam edilmelidir. Çok daha fazla malzemenin bir kaç saat ya da bir kaç gün sonraki sınavda kullanılmak üzere bellekte tutulabilmesi, ancak bu yolla olasıdır.
Düzenli ve amaçlı yapılan yinelemeler öğrenmenin kalıcılığını artırmaktadır. Gerçekten de denilebilir ki, kalıcı öğrenme, bir tek uzun süreye sığdırılacak yerde bir kaç güne dağıtılacak olursa, çok daha verimli olmaktadır. Günde birer saatten on gün süreyle Fransızca çalışmak, aynı derse bir günün on saatini vermekten çok daha etkilidir. Sınav gününden bir gece önce sabahlara kadar ders çalışmak, hiçbir zaman, dönem boyunca çalışmanın yerini tutamaz. Öğrenme zamanı bir çok hafta ya da aya bölünecek olursa, öğrenci için, öğrenme daha kalıcı bir nitelik taşıyacaktır.
Yineleme için öğrencinin kendi kendisine sorular sorması, konuya ilişkin çeşitli problemler düşünerek bunlara çözüm yolları araması ve başkalarıyla konu hakkında tartışması yararlı olacaktır. Yineleme, yazma ve okuma gibi yöntemlerden daha hızlı ve akıcı bir işlemdir. Gözden geçirme biçiminde yapılan yineleme, öğrenilenlerin kendi içinde bir düzene sokulmasını sağlar. Ancak burada unutulmaması gereken, yinelemenin, öğrenilmiş konuları yeniden öğreniyor gibi değil; öğrenilmiş olan bilginin unutulup unutulmadığını denetleme, anlamında yapılmasıdır.
Belleğin seçiciliği onun uzun ya da kısa süreli olması ile ilgilidir. Uzun süreli bellek, öğrenilen bir bilginin bellekte uzun süre korunması ve zaman içinde gereği durumda anımsanabilmesidir. Buna göre uzun süreli bellek, birkaç dakika ya da birkaç yıl sonra anımsanabilecek anlarla ilgilidir. Bu anılar kimi zaman tüm ayrıntıları ile depolanırlar. Kısa süreli bellek ise, çok sınırlı (20-25 saniye gibi) bir süre için, sınırlı düzeyde bilgiyi depolayan bellek türüdür. Kısa süreli bellekte bilinçli olarak bilginin farkına varılır. Bu bellek türünde, belleğin bilgiyi depolama kapasitesi son derece sığdır.
Öğrenme ve bellek arasındaki ilişkiyi iyi anlamak, öğrenme ve hatırlama konusunda işinizi kolaylaştırabilir. Eğer isterseniz öğrenme ve bellek ilişkisi yazımıza göz atabilir ve bu konuda daha çok bilgiye ulaşabilirsiniz.
Öğrenme açısından önemli olan, uzun süreli belleğin geliştirilmiş olmasıdır. Kısa süreli bellek, anlıksal durumlar için geçerlidir, Söz gelişi rehberden bir telefon numarasını arıyorsanız, numarayı bulduğunuzda rehberi kapayıp numarayı çevirmeye başladığınız zaman, tam olarak anımsayamadığınızı fark edebilirsiniz. Bu durumda, numara, sizin kısa süreli belleğinizden çıkmıştır. Numarayı tam olarak anımsayabilmek için daha çok çaba göstermek gerekir. Belleğin öğrenmede bu türdeki seçiciliği önemlidir. Bu nedenle gerekli gereksiz öğrenmeye çalışmak yerine, yalnız gerekli olanlar öğrenilmeli; başka bir deyişle, “gelecekte kullanılacak özellikteki” bilgilerin öğrenilmesine önem verilmelidir. Nitekim, deneyler yukarıda da örnek verildiği gibi, daha sonra kullanma amacı güdülmediğinde yapılan anlık öğrenmelerin kalıcı olmadığını ve bu türde öğrenilenlerin daha sonra anımsanma olasılığının düşük olduğunu göstermektedir.
