Etkili Bir Konuşmaya Nasıl Başlanmalı?
Bir konuşmanın etkili olabilmesi, konuşmaya nasıl başlandığına bağlıdır. Güzel başlamayan bir konuşma genelde güzel devam etmez. Bir konuşmacının etkili bir konuşma yapabilmesi için dikkat etmesi gereken önerileri derlediğimiz yazımızı keyifle okumanız dileğiyle.
Etkili Konuşma için Öneriler
Cesur Olun, Kendinize Güvenin
Etkili konuşma üzerine yazılmış birçok kitap size: “Cesur olun ve kendinize güvenin. Neşeli görününüz. Dinleyicilerin gözlerine bakınız” der ve buna benzer öğütler verirler. Bu tavsiyeler konuşma yapmaya yeni başlayanlar için çok tehlikelidir. Çünkü bunlara göre davranayım derken insan yapay olur ve gereğinden çok kendine güvenir. Halbuki böyle bir diş görünüşle ve yaltaklanmakla insan hiçbir şey kazanamaz.
Nasıl göründüğünüzü hiç düşünmeyin. Nasıl ve ne hissediyorsanız öyle gözükün. Eğer gerçekte öyle değilseniz önemli bir konuşmacı gibi görünmeye kalkışmayın. Siz yalnız konuşmanıza önem vererek onu iyi söylemeye bakın. Görünüşü de kendi haline bırakın.
Etkili bir konuşma yapabilmek için ön hazırlık da son derece önemlidir. Konuşmaya ön hazırlık teknikleri yazımızı okuyarak konuşmalarınızı daha etkili hale getirmek için nasıl hazırlanılması gerektiği hakkında daha çok bilgiye ulaşabilirsiniz.
Eğer cidden kendinize güveniyorsanız ve cesursanız, neşeniz ve keyfiniz yerindeyse elbette bu daha iyidir. Çünkü bunlar bir konuşmanın başlangıcında insana çok yardım eder. Ama öyle değilseniz, doğuştan çekingen ve korkaksanız ve hiç başarılı olamayacağınıza inanıyorsanız, yine yapmacık cesaret ve güven göstermeye kalkışmayınız, yalnız içinizdeki bu düşünce, bu kökleşmiş güvensizliği değiştirmeye çalışınız. Korkudan kurtulmaya çalışınız. En nihayetinde dinleyiciler genelde yalnız dinlemekten hoşlanan birtakım kimselerdir.
Dinleyicilerinizi, kendinizi göstermek için bir fırsat olarak görünüz. Fakat konuşmanızı da halkın size bir yönelişi, ilgisi sayınız, eğer gerçekten güçlü bir konuşmacı olmak istiyorsanız dinleyicilerinizin sayısı ne kadar çok olursa bu sizin için o kadar iyidir. Siz de buna karşılık sık sık söz söylemeye canla başla gayret etmelisiniz. Eğer bu çabayla söz söylemeye başlarsanız işte o zaman konuşmanız kendiliğinden güven ve emniyet verici, dinleyicilerin hislerine seslenen bir tarz bulur.
Konuşmaya Sakin ve Yavaş Başlayın
Amacınızın, dinleyicilerinizi yavaş yavaş inandırmak olduğunu, yoksa onların üzerine şiddetle hücum etmek niyetinde olmadığınızı göz önünde tutunuz. Siz onlara yavaş yavaş kendinizi sevdirmelisiniz. Hile ve tuzakla onları kendinize bağlayamazsınız.
Eğer hemen şiddetli, sert, fazla canlı sözlerle konuşmanıza başlarsanız dinleyiciler hemen bu hücuma karşı savunma konumu alırlar. Bu çok kötüdür. Başarıyı öldürür. Dinleyicilerinizi kızdırmamalısınız. Hemen onlarla aynı fikirde olmadığınızı söyleyerek işe başlamamalısınız. Konuşmanız bir savaş başlangıcı etkisi uyandırmamalıdır.
Fikirleriniz halka ne kadar az uygun olursa siz o nispette sakin ve tatlı konuşmaya başlamalısınız. Eğer dinleyicileriniz size tamamıyla karşı durumdaysalar, siz şahsiyetinizle ve mantığınızla onların silahlarını ellerinden almaya gayret etmelisiniz.
