Ders Çalışırken Dikkat Ve Konsantrasyonu Artırmak
Çok sayıda öğrenci ders çalışırken odaklanma problemleri yaşıyor ve biz de bu konu ile ilgili bir yazı kaleme almak istedik. Ders Çalışırken Dikkat Ve Konsantrasyonu Artırmak için yapılacak çalışmalar üç başlık altında toplanabilir.
Bunlar; dış etkenleri düzenlemek, iç etkenleri düzenlemek, dikkat geliştirme ve konsantrasyon eğitimi şeklinde sıralanabilir. ilk olarak dış etkenlerin dikkat dağınıklığı üzerindeki etkilerine göz atalım.
Dış Etkenleri Düzenleyin
Fiziki Çevre:
Çevreden gelen uyaranlar dikkatimize etki eder. Bu etkinin olumlu yönde olması için, çalışma ortamının düzenlenmesi gerekir. Çünkü çalışma ortamı; anlama düzeyini, okuma hızını, konsantrasyonu, motivasyon ve performans düzeyini güçlü bir şekilde etkiler.
Dış etkenlerin okuma hızınız üzerindeki etkisini azaltmak için https://www.sayginnlp.com/hizli-okuma-egitimi/ içeriğimize göz atabilirsiniz.
Verimli ders çalışmanın sağlanması için, fiziki ortamı düzenlemenin zorunlu olduğu konusunda bütün uzmanlar hemfikirdir. Başarı da önemli rol oynayan çalışma ortamının düzenlenmesi için yapılması gerekenler şunlardır:
- Öncelikle verimli ders çalışmak için özel bir ortam oluşturulmalıdır. Bu ortam, kişinin içinde bulunmaktan huzur duyacağı konumda olmalıdır. Birey çalışırken, ortamdan kaynaklı sıkıntı ve bunaltıya düşmemelidir.
- Çalışma odası, çalışmaya elverişli olacak şekilde dizayn edilmelidir. Odanın döşenmesi, boyası, Işık, ses ve havalandırma durumu verimli ders çalışmayı sağlayacak nitelikte olmalıdır.
- Çalışma için en uygun ışık, gündüz ışığıdır. Çalışma masası pencere kenarına yakın bir yere yerleştirilmelidir. Gece ders çalışılıyorsa, ışık yazı yazılan elin çaprazındaki elin omzundan gelmelidir. Işık doğrudan göze gelmemelidir. Işık okunan metni aydınlatacak kadar olmalıdır. Bu düzenleme de ders çalışırken odaklanma sorununun önüne geçebilmek için son derece önemlidir.
- Ders çalışma esnasında ihtiyaç duyulabilecek her türlü materyal önceden hazırlanmalıdır. Yardımcı materyaller, düzenli bir şekilde ve kolay ulaşılabilir bir yere yerleştirilmiş olmalıdır.
- Çalışmak için kullanılan sandalye, koltuk kişiyi rehavete sürükleyecek nitelikte olmamalıdır. Aynı şekilde rahatsız edecek düzeyde sert olmamalıdır. Sandalyenin arkası dik oturmayı sağlayacak şekilde düz olmalıdır. Sandalye masanın üzerinde rahatça çalışmamızı sağlayacak yükseklikte olmalıdır. Boyumuza uygun olmayan çok alçak veya yüksek sandalyeler, bedenimizi rahatsız ederek konsantrasyon bozukluğuna sebep olur.
Ders çalışırken dikkat eksikliği ve konsantrasyon bozukluğu yaşıyorsanız https://www.sayginnlp.com/play-attention-ile-dikkat-ve-odaklanma-egitimi/ içeriğimize göz atabilirsiniz ve bizimle iletişime geçebilirsiniz.
- Masa koltuktan ortalama olarak 20 cm daha yüksekte olmalıdır. Baldırlarınız zemine paralel olmalıdır. Otururken ayaklarınızı yere paralel uzatmalısınız. Sırtınız dik olmalıdır. Kaslarınız çok fazla gergin olmamalıdır.
- Uygun oturma biçimi ile beyninize azami oksijen ve kan akışı sağlanır. Omuriliğine yönelen elektrik enerjisi akımı, beyin gücünü artırır. Uygun oturuş şekli omuz ve sırt ağrılarını azaltır. Vücudunuzun canlı ve uyanık kalmasını sağlar.
- Ders çalışırken okuma mesafesi iyi ayarlanmalıdır. Mesafe ortalama olarak 50 cm olmalıdır. Bu mesafeden daha yakın okumalar, gözlerin yorulmasına ve baş ağrılarına sebep olur. Çok uzaktan okumalar ise dikkat sürekliliğini azaltır ve odaklanmayı zorlaştırır.
