Öğrenme Stilinizi (Tipinizi) Tanıyor musunuz?
Hayatımızın her alanında yeni bilgiler öğrenmek durumundayız. Bu işi kendimiz için kolaylaştırmak istersek ilk olarak öğrenme tipleri ve beynin yapısı ile ilgili fikir sahibi olmak işimizi kolaylaştıracaktır. Öğrenme stilinizi (tipinizi) tanımak size hayat içerisinde gerek akademik gerek mesleki, gerek sosyal düzeyde ciddi avantajlar sağlayacaktır. Şimdi ilk olarak öğrenme tipleri ve beyin arasındaki ilişkiye göz atalım.
Öğrenme Tipleri – Beyin İlişkisi
Kalıtımla gelen beyinsel yapı, hücrelerin bölünüp çoğalabildikleri süre olan doğum sonrasındaki ilk üç aydaki dış algılamalar ve de alınan gıdalar ile biçimlenmektedir. Bu temel yapı, ülkeler, kültürler, bölgeler, hatta aileler arasında bile ciddi değişimler gösterebilir. Bütün bu veriler bize gösteriyor ki, her beynin kendine özgü bir yapısı, çağrışımlar yoluyla işleyen hafızası, farklı bir düşünce ve öğrenme stili var.
Belirli bir ülke ve kültür düzeyinde ana hatlarıyla bu yapılar, kabaca belli başlı birkaç sınıflamaya tabi tutulabilir. Yani ortalama düzey bellidir. Ancak, başarı ya da başarısızlık kişiye ve koşullara göre değiştiğinde, farklı beyinsel ağlar ve düşünce, programları gündeme gelir. Beyin ağları farklı olunca, kişilerin öğrenme tipleri (ya da stilleri) de birbirinden farklı olmaktadır.
Çocuklarda öğrenme stilleri gelişimi ile ilgili hazırlamış olduğumuz https://www.sayginnlp.com/cocuklarda-ogrenme-stilleri-nasil-gelisir/ yazımız da ilginizi çekebilir.
Beyin doğum sonrasındaki üç ay içinde, birbiriyle adeta “lehimlenmişcesine” bağlanmış hücre uzantıları ile bir ağ şeklini almıştır. Bu, ilişkiler ve çağrışımlardan oluşan bir ana programdır. Beyin denen biyolojik bilgisayarın “donanımı” olan ana model, bundan böyle yaşanılan, öğrenilen ve hatırlamak istenenlerin yerleştirildiği bir merkez olmak durumundadır. Artık insan, olabildiğince çok algıyı ve enformasyonu bu ağın kolları içine öğrenme stillerini kullanarak kaydetmek çabası içindedir.
Bundan böyle, ne hücre sayısı artacak, ne de onlar arasında yeni bağlantılar kurulacaktır. Yapılabilecek tek şey algı ve izlenimleri (bilinçli olarak ya da kendiliğinden) bu ağın içindeki yerlerine kaydetmektir. Hatırlama işlemi ise, çağrışım yoluyla olur ve dıştan gelen uyarının, hafızadaki model ile uyuşup, uyuşmamasına göre cevaplanır.
Öğrenme stilleri okul (akademik) başarı üzerinde de son derece önemlidir. Eğer öğretilmek istenen konu kişinin öğrenme modeline hitap etmiyorsa kişi ya öğrenemez ya da çok zorlanır. Öğrenme ve okul başarısı arasındaki ilişki ile ilgili https://www.sayginnlp.com/ogrenme-tipi-ve-okul-basarisi-arasindaki-iliski/ yazımıza mutlaka göz atın.
Beyin Yapısının Düşünce Üzerinde Etkisi
Beyin yapısının farklı kurulmuş olması, düşünce süreçlerini nasıl etkiler? Zeka, olaylar ve bilgiler arasındaki ilişki ve bağlantıları yakalama, farklı verileri kombine edebilme ve birbiriyle karşılaştırma becerisidir. Bu yüzden hatırlama işleminde de çok etkili olur. Zeka için, beyin ağının ve düşünce modelinin nasıl kurulmuş olduğunun pek de büyük bir önemi yoktur. Bu farklılık, dış dünya ve diğer insanlarla olan ilişkilerde önem kazanır. Yani başka beyin ağları ve düşünce modelleri ile olan karşılıklı ilişki ve etkileşim içinde.
Örneğin, bir kişi görerek daha iyi anlar, onda görsel hafıza iyi gelişmiştir. Bir diğeri dinleyerek daha iyi anlar, onda işitsel hafıza iyi gelişmiştir. Bir başkası ise bizzat uygulayarak, eliyle tutarak daha iyi anlar, onda kinestetik hafıza iyi gelişmiştir. Öğrenme tiplerinin ya da modellerinin gelişmesinde, büyük beyin kabuğunun psişik merkezler ile arasındaki etkileşim de önemlidir. Böylelikle gerek, insanlara, gerekse de hayvanlara ve çevreye karşı içimizde sempati ya da antipati duyarız.
Kültürel Yapı – Öğrenme Tipi İlişkisi
Değişik kültürlerde, hatta aynı toplumun çeşitli sosyal sınıflarında hayat kalitesini anlayış ve kavrayış, beyin hücrelerinin farklı bileşimleri ve ana çatının değişik kurulmuş olması nedeniyle, başka başkadır. Çünkü ilk bağlantılar ve hücre gelişmeleri, ondan sonraki tüm enformasyonlar için bir ana model, bir rota ve bir yol göstericidir. Nitekim iki insanın birbiriyle uyuşmalarına, rezosans içine girmelerine, yani aynı dalga boyunu tutturmalarına bağlıdır. Eğer yapılar birbirine uyarsa, frekanslarının uyuşmaları ihtimali de artar.