Öğrenme bireyin doğumu ile başlayan ve yaşam boyu süren bir eylemdir. İnsanlar öğrenme yeteneğine sahip olarak doğarlar. Bazı bireyler ise öğrenme sürecinde birtakım sorunlar yaşarlar, bu sorunlar öğrenme güçlükleri olarak adlandırılırlar. Özgül öğrenme güçlüğü; dinleme, konuşma, okuma, yazma, akıl yürütme ile matematik yeteneklerinin kazanılması ve kullanılmasındaki güçlükleri içeren, doğumsal, nöro gelişimsel geniş bir bozukluk grubudur.
Zekası normal ya da normalin üstünde olan çocukların; Yaş, zeka düzeyi ve aldıkları eğitime göre Okuma, yazma ve matematik öğrenmede beklenenden geride olmasıdır. Genel olarak Özgül Öğrenme Güçlüğü yerine “disleksi” terimi kullanılmakta ve salt okuma güçlüğü olarak bilinmektedir. Oysa Disleksi – Özgül Öğrenme Güçlüğü ‘de tablo bu kadar basit değildir.
Özgül öğrenme güçlüğü (Disleksi) yaşayan çocuk, yukarıda bazılarını saydığımız ve günlük yaşama olumsuz etki edecek birçok güçlük yaşamaktadır. Bu nedenle Disleksi – Özgül Öğrenme Güçlüğü problemi yaşayan çocuk tahmin edilenden çok daha güç ve karmaşık bir tablo yaşamaktadır. Buna parmaklarını kullanmada güçlük (ayakkabı bağcığını bağlayamama) yaşamasına bağlı olarak duygusal ve sosyal sıkıntılar da Disleksi – Özgül Öğrenme Güçlüğü ‘ye eşlik eder.
Disleksi ve tedavi yöntemleri ile ilgili https://www.sayginnlp.com/disleksi-nedir-tedavi-yontemleri-nelerdir/ yazımız ilginizi çekebilir.
Çok genel yaklaşımla; özgül öğrenme güçlüğünün, okuma güçlüğü (disleksi), yazma bozukluğu (disgrafi) ve matematik bozukluğu (diskalkuli) alt grupları vardır. Ve genel olarak bu alt gruplar çoğu zaman birlikte görülürler.
Sik yapılan bir hata olarak Özgül Öğrenme Güçlüğü yerine Disleksi terimi kullanılır. Zaman zaman bizler de anlaşılabilmek adına sıklıkla disleksi kelimesini, özgül öğrenme güçlüğü yerine kullanmaktayız.
Disleksi, Fransızca “dyslexie” kelimesi kökenlidir. Harfleri bilip kelime okuyamamaya yol açan, patolojik okuma güçlüğü anlamına gelir. Fransızca sözcük, Latince “dyslexia” sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük Eski Yunanca “leksis” (okuma) sözcüğünden “dys” önekiyle türetilmiştir, okuma bozukluğu olarak çevrilebilir. İşte disleksi, Özgül Öğrenme Güçlüğü ‘nin bir alt grubudur. Ancak bu yaygın ve yerleşik kalıptan dolayı, kolay anlaşılmak adına, günlük pratikte bizler de disleksi kelimesini Özgül Öğrenme Güçlüğü yerine kullanabilmekteyiz. Ancak bu yazımızda doğru kullanıma katkıda bulunabilmek için “Özgül Öğrenme Güçlüğü” kullanılacaktır. Özgül Öğrenme Güçlüğü’nün kullanılması konunun daha doğru anlaşılıp, anlamlandırılması için de gereklidir.
“Çocuk, okuma yazma öğreninceye kadar harfler üzerinde durulmalı; belirlenen süre içinde
hızlı ya da güzel yazı yazma konusunda doğuştan becerikli olmayan çocuklara’ bu konuda baskı yapılmamalıdır.” Platon
Platon (Eflatun), IÖ. 4. yüzyılda, “doğuştan becerikli olmayan çocuklar” diyerek Özgül Öğrenme Güçlüğü’nün ilk tanımını yapmış olabilir mi?