- Oda sıcaklığı 17-21 derece olmalıdır. Oda yeterince havalanmış olmalıdır. Çalışma odası, dikkat bozukluğuna sebep olacak sesli uyaranlardan arındırılmalıdır. Ders çalışma esnasında radyo, televizyon, telefon açık olmamalı ve sokağın gürültüsü odaya girememelidir.
- Ders çalışma esnasında bir şeyler atıştırılmamalıdır. Bu gibi şeyler dikkat dağınıklığına sebep olur.
- Ders çalışırken konsantrasyonu bozacak müzikler dinlenilmemelidir. Odada dikkati dağıtacak posterler olmamalıdır. Misafirlerin veya küçük kardeşlerin, konsantrasyon bozukluğuna yol açacak etkileri olacaksa, önceden gerekli önlemler alınmalıdır.
- Ders çalışma odası bulunmayanlar, oluşturacakları ders çalışma köşesini, yukarıda belirtilen koşulları sağlayacak şekilde düzenlemelidirler.
Başkalarının Beklentileri:
Sosyal çevremizin, özellikle birinci dereceden ilişkide olduğumuz kişilerin, yaptığımız işin sonucuna ilişkin beklentileri vardır. Bu beklentiler, bizim yetenek ve becerilerimiz hakkındaki inançlarından veya gelecekte bizi görmek istedikleri konumdan kaynaklanmaktadır.
Yetenek ve becerilerimiz hakkındaki beklentileri bizde strese yol açmaz. Çünkü bu beklentiler gerçekçidir. Bizim kim olduğumuza, yetenek ve becerilerimize dair bilgi sahibidirler. Beklentileri bizim gerçekleştirebileceğimiz düzeydedir. Bu tür beklentiler kişiyi motive eder.
Yetenek ve becerilerimizi dikkate almaksızın, gelecekte bizi görmek istedikleri konumdan yola çıkarak, beklentilerini şekillendirenler, üzerimizde baskı oluştururlar. Bu baskı, çoğunlukla dikkat dağınıklığına ve konsantrasyon bozukluğuna yol açar. Özgüven ve motivasyon düşüklüğüne sebep olur.
Başkalarının yüksek beklentileri bizde kaygı oluşturur. Çünkü hayal kırıklığına uğramalarını istemeyiz. Hakkımızdaki düşüncelerinin olumsuz yönde şekilleneceğinden endişe ederiz. Bazen de onların isteklerini gerçekleştirmeyi, kendimize görev ediniriz ve bu görevi mutlaka yerine getirmemiz gerektiğine inanırız.
Başkalarının beklentileri, yaptığımız işe odaklanmamızı engelleyecek düzeyde bir baki oluşturuyorsa, bu duruma sessiz kalmamız hiç kimseye yarar sağlamaz. Anne-babamızın beklentileri gerçekleşmeyeceği gibi, bizde gerçek performansımız sergileyemeyiz. Yani sonuçtan hiç kimse memnun olmayacaktır.
Başkalarının beklentilerinin farkında olduğumuzda, beklentileri hakkında ve kendi düşüncelerimiz hakkında onlarla konuşmalıyız. Uygun bir dille, “hayır” diyebilmeliyiz. Beklentilerinin temelinde yatan inançları sorgulamalıyız. Bu inançlar üzerinden yola çıkarak, kendi gerçeğimizi görmelerini sağlamalıyız.
Mesela, onlar bizim matematikten yüksek not almamızı, doktor veya mühendis olmamızı ve bunu arkadaşlarımızdan daha baskın bir şekilde yapmamızı beklerler. Çünkü saygın bir meslek sahibi olmamızı ve rahat bir yaşam sürmemizi isterler, Bizimde isteğimiz rahat bir yaşamdır. Ancak biz bunu doktor olarak değil de, bir avukat olarak elde etmek istemekteyizdir.
Size baskı uygulayan kişiye durumu anlatın, Neler hissettiğinizi açıklayın, Ne istediğinizi belirtin ve teşekkür edin.
Onlara beklentilerinin yol açtığı hasarı gösterin. Bunu açıkça yapamıyorsanız, dolaylı yoldan anlatın. Bunun için öyküye başvurabilirsiniz, Beklentilerini mizah konusu yapmak da amacınıza ulaşmanıza yardım edebilir.
Beklentilerimizin benzer tarafları üzerinden iletişim kurmamız, direnç göstermelerini önleyebilir. Ancak kendi düşüncemizi kararlı bir şekilde ve gerekçeleriyle ortaya koyarak onları ikna edemezsek, beklentilerini değiştiremeyiz.
Başkalarının beklentilerinin olumsuz etkileriyle baş edemediğimizde, yardım almalıyız, Derdimizi anlatabileceğimiz bir aile büyüğü, bir öğretmenimiz veya bir uzman bu problemi aşmamıza yardım edebilir.
