Categories: Kaygı - Anksiyete

Kaygı Bozukluğu Nedir? Kaygı Bozukluğu Türleri Nelerdir?

Kaygı bozukluğu yaşayan çok sayıda insana  denk gelmeniz mümkün. Hızla değişen dünyası içerisinde kaygıyı tetikleyen çok sayıda faktör bulunuyor. Kaygı bozukluğu türleri hakkında bilgi vermeden önce isterseniz ilk olarak kaygıyı tanıyalım.

Kaygı Nedir?

Kaygı genellikle modern bir mesele olarak tarif edilmiştir. Elbette bugün, bunun yaşamımızın üzerinde olası etkilerinin her zamankinden çok daha fazla farkında olduğumuz doğrudur. Zaman zaman hepimiz kendimizi kaygılı hissederiz; hiç kimse bunun dışında değildir. Herhangi bir zamanda bir bireyin yaşadığı kaygı düzeyi bu kişinin davranışlarına yansıyacaktır. Kaygı derecesine bağlı olarak, etki, olumlu ya da olumsuz olabilir.

Kaygının ılımlı dereceleri, özellikle belirli bir işi yerine getirmek ve bir performans göstermek söz konusu olduğu zaman, davranışlarımızı zenginleştirici bir etki yapabilir. Performans; daha fazlasının performansta tümden bir dağılmaya neden olduğu belirli bir noktaya kadar yükselen kaygıyla birlikte artar. Kaygının şiddetli dereceleri bu yüzden davranışı dikkate değer ölçüde sakatlayıcı etkiye sahip olarak görülebilir.

Kaygının Doğasını Anlamak

Dövüş Ya da Kaç Tepkisi

Bir terslikle karşılaştığımızda, bedenin normal, evrensel tepkisi kendini eylem için hazırlamaktır: Tehlikeyle yüzleşme ya da tehlikeden kaçma.

Bu, “dövüş veya kaç” tepkisi olarak adlandırılır. Bu, soluk alış veriş düzeninde değişme, kalp atış oranını ve kaslardaki gerginliği artırma gibi fiziksel tepkileri harekete geçiren sempatik sinir sisteminin (otomatik sinir sisteminin bir parçası) uyardığı, aslında koruyucu bir tepkidir. Bu tepki, ister fiziksel, ister psikolojik isterse hayali olsun, herhangi bir tehlike beklentisinde harekete geçer.

İş stresi de kaygı düzeyimiz üzerinde son derece etkileyicidir. Eğer isterseniz sayginnlp.com/is-stresi-ve-endise-sagligimizi-nasil-etkiliyor/ yazımıza göz atarak daha ayrıntılı bilgiye ulaşabilirsiniz.

Gerçek anlamda ani bir tehlikeyle karşılaşınca, hızı ve etkili bir eylem gerekli olduğunda (örneğin sokakta birisinin saldırısına uğramak) kaç ya da dövüş tepkisi yerinde ve yararlıdır. Bununla birlikte bu tepkinin beden tarafından yersiz bir şekilde harekete geçirilebildiği zamanlar vardır. Yaşadığımız dünyada, doğaları gereği uzun dönemli olan bir yığın tehlike vardır (örneğin, iş güvenliğinin yokluğu sebebiyle ortaya çıkan stres, mali baskılar). Bu tür koşullarda durumun ani bir eylemle hızı bir çözümü, mümkün değildir. Bu yüzden dövüş ya da kaç tepkisini kullanarak problemle baş etme çabaları yalnızca yersiz olmakla kalmaz, beden üzerinde gereksiz bir gerilime de neden olur.

Bazı insanlar için bu uygunsuz dövüş ya da kaç tepkisinin devreye sokulması, yalnızca zaman zaman olmaktadır ve sadece kısa süreli bir gerilime ve baskıya sebep olmaktadır. Bununla birlikte, diğerleri için bu, strese karşı her günkü tepkileridir. Bu insanların sempatik sinir sistemlerinin özel hassasiyete sahip ve sürekli hazır durumda görünmekte, bu durum, ani eylem gerektiren durum ya da olaya karşı gösterilenin aynısı olan bir tepkiyle ve sürekli bir stresle sonuçlanmaktadır. Bu, kronik bir kaygı durumuna sebep olabilmektedir.

Kaygının fiziksel belirtileri kalp çarpıntısı, göğüs darlığı, tereme, ağızda kuruluk, dışkı ve idrar boşaltma isteğinde artma, o ağrıları, baş dönmesini içerebilir. Hastalar, psikolojik olarak korku hissi, panik ve vehim gibi belirtilerle birlikte, düşüncelerine hakim olan bir mutsuzluk eğiliminden yakınmaktadırlar.

Kaygı Bozukluğu (Anksiyete) Nedir?

