Çok sayıda öğrenci ders çalışırken odaklanma problemleri yaşıyor ve biz de bu konu ile ilgili bir yazı kaleme almak istedik. Ders Çalışırken Dikkat Ve Konsantrasyonu Artırmak için yapılacak çalışmalar üç başlık altında toplanabilir.
Bunlar; dış etkenleri düzenlemek, iç etkenleri düzenlemek, dikkat geliştirme ve konsantrasyon eğitimi şeklinde sıralanabilir. ilk olarak dış etkenlerin dikkat dağınıklığı üzerindeki etkilerine göz atalım.
Çevreden gelen uyaranlar dikkatimize etki eder. Bu etkinin olumlu yönde olması için, çalışma ortamının düzenlenmesi gerekir. Çünkü çalışma ortamı; anlama düzeyini, okuma hızını, konsantrasyonu, motivasyon ve performans düzeyini güçlü bir şekilde etkiler.
Dış etkenlerin okuma hızınız üzerindeki etkisini azaltmak için https://www.sayginnlp.com/hizli-okuma-egitimi/ içeriğimize göz atabilirsiniz.
Verimli ders çalışmanın sağlanması için, fiziki ortamı düzenlemenin zorunlu olduğu konusunda bütün uzmanlar hemfikirdir. Başarı da önemli rol oynayan çalışma ortamının düzenlenmesi için yapılması gerekenler şunlardır:
Ders çalışırken dikkat eksikliği ve konsantrasyon bozukluğu yaşıyorsanız https://www.sayginnlp.com/play-attention-ile-dikkat-ve-odaklanma-egitimi/ içeriğimize göz atabilirsiniz ve bizimle iletişime geçebilirsiniz.
Sosyal çevremizin, özellikle birinci dereceden ilişkide olduğumuz kişilerin, yaptığımız işin sonucuna ilişkin beklentileri vardır. Bu beklentiler, bizim yetenek ve becerilerimiz hakkındaki inançlarından veya gelecekte bizi görmek istedikleri konumdan kaynaklanmaktadır.
Yetenek ve becerilerimiz hakkındaki beklentileri bizde strese yol açmaz. Çünkü bu beklentiler gerçekçidir. Bizim kim olduğumuza, yetenek ve becerilerimize dair bilgi sahibidirler. Beklentileri bizim gerçekleştirebileceğimiz düzeydedir. Bu tür beklentiler kişiyi motive eder.
Yetenek ve becerilerimizi dikkate almaksızın, gelecekte bizi görmek istedikleri konumdan yola çıkarak, beklentilerini şekillendirenler, üzerimizde baskı oluştururlar. Bu baskı, çoğunlukla dikkat dağınıklığına ve konsantrasyon bozukluğuna yol açar. Özgüven ve motivasyon düşüklüğüne sebep olur.
Başkalarının yüksek beklentileri bizde kaygı oluşturur. Çünkü hayal kırıklığına uğramalarını istemeyiz. Hakkımızdaki düşüncelerinin olumsuz yönde şekilleneceğinden endişe ederiz. Bazen de onların isteklerini gerçekleştirmeyi, kendimize görev ediniriz ve bu görevi mutlaka yerine getirmemiz gerektiğine inanırız.
Başkalarının beklentileri, yaptığımız işe odaklanmamızı engelleyecek düzeyde bir baki oluşturuyorsa, bu duruma sessiz kalmamız hiç kimseye yarar sağlamaz. Anne-babamızın beklentileri gerçekleşmeyeceği gibi, bizde gerçek performansımız sergileyemeyiz. Yani sonuçtan hiç kimse memnun olmayacaktır.
Başkalarının beklentilerinin farkında olduğumuzda, beklentileri hakkında ve kendi düşüncelerimiz hakkında onlarla konuşmalıyız. Uygun bir dille, “hayır” diyebilmeliyiz. Beklentilerinin temelinde yatan inançları sorgulamalıyız. Bu inançlar üzerinden yola çıkarak, kendi gerçeğimizi görmelerini sağlamalıyız.
Mesela, onlar bizim matematikten yüksek not almamızı, doktor veya mühendis olmamızı ve bunu arkadaşlarımızdan daha baskın bir şekilde yapmamızı beklerler. Çünkü saygın bir meslek sahibi olmamızı ve rahat bir yaşam sürmemizi isterler, Bizimde isteğimiz rahat bir yaşamdır. Ancak biz bunu doktor olarak değil de, bir avukat olarak elde etmek istemekteyizdir.
Size baskı uygulayan kişiye durumu anlatın, Neler hissettiğinizi açıklayın, Ne istediğinizi belirtin ve teşekkür edin.
Onlara beklentilerinin yol açtığı hasarı gösterin. Bunu açıkça yapamıyorsanız, dolaylı yoldan anlatın. Bunun için öyküye başvurabilirsiniz, Beklentilerini mizah konusu yapmak da amacınıza ulaşmanıza yardım edebilir.
Beklentilerimizin benzer tarafları üzerinden iletişim kurmamız, direnç göstermelerini önleyebilir. Ancak kendi düşüncemizi kararlı bir şekilde ve gerekçeleriyle ortaya koyarak onları ikna edemezsek, beklentilerini değiştiremeyiz.