Anlaşmazlığa düştüğünüzde kişiyi merkez almayın. Konuyu merkez alin. Konuyu merkez alarak;
“Hoşuma giden tarafı…”
“Benim asil üzerinde durduğum nokta…”
“Bir alternatif de.. şeklindeki konuşma kalıplarının kullanarak, düşüncelerinizi dile getirin.
Başkalarının beklentilerini gerçekleştirmek istemiyorsanız, Şu beş adımı uygulayarak istekleri geri çevirin:
- Rica ettiklerinde, kendinizi nasıl hissettiğinize dikkat edin. Kendinizi iyi hissetmiyorsanız, istenilen şeyi yapmak istemiyorsunuz demektir.
- Sizden ne istediklerinden emin olun. Neyi kabul ve neyi reddettiğinizi tam olarak bilmelisiniz.
- Sizden istenen şeyi reddetmekte acele davranmayın. Kendi duygularınızın ve sizden istenen şeyin hakkında tam bilgi sahibi olduktan sonra karar verin.
- Hayır demek için mazeretler üretmeyin. Gerçeği açıkça ifade edin. Mazeret ürettiğiniz takdirde, sizi ikna etmeleri için onlara fırsat vermiş olursunuz. Mazeretinize çözüm bularak, sizi mecbur bırakabilirler.
- Karşınızdaki kişi ne kadar 1srar ederse etsin. İlk açıklamanızı tekrar edin. Bozuk plak gibi tekrar tekrar ayrı şeyi söyleyin.
Başkalarının beklentilerini gerçekleştiremediğimizde, ortaya çıkacağını düşündüğümüz duruma ilişkin inançlarımızı da, mantık süzgecinden geçirmemiz gerekir. İstenen notu alamadığımızda; ailemizin yüzünü kara çıkaracağımız, onların bizi başarısız görecekleri, hayal kırıklığına uğrayacakları ve benzeri düşüncelerimiz, belki de zihnimizin ürettiği bir kuruntudur.
Aslında başkalarının beklentileri değil, bizim beklentileri yorumlama tarzımız, baskı hissetmemize sebep olmaktadır.
Genellikle; “Annem doktor olmamı istiyor, doktor olamazsam hayal kırıklığı yasatacağım. Bu bir felaket olur” şeklinde düşünmekteyiz. Bunun yerine; “Annem doktor olmamı istiyor. Demek ki, doktor olabilecek kapasitede olduğumu düşünüyor. Potansiyelim var. Çalışarak, beceri ve yeteneklerimi kullanarak, istediğimi elde edebilirim. Annem, benim mutluluğumu gördüğünde, beni mutsuz edecek istekleri tekrarlamaktan vazgeçecektir” şeklinde düşünmeliyiz.
Nasreddin Hoca’ya, rüyasında doksan dokuz altın teklif edilir. Nasreddin Hoca, “Yüz olsun” der ve ısrar eder. Pazarlık devam ederken, Nasreddin Hoca uykudan uyanır. Etrafına bakar ki, hiç altın yok. Hemen gözlerini kapar ve “Doksan sekiz altın da olur” der.
Fıkrada olduğu gibi birçok ebeveyn, takıntılı bir şekilde yüksek beklentilerini dile getirirler ve çocuklarının üzerinde baskı oluştururlar. Çocukları sağlığını kaybettiğinde veya başka bir olumsuzluk yaşadığında, yaptıkları yanlışı fark ederler.
Artık çocuklarının eski sağlığına kavuşması için, her şeyden vazgeçmeye razıdırlar. Ancak iş işten geçmiş, olan olmuştur.
Geleceğe ilişkin felaket senaryoları oluşturmaya harcayacağımız zamanı, amaçlarımızı gerçekleştirmek için harcadığımızda, kişisel tarihimizi tamamen değiştirebiliriz.
Sağlık Durumu:
Fiziki yapımızdan ve sağlık durumumuzdan dolayı dikkat dağınıklığı problemi yaşıyor olabiliriz. Eğer, böyle bir problemimiz varsa öncelikle bir hekime başvurmamız ve tavsiyelerini almamız gerekir,
Gözlerinizdeki, işitmenizdeki problemleri konsantrasyon eğitimi le maniple etmek mümkün olmayabilir. Hatta konsantrasyon sağlamak ve dikkatinizi geliştirmek için harcadığınız emeklerin de boşa gitmesine sebep olabilir.
Dikkat ve odaklanma sorunlarını ruhsal hastalıklar da olumsuz bir şekilde etkiler. Depresyon, panik atak, obsesif-kompulsif bozukluklar ve benzeri ruhsal hastalığımız varsa tedavisini geciktirmeden yaptırmalıyız. Çünkü bu tür hastalıklar, zihni sürekli meşgul eden düşünceler ürettiği için, dikkat dağınıklığı yoğun olarak yaşanır.