Eğer biri uygun bir kışkırtıcı uyarının yokluğunda zaman zaman fiziksel ve psikolojik kaygı belirtileri gösteriyorsa; muhtemelen kaygı bozukluğu (anksşyete) ile karşı karşıyadır.  Kaygı bozukluğunu aşağıdaki gibi tasvir etmektedir: Başka rahatsızlıkların belirtilerine eşlik eden, bazen panik derecesine ulaşan şiddetli bir korku haline dönüşen ve konsantrasyon, dikkat, hafıza ve muhakeme gibi diğer zihni fonksiyonlar üzerinde tali etkiler meydana getiren, herhangi bir makul açıklaması olmayan sürekli bir kaygı ve vehim durumu.

Kaygı her yaş grubundaki bireyde görülebilmektedir. Örnek vermek gerekirse öğrenciler bile küçük yaşlarda kaygı ile tanışabilirler. Öğrencilerin sıklıkla yaşadıkları sınav kaygısını yakından tanımak için sınav kaygısının belirtileri yazımıza göz atabilirsiniz.

Biz şimdi, bu tür bozukluklardan beşini ayrıntılarıyla ele alacağız genel kaygı bozukluğu, panik bozukluğu, açık alan korkusu (Agorafobi) ile birlikte görülen panik bozukluğu, sosyal fobi ve basit fobi.

Kaygı Bozukluğu Türleri Nelerdir?

Şimdide kaygı bozukluğu türlerinden bahsedelim. Kaygı bozukluklarının çok sayıda türü olmasına rağmen biz yazımızda en sık görülen kaygı bozukluklarını ele alacağız.

Kaygı Bozukluğu Türleri Nelerdir?

Genel Kaygı Bozukluğu (GKB)

GKB (Genel Kaygı Bozukluğu), altı aylık bir süreden daha uzun bir dönem boyunca, sürekli olarak şiddetli bir kaygı durumu yaşamayı ifade eder. Belirtiler; kronik kas gerilimini, kendi kendine hareket geçen hiper aktiviteyi, tekrarlanan gerekçelerden uzak üzüntü verici düşünceleri ve endişeli beklentileri içerebilir. Genel olarak kaygı iş, mali durum ya da hastalık gibi, hayat şartlarından biri ya da ikisi üzerine odaklanır.

Kaygı seviyesi dalgalansa ve bir günden ötekine değişiyor olsa da, her zaman kişinin zihninin gerisinde durmaktadır. GKB’den rahatsız olan bireyler çoğunlukla kendine saygı eksikliği de çeker.

Aldırılmamaya, reddedilmeye ya da ihmal edilmeye karşı özellikle duyarlı olabilirler. GKB rahatsızlığı çekenler genel olarak zorlukların üstesinden gelmede zayıflık sergilerler. Kaygıya sebep olabilecek durumlardan kaçınmak için aşırı çaba harcamaya eğilimlidirler. Gerçekçi olmayan düşünceler üzerine yoğunlaşmak bir kaçınma unsuru, gerçek soruna ya da korkulan duruma dair hayallerden ve düşüncelerden zihni uzaklaştırmak anlamına da gelebilir. Bu, etkin bir duygusal işleyişi engelleyebilir ve sonuç olarak genel kaygı düzeyini devam ettirir.

Stresi yönetmeyi öğrenmek bize kaygı ile daha rahat başa çıkabilme konusunda avantajlar sağlar. Eğer isterseniz stres yönetimi eğitimi içeriğimizi inceleyerek daha detaylı bilgiye ulaşabilirsiniz.

Panik Bozuklukları

Eğer yaşamamışsa, bu durunu anlamaya başlamak başka birisi için neredeyse imkansızdır. Bir panik atak bedenin ancak gerçek bir tehlikeyle yüzleşmek ya da ondan kaçmak için hazırlandığında yaşadığı yüksek bir uyarı durumunun gereksiz yere ortaya çıkmasından ibarettir.

Otonom sinir sisteminin bu aşırı tepkili yanıtı, hastanın “kaç ya da dövüş” ile ilgili belirtileri oldukça zararsız gündelik durumlarda yaşamasına sebep olabilir.

Panik ataklar belirli nesnelere, eylemlere, fobi bozukluğundaki belirli durumlara tepki olarak ortaya çıkabilir. Bununla birlikte panik ataklar, panik bozukluğu olanlarla fobik bozuklukları olanlarda dışsal bir uyaran olmadan da ortaya çıkabilir. İşte bu yüzden bir çok insan panik atakların biyolojik nedenleri olduğuna inanmaktadır.

Coryell ve Winkur (1991) bir çok, hatta çoğu, panik atağa içsel psikolojik düşünce kalıplarının sebep olduğunu söylemektedir. Örneğin, bir çok hasta karşılaşabilecekleri korkuya neden olan durumun düşüncesiyle, bir sonraki panik atağı gergin bir tarzda bekleyerek iyice gergin hale gelmektedir korkudan korkma. Bedenlerinde gerçekleşen süreci, akılcı olmayan ve felaket beklentisi içerir bir tarzda yorumlamaya eğilimli olabilirler. Bu, bayılma, kontrolü yitirme ve rezil olma, hatta kalp krizi geçirerek ölme korkusu gibi sorunlara yol açabilir.