Eğer bir tavuk çorbası istiyorsanız önce bir tavuk yakalamalısınız. Dinleyicilerle de mesele böyledir işte. Önce onları yakalamanız, sonra fikirlerinizi onlara kabul ettirmeniz gerekir. Bunun için dinleyicilerinizi şaşırtarak keyiflerini kaçırmayınız, onlara kaba söz söylemeyiniz. Onlara karşı gelmeyin. Onları ezmeyiniz. Söze gayet yavaş, tatlı, sakin başlayınız. Bir konuşmanın başlangıcı ile konuşmanın kendisi arasında, biraz sonra göreceğiniz üzere büyük fark vardır. Başlangıçta sadece konuşmanıza bir yol hazırlamalısınız. Dinleyicilerinizi; konuşmanızı anlayacak, kavrayacak, kabul edecek bir ruh haline sokmak zorundasınız.
Konuşmacının etkili olabilmesi için beden dilini etkin kullanabiliyor olması gerekir. Etkili bir konuşma için beden dilini kullanmak yazımızı hemen okuyun be bu konuda daha çok bilgi sahibi olun.
Konudan Önce Kimliğinizi Ortaya Koyun
Bir konuşmanın başlangıcında esas; dinleyicilerin önce sizin şahsiyetinizle ilgilenmesidir. Siz onların hoşuna gitmelisiniz ve onları konuşmanızın sonuna kadar dinlemeye eğilimli ve razı bir hale getirmelisiniz.
Eğer dinleyicileriniz sizi bilmiyorsa, kim olduğunuzu öğreninceye kadar merak içindedirler. Yüzünüze bakacaklar, sesinizi dinleyecekler, elbisenize, şivenize dikkat edecekler. Burada, bu genel meselede söz söyleme hakkını nereden aldığınızı kendi kendilerine soracaklardır.
Belki toplantının başkanı sizi birkaç kelime ile halka tanıtmıştır. Fakat şahsiyetiniz hakkında yeter derecede bilgi vermemiştir. Durum böyle olunca siz halk için yenisiniz. İlk göreviniz, dinleyicilerinize kendiniz hakkında iyi bir fikir vermek olmalıdır.
Bütün bunlar, konularından başka hiçbir şeye önem vermeyen ciddi kimselerin gözünde pek basit, bayağı görülebilir. Fakat bu eserdeki amaç, ciddiyeti öğretmek değil, etkili söz söyleme yöntemlerini göstermektir.
Birçok güçlü ve ciddi konuşmacı, bu hususa önem vermediklerinden, etkilerini kaybetmişlerdir. Onlar; dinleyiciler daha adamakıllı dinlemeye bile hazırlanmadan, hemen hızla konularını savunmaya geçerler. Bunun sonucu olarak da halkla aralarında bir çarpışma, bir düşmanlık ortaya çıkar.
Diğer taraftan eğer siz dinleyicilerinizin tanıdığı biriyseniz, o zaman da özellikle dostça başlamanızı beklerler ve böyle başlamazsanız hayal kırıklığına uğrar ve size karşı bir soğukluk duyarlar.
Dinleyicilerinize Memnuniyetinizi Belirtin
Konuşmanıza başlamadan önce bu fırsattan memnuniyetinizi dostça belirtmeniz gerekir.
İstisnasız her genel toplantının dikkate değer önemli bir sebebi vardır. Bu toplantılar ya ilk defa olarak yapılıyordur veya şimdiye kadar yapılan toplantıların en büyüğü, en önemlisi veya en belirgin özelliği olanıdır.
Etkili konuşabilmek için diksiyon çok önemlidir. İyi bir diksiyona sahip olan bir konuşmacı dinleyiciler üzerinde daha çok etkili olur. Eğer isterseniz sayginnlp.com/izmir-diksiyon-egitimi/ yazımızı okuyabilir ve diksiyon eğitimi ile ilgili daha detaylı bilgi almak için iletişime geçebilirsiniz.
Belki de toplantının tarihi bir önemi, yahut toplanan salonun tarihî bir değeri vardır, yahut da günün son olayı sebebiyle toplanılmıştır. İşte bu sebebi, bu fırsatı anmak dinleyicilere bir iltifattır. Onlar, içlerinden “geldiğimize ne iyi ettik” demelidirler. Bu toplantıya katıldıkları için memnun olmalıdırlar. Önemli bir özelliği olan bir toplantıya herkes memnuniyetle katılır. Çünkü böylesi bir toplantının şeref ve parlaklığını her dinleyici paylaşır.
Bu toplantının şerefini; maksada verip de kendi üzerine almamak bir konuşmacı için aynı zamanda alçakgönüllülük ve nezaket borcudur.