Eğer çocuğunuza disleksi problemi varsa, ona daha iyi yardımcı olabilmeniz için hazırladığımız disleksi ebeveyn rehrberi yazımıza https://www.sayginnlp.com/disleksi-ebeveyn-rehberligi/ linkten ulaşabilirsiniz.
Özgül öğrenme güçlüğü ile ilgili ilk çalışmalar tıp alanında yapılmıştır. Konuyla ilgili hekimler okuma ve yazmada güçlük çeken bir grubun varlığını fark etmişlerdir. Konu okuma-öğrenme ve görme olunca doğal olarak nörologlar ve göz doktorları ilk tanımlamaları yapmışlardır.
1877’de nörolog Kussmaul, yetişkin bir hastada metin (yazı) körlüğü tanımını kullanmıştır. Özgül Öğrenme Güçlüğü, özel eğitim alanında ilk olarak (yani tıp dışında) 1962 yılında ABD’de Samuel Kirk tarafından tanımlanmıştır.
1896′ da ingiliz göz doktoru W. Pringle Morgan British Medical Journal’de yayımlanan makalesinde, çocukluk çağında öğrenmeye ilişkin bir bozukluk tanımlamıştır. Dr. Morgan, takip ettiği 14 yaşında Percy adında, genel olarak akıllı ve zeki olan, arkadaşları ile oyunlarda becerikli ve aritmetikte başarılı olduğu halde okuma ve yazma güçlüğü olan erkek çocuktaki öğrenme sorununu tanımlamıştır. Yayımlanan vakada, harf ve kelimelerin karıştırılması, dikkat çektiği için bu duruma, “doğuştan kelime körlüğü” adı verilmiştir.
Görüldüğü üzere, özgül öğrenme güçlüğüne ilişkin ilk tanımlamalar ve çalışmalar tıp alanında hekimler tarafından yapılmıştır, Bu ilk çalışmalar göz ve nöroloji hekimlerince yapılmıştır.
Disleksi ve özgül öğrenme güçlüğü ile ilgili profesyonel bir destek ihtiyacı duyuyorsanız https://www.sayginnlp.com/disleksi-egitimi/ içeriğimize mutlaka göz atın.
Sonrasında özgül öğrenme güçlüğü, eğitim bilimcilerin dikkatini çekmiştir. Bu dönemde Alman eğitim bilimci Adolf Berlin okuma ve yazma öğrenme güçlüğünü tanımlamak için ilk kez disleksi terimini kullanmıştır.
Kirk, özgül öğrenme güçlüğü’nü mental düzeyin normal olduğu, nörolojik temeli öğrenmeyi ve sosyal süreçleri olumsuz etkileyen ve kişinin yaşamının ileriki dönemini de etkileyebilecek bir bozukluk olarak tanımlamıştır. Kirk, bu tanımı önce bir aile eğitiminde paylaşmış ve sonrasında kitabında yayınlamıştır.
Eğer iyi bir konuşmacı olmak istiyorsanız üslubunuzu geliştirme ve üslup çeşitleri konusuna kafa yormalısınız. Her…
Etkili konuşma yapabilmenin temel kurallarından birisi konuşmanızı eğlenceli hale getirmektir. Eğer dinleyicilerinizin verdiğiniz mesajı en…
Etkili bir konuşma yapabilmek için dinleyicileri ikna etme ve konuşmayı sonlandırma konularına fazlasıyla önem vermelisiniz.…
Yöneticiler hem kendilerinin hem de kurumlarının başarısı için zaman yönetimi konusunda ustalaşmalıdır. Yöneticiler için zaman…
Bir konuşmanın etkili olabilmesi, konuşmaya nasıl başlandığına bağlıdır. Güzel başlamayan bir konuşma genelde güzel devam…
Etkili bir konuşma yapmak için mutlaka bir hazırlık planı yapmalısınız. Konuşmacıları birbirinden ayıran en temel…