Panik bozukluğu yaşayan kişi bedensel duyumlarıyla daha çok meşgul olmaya başlayınca kısır döngü kurulmuş olur. Kalp çarpıntısı ortaya çıkarsa; hasta bunu bir kalp krizinin işareti olarak değerlendirilebilir. Bu daha fazla kaygıya ve netice olarak da kalp çarpıntısında bir artışa sebep olmaktadır.

Agorafobili Panik Bozukluğu

Fobiler, belirli durumlar, faaliyetler ve nesneler tarafından harekete geçirilen gerçekçi olmayan, hakimiyet dışı, aşırı korkular olarak betimlenebilir. Sıradan korkudan; uzun sürmeleri, mantıksız olmaları ve korkuya sebep olan şeylerden kaçınmayı içermeleri ile ayrılırlar, Agorafobi gerekçe sözcükler olan phobos (korku) ve agora (Pazar yeri) sözcüklerinden gelmektedir ve “halka açık yerlerden korkmak” anlamındadır. Bu tip rahatsızlığı olanlarda panik ataklar yaşamak da oldukça yaygındır.

Öteki fobilerle karşılaştırıldığında agorafobinin daha fazla genel bir emniyetsizlik duygusu içerdiği görülmektedir. Kaçmanın çok zor olabileceği kalabalık yerlerden ya da yakında yardımın olmadığı tecrit edilmiş yerlerden korku ve kaçınma vardır. Bir çok hasta kendi evlerinde bir tutsak haline gelebilir; bazıları evde kendi başlarına kalmaktan bile korkabilir.

Sosyal Fobi

Sosyal fobisi olan insanlar öteki insanların dahil olduğu çeşitli durumlarda korku yaşamaktadırlar. Bu korkuların en yaygını kendini rezil etmek ya da öteki insanlar tarafından gözlemlenirken görünür derecede kaygılı olmaktır. Bazı hastalar panik ataklar da yaşayabilir. Lokantaya, bara ya da partiye gitme gibi faaliyetlerden kaçınılabilir.

Basit Fobi

Basit fobiler daha sonra kaçınılmaya başlanan belirli bir nesneye, faaliyete ya da duruma yönelen korkuları içerir. Bu tür fobiler söz konusu kişinin tüm hayatını etkilemez. Nedense basit fobilere oldukça zor isimler verilmiştir!

En Sık Görülen Basit Fobiler

  • Acrofobi
    • Yükseklik korkusu
  • Aerofobi
    • Uçma korkusu
  • Ailurofobi
    • Kedi korkusu
  • Araknofobi
    • Örümcek korkusu
  • Astrofobi
    • Şimşek korkusu
  • Belonofobi
    • İğne korkusu
  • Klostrofobi
    • Kapalı alan korkusu
  • Hematofobi
    • Kan korkusu
  • Hippofobi
    • At korkusu
  • Musofobi
    • Fare korkusu
  • Skolyonofobi
    • Okul korkusu
Oğuz Bal

Share
Published by
Oğuz Bal

Recent Posts

Üslup Çeşitleri ve Doğru Üslup Belirlemenin Önemi

Eğer iyi bir konuşmacı olmak istiyorsanız üslubunuzu geliştirme ve üslup çeşitleri konusuna kafa yormalısınız. Her…

4 yıl ago

Konuşmayı Nasıl Eğlenceli Hale Getirebilirsiniz?

Etkili konuşma yapabilmenin temel kurallarından birisi konuşmanızı eğlenceli hale getirmektir. Eğer dinleyicilerinizin verdiğiniz mesajı en…

4 yıl ago

Dinleyiciler Nasıl İkna Edilir?

Etkili bir konuşma yapabilmek için dinleyicileri ikna etme ve konuşmayı sonlandırma konularına fazlasıyla önem vermelisiniz.…

4 yıl ago

Yöneticiler için Zaman Yönetimi Teknikleri

Yöneticiler hem kendilerinin hem de kurumlarının başarısı için zaman yönetimi konusunda ustalaşmalıdır. Yöneticiler için zaman…

4 yıl ago

Etkili Bir Konuşmaya Nasıl Başlanmalı?

Bir konuşmanın etkili olabilmesi, konuşmaya nasıl başlandığına bağlıdır. Güzel başlamayan bir konuşma genelde güzel devam…

4 yıl ago

Etkili Bir Konuşmaya Nasıl Hazırlık Yapılır?

Etkili bir konuşma yapmak için mutlaka bir hazırlık planı yapmalısınız. Konuşmacıları birbirinden ayıran en temel…

4 yıl ago