Zaman ve Duruma Uygun Şekilde Konuşun
Bir konuşma zamana, mekana ve dinleyicilere uygun bir cümleyle başlamalıdır, o anki duruma uygun düşmelidir. Eğer zamana uygunsa o konuşmanın kusurlarına göz yumulur, uygun değilse bütün meziyetleri unutulur. Şen bir toplantıda ciddi bir konuşmadan, yahut ciddi bir toplantıda alaylı bir konuşmadan daha az etkili ne olabilir?
Meşhur “Pitt”in en iyi konuşmalarından biri bile, bir düğün toplantısında söylenecek olursa dinleyiciler üzerinde komik bir etki bırakır. Onun için birçok kimsenin yaptığı gibi her çeşit toplantıda söylenebilecek hazır konuşmalar, deponuzda bulunmasın. Bir konuşma taze olmalı. Hemen bu gün yazılmış olmalı. Eğer güne ve duruma uygunsa, oradaki dinleyicilerin hislerine, fikirlerine cidden tercüman oluyorsa böyle bir konuşma en etkili konuşmalardan biridir.
Eğer konuşma genel bir yas sebebiyle söylenecekse en uygun başlangıç mesela şöyle olabilir: “Bu genel yasa katılan yaslı dostlara…
Eğer siyasî bir toplantı ise o zaman konuşmanıza, bu olayın sebeplerinden ve doğurması olası sonuçlardan bahsedeceğinizi söyleyerek başlarsınız. Örneğin şöyle bir cümle çok iyi bir başlangıç olabilir: “Hepiniz pekala biliyorsunuz ki bu toplantı çok önemli ve çok büyük bir facianın son perdesini oluşturuyor..”
Eğer toplantı yeni bir fikir bildirmek veya yeni bir oluşum yapmak içinse o zaman bu pek uygun bir konuşma başlangıcı olabilir: “Şimdiye kadar uğranılan birçok başarısızlık ve hayal kırıklıklarından sonra nihayet zafer saatimiz çaldı..”
Konuşmanızın konusu belki yeni bir şey değildir. Belki de çok eski bir meseledir. Fakat bu eski sorunu da yeni ve zamana uygun bir iki eklemeyle süslerseniz dinleyicileriniz, hiç sıkılmadan konuşmanızı Sonuna kadar ilgiyle izlerler.
İlgiyi ve Dikkati Üzerinize Çekin
Bir konuşma tıpkı bir mal satmak veya bir duyuru yapmak gibidir ve bunun üç değişik aşaması vardır:
Birincisi: Dikkati üzerine çekmek, İkincisi: İlgi uyandırmak, Üçüncüsü: İşe girişme isteği.
Bir şey satılmak isteniyorsa, işinin ehli olan bir satıcı, hemen mali hakkında söz söylemeye başlamaz. Önce ya müşteriden, yahut her iki tarafı ilgilendiren bir şeyden bahseder.
Müşterinin düşünüşünü mümkün olduğu kadar çabuk ve kolaylıkla kavramaya bakar.
Müşterinin bakış açısına saygı göstererek karşı çıkıp tavrını ve şüpheyi ortadan kaldırır.
İyi yazılmış bir duyum da tamamen böyledir. En göze çarpan yazı, malla değil müşteri ile ilgilidir. Bu yazının amacı dikkatleri çekmek ve müşterinin dikkatini kendiliğinden, kendi isteğiyle cezbetmektir. Bu duyurunun en göze çarpan satır, tıpkı onun mal sergilenen vitrini gibidir. Eğer bu satır kötü yazılırsa duyuru göze çarpmaz. Göz o satır üzerinde durmadan başka yerlere kayar.
İyi bir ilan satırı; ya halkın ilgilendiği zamanın gerekli bir noktasına değiniyordur veya merak uyandırıyordur, yahut yeni bir şeydir ya da yeni ve iyi bir şekle sokulmuş, herkesçe bilinen bir durumdur. Bu satır; ne olursa olsun yalnız insanın dikkatini uyandırmalı. Ruhsuz, kuvvetsiz, donuk, sıradan, her gün rastlanan bir şey olmamalıdır.
Bir duyurunun yukarıdan üçte bir büyüklüğü, bu amaca ayrılmalıdır ki diğer iyi duyurulardan daha başarılı ve onlarla boy ölçüşecek kadar parlak ve halkın iyi bakışını üstüne çekmeyi başarsın.
Dinleyicileriniz size bakıyorlar diye sakın hemen onların ilgisini çektiğinizi düşünmeyiniz. Orada bulunanların belki de birçoğu zihniyle sizden çok uzakta olabilir. Halbuki siz dinleyicilerinizin bütün dikkatini tamamen yalnız size ayırmalarını sağlamak zorundasınız. Siz konuşmanızla onların hırs ve isteğini kışkırtarak onları meraklandırmalısınız. Siz onları yakalamalı, kavramalısınız. Yoksa konuşmanız ne kadar güzel söylenmiş olursa olsun ilgisizce karşılanmaktan kurtulamaz.