Anlama ile anımsama arasında düz bir orantı vardır. Yeterince anlaşılmamış ve dolayısıyla öğrenilmemiş olan hiçbir şey, daha sonra gerektiği gibi anımsanamaz. Anımsamayı kolaylaştırma açısından öğrenmenin niteliği de önemlidir. Örneğin, bir matematik probleminde işlemin çözümü için gerekli formülü, anlamını bilmeden ezberlemiş olan bir öğrencinin, daha sonra benzer bir problemle karşılaştığında bu formülü kullanabilmesi, “rastlantı dışında” olanaklı değildir. Bu açıdan, anlamı bilinmeden ezberlenen bir formülün daha sonra anımsanması kendi başına hiçbir anlam taşımaz. Bellek ve unutma daha çok seçmeli bir biçimde çalışırlar. Bireyin hoşuna giden ve onun için yararlı olan şeyler bellekte daha yoğun biçimde depolanırlar. Bu, belleğin sürekli seçim yapmasının bir sonucudur.
Belleğin seçiciliği ile ilgili bir başka nokta da “ilgi” ve “merak” duyulan konulara ilişkindir. İlgi ve merak duyulan konularda bellek sürekli bir gelişme özelliğine sahiptir. Bu durum belirli konuların bellekte “birikim” yapması sonucunu doğurur. Söz gelişi futbola karşı merak duyan bir öğrenci, buna ilişkin olarak edindiği bütün bilgileri, eski tün yapmış futbolcuların adların, bunların futbol yaşantılarını, attıkları golleri, vb. çok ayrıntılı olarak belleğinde tutabilir ve onlarla ilgili çok küçük ayrıntılar bile yeri geldiğinde anımsayabilir, Yine örneğin, işini seven bir santral memurunun duyduğu bir telefon numarasını uzun süre belleğinde canlı tutabilmesine karşılık, telefonla sık konuşma alışkanlığı olmayan bir başkasının, bir yakınının numarasını ezberlemesi, ötekine göre (belleği bu konuda eğitilmemiş olduğundan) çok daha zaman alıcıdır.
Her insanın öğrenmede güçlü ya da güçsüz olduğu bir yanı vardır. Bazılarında göz, bazılarında ise, kulak yoluyla tanıma gücü daha çok gelişmiştir. Bu nedenle kimi öğrenci derste dinlediklerini, kimi öğrenci de gördüğünü ya da yazdığını daha kolay öğrenme özelliğine sahiptir.
Somut olan şeyler her zaman daha kolay öğrenilirler. Bu açıdan, öğrencilerin görerek, uygulayarak ya da deneyerek öğrendikleri bilgiler, dinleme yoluyla öğrendiklerinden, genellikle daha çok kalıcı olurlar. Nitekim, kalıcı olan bilgiler de her zaman daha kolayca anımsanabilirler. Buna göre örneğin, sayısal bilgilerin öğrenilmesinde grafik, çizelge ve şekillerden yararlanmak; bir şiiri ezberlerken onu sayfadaki basılı olduğu biçimiyle göz önüne getirerek bellemek, bunların anımsanma olasılığını artıracaktır. Yoksa söz gelişi, bir ülkenin ekonomik gelişmesi konusunda sayısal verilerle yapılan bir anlatımın bellekteki kalıcılığı, bunların grafiklerle anlatılmasına göre çok daha azdır. Çünkü grafikle anlatma sayısal verilerin bir anlamda öğrenme açısından somutlaştırılmasıdır ki; daha önce de vurgulandığı gibi, somutlaştırılmış bilgilerin anımsanması daha kolaydır.