Başkalarının beklentilerinin olumsuz etkileriyle baş edemediğimizde, yardım almalıyız, Derdimizi anlatabileceğimiz bir aile büyüğü, bir öğretmenimiz veya bir uzman bu problemi aşmamıza yardım edebilir.
Anlaşmazlığa düştüğünüzde kişiyi merkez almayın. Konuyu merkez alin. Konuyu merkez alarak;
“Hoşuma giden tarafı…”
“Benim asil üzerinde durduğum nokta…”
“Bir alternatif de.. şeklindeki konuşma kalıplarının kullanarak, düşüncelerinizi dile getirin.
Başkalarının beklentilerini gerçekleştirmek istemiyorsanız, Şu beş adımı uygulayarak istekleri geri çevirin:
Başkalarının beklentilerini gerçekleştiremediğimizde, ortaya çıkacağını düşündüğümüz duruma ilişkin inançlarımızı da, mantık süzgecinden geçirmemiz gerekir. İstenen notu alamadığımızda; ailemizin yüzünü kara çıkaracağımız, onların bizi başarısız görecekleri, hayal kırıklığına uğrayacakları ve benzeri düşüncelerimiz, belki de zihnimizin ürettiği bir kuruntudur.
Aslında başkalarının beklentileri değil, bizim beklentileri yorumlama tarzımız, baskı hissetmemize sebep olmaktadır.
Genellikle; “Annem doktor olmamı istiyor, doktor olamazsam hayal kırıklığı yasatacağım. Bu bir felaket olur” şeklinde düşünmekteyiz. Bunun yerine; “Annem doktor olmamı istiyor. Demek ki, doktor olabilecek kapasitede olduğumu düşünüyor. Potansiyelim var. Çalışarak, beceri ve yeteneklerimi kullanarak, istediğimi elde edebilirim. Annem, benim mutluluğumu gördüğünde, beni mutsuz edecek istekleri tekrarlamaktan vazgeçecektir” şeklinde düşünmeliyiz.
Nasreddin Hoca’ya, rüyasında doksan dokuz altın teklif edilir. Nasreddin Hoca, “Yüz olsun” der ve ısrar eder. Pazarlık devam ederken, Nasreddin Hoca uykudan uyanır. Etrafına bakar ki, hiç altın yok. Hemen gözlerini kapar ve “Doksan sekiz altın da olur” der.
Fıkrada olduğu gibi birçok ebeveyn, takıntılı bir şekilde yüksek beklentilerini dile getirirler ve çocuklarının üzerinde baskı oluştururlar. Çocukları sağlığını kaybettiğinde veya başka bir olumsuzluk yaşadığında, yaptıkları yanlışı fark ederler.
Artık çocuklarının eski sağlığına kavuşması için, her şeyden vazgeçmeye razıdırlar. Ancak iş işten geçmiş, olan olmuştur.
Geleceğe ilişkin felaket senaryoları oluşturmaya harcayacağımız zamanı, amaçlarımızı gerçekleştirmek için harcadığımızda, kişisel tarihimizi tamamen değiştirebiliriz.
Fiziki yapımızdan ve sağlık durumumuzdan dolayı dikkat dağınıklığı problemi yaşıyor olabiliriz. Eğer, böyle bir problemimiz varsa öncelikle bir hekime başvurmamız ve tavsiyelerini almamız gerekir,
Gözlerinizdeki, işitmenizdeki problemleri konsantrasyon eğitimi le maniple etmek mümkün olmayabilir. Hatta konsantrasyon sağlamak ve dikkatinizi geliştirmek için harcadığınız emeklerin de boşa gitmesine sebep olabilir.
Dikkat ve odaklanma sorunlarını ruhsal hastalıklar da olumsuz bir şekilde etkiler. Depresyon, panik atak, obsesif-kompulsif bozukluklar ve benzeri ruhsal hastalığımız varsa tedavisini geciktirmeden yaptırmalıyız. Çünkü bu tür hastalıklar, zihni sürekli meşgul eden düşünceler ürettiği için, dikkat dağınıklığı yoğun olarak yaşanır.
Eğer iyi bir konuşmacı olmak istiyorsanız üslubunuzu geliştirme ve üslup çeşitleri konusuna kafa yormalısınız. Her…
Etkili konuşma yapabilmenin temel kurallarından birisi konuşmanızı eğlenceli hale getirmektir. Eğer dinleyicilerinizin verdiğiniz mesajı en…
Etkili bir konuşma yapabilmek için dinleyicileri ikna etme ve konuşmayı sonlandırma konularına fazlasıyla önem vermelisiniz.…
Yöneticiler hem kendilerinin hem de kurumlarının başarısı için zaman yönetimi konusunda ustalaşmalıdır. Yöneticiler için zaman…
Bir konuşmanın etkili olabilmesi, konuşmaya nasıl başlandığına bağlıdır. Güzel başlamayan bir konuşma genelde güzel devam…
Etkili bir konuşma yapmak için mutlaka bir hazırlık planı yapmalısınız. Konuşmacıları birbirinden ayıran en temel…