Dinleyicilerde Fikir Birliği Oluşturun
Dinleyiciler, başlangıçta sanki şuradan buradan bir araya toplanmış bir insan kümesidir. Hiçbir zaman gerçek bir dinleyici kitlesi değildir. Siz onları; dinleyici haline getireceğiniz bir hammadde olarak görmelisiniz.
Peki ama bu kadar birbirinden başka, bu kadar karmakarışık halkı nasıl olur da birbirine karıştırarak tek fikirli bir kitle haline getirebilirsiniz? Tabii ki onlara kendilerine ait olan olaylar, gerçekler ve hislerle seslenmek suretiyle!
Örneğin herkesin kolay anlayacağı yerel bir espri veya ima, yahut bir fıkrayla.. Yahut da bir övgüyle veya günün yeni bir olayından memnuniyetle bahsederek söze başlarsınız.Hiçbir zaman, itiraz uyandıracak veya inanılmayacak bir iddia ile başlamamalısınız. Hatta konuşmanızın amacı, toplantının maksadına açıktan açığa muhalefet olsa bile, bir noktada onlarla ayni fikirde olduğunuzu söyleyerek söze başlamalısınız.
Eğer konuşmacı dinleyicilerin bildikleri ve inandıkları şeylerden başka bir şey söylemiyorsa ve yaltaklanarak kendini dinletiyorsa ona demagog derler. Herkesin pek iyi bildiği yönüyle konuşmacıların çoğu meslekleri icabı demagogdurlar. Topladıkları alkışı kendilerine kâr sayarlar.
İngiltere’deki konuşmacıların birçoğu tamamen buna karşı bir çizgi takip ederler, demagog gibi görünmekten çok çekinirler, onlar çok ayrı, çok muhalif ve halkın hislerine karşı çok ilgisizdirler.
Halbuki etkili söz söyleme bakımından bu, büyük bir hatadır. Ne kadar asıl mesele hakkında dinleyicilerinizle hemfikir olmamak kararındaysanız, başlangıçta birçok noktada kendileriyle aynı fikirde olduğunuzu tekrar etmek o derece önemlidir.
Kısacası bir konuşma başlangıcı bir bıçağın ucu gibidir; ne kadar ince bilenmiş olursa o kadar keskin olur.
Dinleyicilerinizle Aranızda Bağlantılarınız Olsun
Dinleyicilerinizle bir yabancı gibi değil, bir dost gibi konuşuruz. Onlarla kendiniz arasında bir bağ bulunduğunu onlara anlatınız. Ve bu bağı siz kendiniz kurunuz. Böylelikle onların güvenini kazanırsınız. Örneğin şöyle söylerseniz iyi bir başlangıç olabilir: “Bayanlar, baylar! Böylece huzurunuzda bu kürsüye ilk defa çıkmak fırsatını buluyorum. Ama, herhalde sizin yabancınız değilim. Ben burada, aranızda konuşmayı öğrendim, çünkü burada doğdum, buralıyım.” Nerede ve kime söz söylerseniz söyleyiniz, dinleyicilerinizle kendinizi birleştirme imkânınız vardır.
İyi konuşmacılar bunu daima uygularlar ve bu daima iyi bir etki uyandırır. Aynı zamanda bu, söz söyleme sanatına hakim olduğunuzu gösteren bir delildir.
Önceki Konuşmacıyı Takip Edin
Konuşmanızı, sizden önce söz söyleyen arkadaşınıza uydurun. Bu, yalnız sizden önceki konuşmacı için bir iltifat değildir, aynı zamanda dinleyicilerinizin güven ve dikkatini etkili bir tarzda kazanmak için bir yoldur. Eğer bunu ustalıkla yapacak olursanız, toplantıyı tek fikirli bir kitle haline getirmeniz mümkün olabilir. O zaman konuşmanızın temelini sizden önce söz söyleyen konuşmacının hazırladığı sağlam bir zemin üzerine kurmuş olursunuz. Bu birlik toplantının geneline ifadeli, anlamlı bir akış verir.
Eğer sizden önce pek çok konuşmacı söz almışsa, onların söylediklerini bir sonuca bağladıktan sonra kendi fikirlerinizi ortaya koyarak bitiriniz. Bu şekilde sizden önceki konuşmacıların konuşmalarını kendi konuşmanıza bir başlangıç gibi kullanmış olursunuz.