Öte yandan dinleyerek öğrenmenin de önemine değinmek gerekir. Söz gelişi, müzik eğitimi yapan bir öğrenci için, görme yerine işitme duyusunun çok daha gelişmiş olması ve dinleme yeterliğinin yüksek bir düzeyde bulunması gereklidir. Bir klasik müzik ustasının radyoda çalınan bir parçasını duyduğu anda bu parçanın kime ait olduğunu, adını, özelliklerini, vb. anımsayabilmek için, “kulak” yani, dinleme ile öğrenme yeterliğinin üst düzeyde bulunması, bu türde öğrenilenlerin bellekte kalıcılığını ve anımsanmasını kolaylaştıracaktır.
Etkili dinleme becerisini kazanmak her konuda olduğu gibi ders başarısı açısından da son derece önemlidir. Bu konuda eğitim alarak kendinizi geliştirebilirsiniz. Eğer isterseniz aktif dinleme eğitimi içeriğimize göz atabilirsiniz.
Mantık ve bağıntı içinde olan kavramlar çok kolay öğrenilir ve anımsanırlar. Bu zihnin doğal bir özelliğidir. Zihin karışıklığı her durumu basite indirgeme eğilimindedir. Çünkü zihin karışıklığı anlayacak biçimde yapılanmamıştır.
Bu ilkeye göre örneğin, “KIÖNMKEYEĞÜRS” harf dizisini ezberlemeye çalışınız. Bu harf dizisini bir kez okuduktan sonra, kaç harfi anımsayabildiğinizi denetleyiniz. Harf dizisindeki harflerin tümünü anımsamanın kolay olmadığını göreceksiniz. Bu diziyi anımsayabilmek için onu bir kaç kez daha yineleyerek ezberlemeniz gerekir. Kaldı ki ezberleseniz bile, kısa bir süre sonra, bu harf dizisindeki bir kaç harfi (yapılan ezberleme anlamsal bir içeriğe dayalı olmadığından) unuttuğunuzu görürsünüz. Oysa, bu harf dizisini “YÜKSEKÖĞRENÍM” biçiminde yeniden düzenledikten sonra bir kez daha gözden geçiriniz ve gözünüzü kapayıp, bu dizideki harfleri düşününüz. Bu kez, yeni diziyi anımsamanın, çok daha kolay olduğunu göreceksiniz. Gerçekte, her iki dizide de aynı harfler vardır. Aradaki tek ayrılık bu 13 harfin dizilişindedir.
Örnekte de görüldüğü gibi, bu ikinci harf dizisini öğrenmek çok kolaydır. Oysa ilk dizi bizim için bir anlam taşımadığından, öğrenilmesi ve anımsanması ikincisinden çok daha güçtür. Buna göre; birbiriyle bağıntılı olan konular, bağıntısız konulardan daha kolay belleğe aktarılır ve anımsanabilirler. Bu ilke özellikle, yabancı dil sözcüklerini, matematiksel işlemleri ve doğa bilim yasalarını bellemede önemlidir
Özellikle sözcük ve belirli deyimlere ilişkin kavramların öğrenilmesinde “tekerleme” lerden yararlanmak, bunların anımsanılmasını kolaylaştırmaktadır. Ancak, öğrenmek amacı ile düzenlenen tekerlemelerde, bunların anlamca bir karışıklığa yol açmadan kolayca anımsanacak ve öğrenilen kavramlarla doğrudan ilgi kuracak biçimde olmasına özen göstermek gerekir.
Belirli kavramları daha sonra hemen anımsayabilmek için tekerlemeden ayrı olarak kullanılabilecek bir başka yol da, anımsanmak istenen kavramlar için belirli anahtar sözcükler kullanmaktır.
Öğrenilecek konular “bütün-parça-bütün” ilkesine bağlı kalınarak öğrenilmeye çalışıldığında, öğrenilenlerin bellekteki kalıcılığı artmakta ve dolayısıyla bunların anımsanması da kolaylamaktadır. Bu ilke bellek sisteminin yönlendirilme biçiminden kaynaklanır. Parça parça bilgiler art arda algılandıklarında, bunlar bellekte örgütlü bir bütün olarak depolanırlar. (Yalnız bir bütünün parçaları değil, farklı bütünler de bellekte birbirleriyle bağlı olabilirler.) Bilginin bellekte depolanması, daha çok, notaların bir müzik parçası içindeki yerleşme biçimine benzetilebilir.
Bu tür öğrenmede önce, konunun bütünü anlaşılmaya çalışılmakta (bunun için, örneğin, konu okunmakta); sonra anlamlı parçalara ayrılarak bölüm bölüm çalışılmakta ve en sonra da konu bir bütün olarak baştan sona yeniden ele alınıp eksiklikler giderilerek, öğrenme gerçekleştirilmektedir.
Genel metinlerde olduğu gibi şiir türündeki metinlerin de bu yolla ezberlenmeye çalışılması daha iyi sonuç vermektedir. Buna göre ezberlenecek olan şiir önce parçanın kalıbını kavrayıncaya kadar baştan sona bir kaç kez okunmalı, sonra şiiri oluşturan mısralar kendi aralarında anlamca bölümlenerek bunlar üzerinde çalışılmalı ve daha sonra da bölüm bölüm ezberlenen şiir, bir bütün olarak baştan sona yeniden okunarak, yeterince anlaşılamamış olan yerler varsa bunlar üzerinde durulmalıdır
Öğrenilecek belirli kavramlar için öğrenci, her zaman yanında taşıyabileceği kartlardan yararlanabilir. Kart sistemi, genellikle, 8×12 ya da 10×15 cm gibi değişik boyutlarda hazırlanan kartların ön yüzüne, öğrenilecek olan kavramın; arka yüzüne de, bunun anlamının yazılmasından oluşur. (Aynı amaca yönelik olarak ve daha çok da yabancı dil sözcüklerini ezberlemek için her birine bir sözcüğün yazıldığı küçük fişlerden de yararlanılabilir.)
Öğrenilmek istenen kavram karta bir kez yazıldıktan sonra, bu karttaki sözcük düzenli aralıklarla yinelenerek öğrenme gerçekleştirilir. Kart sistemi ile öğrenilen bilgilerin düzenli yinelemeyle bellekte kalıcılığı artırılabilir.
Kart sistemi, yabancı dil öğrenmede, sözcüklerin ezberlenmesi amacı ile; teknik kavramların öğrenilmesinde ve kimi yer ve tarihlerin ezberlenmesinde başarı ile kullanılabilecek özelliktedir.
Ancak, bu sistemle öğrenilmeye çalışılan sözcüklerin soyut olarak değil, kesinlikle, ilgili olduğu konularla bağıntılanarak öğrenilmesi gerektiği, unutulmamalıdır. Özellikle yabancı dil ile ilgili sözcükler ezberlenirken salt sözcüğü kendi başına ezberlemek yeterli değildir; her sözcüğün, sözgelişi tümce içinde kullanılarak, somut olgu ve durumlarla bağıtlanması gerekir. Bu yönüyle kart sistemi öğrenme açısından kendi başına yeterli bir sistem özelliği göstermez.
Eğer iyi bir konuşmacı olmak istiyorsanız üslubunuzu geliştirme ve üslup çeşitleri konusuna kafa yormalısınız. Her…
Etkili konuşma yapabilmenin temel kurallarından birisi konuşmanızı eğlenceli hale getirmektir. Eğer dinleyicilerinizin verdiğiniz mesajı en…
Etkili bir konuşma yapabilmek için dinleyicileri ikna etme ve konuşmayı sonlandırma konularına fazlasıyla önem vermelisiniz.…
Yöneticiler hem kendilerinin hem de kurumlarının başarısı için zaman yönetimi konusunda ustalaşmalıdır. Yöneticiler için zaman…
Bir konuşmanın etkili olabilmesi, konuşmaya nasıl başlandığına bağlıdır. Güzel başlamayan bir konuşma genelde güzel devam…
Etkili bir konuşma yapmak için mutlaka bir hazırlık planı yapmalısınız. Konuşmacıları birbirinden ayıran en temel…