Çocuklarda Öğrenme Stilleri Nasıl Gelişir?
Her çocuk aslında bir “öğrenme arzusu ya da içgüdüsüyle doğar. Başlangıçta bu merak, anne üzerine odaklıdır. Zamanla çocuk büyüdükçe, ailenin diğer üyelerinde de bir şeyler öğrenme yoluna gider.
Çocuktaki bu merak ile birlikte, bilme arzusunun hem devam etmesi hem de öğrenme ve arzusuna dönüşmesi, çocuğun motivasyonu ve anne-babasının duygusal kapasitesi arasındaki ilişki ile doğrudan ilgilidir. Yine de her zaman başlangıç için önemli olan, anne-bebek arasındaki ilişkinin niteliğidir. Dolayısı ile bebeği ağladığında, bebeği ile gerçek anlamda ilgili olan, onunla duygusal bir iletişim kurabilen anne, bebeğin ağlamasının nedeni olarak, kesin ve çabuk sonuçlara varmak yerine, ağlayarak bebeğinin ne anlatmaya çalıştığı üzerine düşünüp, bebeğine kaygılı hatta öfkeli bir şekilde yanıt vermeyip, hem sesi hem de beden dili ile onu anlamaya çalıştığının mesajını verir.
Öğrenme stilleri gelişimi hakkında https://www.sayginnlp.com/ogrenme-tipleri-neye-gore-degisir/ yazımız da ilginizi çekebilir.
İşte böyle bir ilişkide bebek de, ağlamasının nedeni ile birlikte onu gerçekten anlamaya çalışan, kendisi ile ilgili bir anneyi algılar. Dolayısı ile de bebek büyük bir olasılıkla deneyimleyerek, sabır ve anlayışla öğrenmeye çalışan bir durumu içselleştirip, ilerideki “öğrenme biçiminin” ilk temellerini atmış olur.
Böylesi bir anne-bebek ilişkisi içinde, kendi duyguların üzerine düşünüldüğünü deneyimleyen bebek, zaman içerisinde anneye olan merakını, önce kendi duyguları üzerine, sonra da yaşama çevirecektir.
Ancak bu her zaman böylesi kesin bir neden-sonuç ilişkisi içinde söz konusu olmaz. Çünkü etkili olan bir başka önemli faktör de mizaçtır. Ebetteki kazanılan olumlu deneyimler, hiç kuşkusuz olumlu bir başlangıç sağlar.
Araştırma sonuçlar, güven içinde bağlanma deneyimini edinmiş olan çocukların, dikkat sürelerinin uzun olduğunu kolay konsantre olabildiklerini ortaya koymuştur.
Güvenli bağlanma, ruhsal anlamda sağlıklı ve yaratıcı bir yaşam için çok önemlidir. Bebekliğinde güven içinde bağlanma deneyimini yaşamamış olan çocuk kaygılı ve güvensizdir. Bu duygu durumu da onun dünyayı özgür bir şekilde deneyimleyip keşfetmesine, öğrenmesine engel olur. Kendini güvende hissetmek için hep yakın ufuklar çizip, kolay hedefler belirleyebilir,
Bir annenin çok sorunlu bir çocuğu vardır. Çocuk okulda, başladığı hiçbir şeyi tamamlayamaması, sürekli yazdıkların silmesi, kendisine yazısının güzel olduğunun söylendiği durumlarda bile tatmin olmayarak büyük bir öke ile çöpe atması, sürekli kitap ve ödevlerini kaybetmesi ya da unutması, öğrendiği düşünülen bilgileri bile sorulduğunda hatırlayamaması gibi sorunlar yaşar.
Öğrenme tipleri okul başarısı üzerinde de fazlasıyla etkilidir. Öğrenme stilinin akademik başarı üzerindeki etkisi ile ilgili https://www.sayginnlp.com/ogrenme-tipi-ve-okul-basarisi-arasindaki-iliski/ yazımızı da okuyabilirsiniz.
Yapılan seanslarda, babasının annesini hamileyken terk ettiği, doğumdan hemen sonra da annenin onu evlatlık olarak verdiğini, sürekli bir aile bulununcaya kadar da pek çok aile değiştirdiği ortaya çıkar.
Çocuğun geçmişte sürekli olarak terk edilmesi deneyimi ona, kendisini hiç kimsenin istemediği mesajını vermişti. Kendisini adeta hiç değer verilmeyerek fırlatılmış bir “çöp” gibi hissediyordu.
Anne ve babasının kendisi üzerine düşünmedikleri gibi, onu çoktan unutmuş olduklarına inanıyordu. Işte kendisini içinde bulduğu bu duygular onun öğrenmeye karşı bilinç dışı olarak geliştirdiği tavrını açıklıyordu. O da bilinç dışı bir tepki olarak kendisinden beklenileni reddediyor (geçmişte sürekli terk edilme deneyimi), çalışmalarını hiç beğenmeyerek işe yaramadıklarını düşünüp, öğrendiklerini de unutuyordu (anne ve babasının kendisine geçmişte davrandığı, sonra da unuttuğu gibi).
İşte, zaman içinde içselleştirmiş olduğumuz değişim durumlar bizim kişilik yapımızı büyük ölçüde belirlerler. Öğrenmede problem yaşayan pek çok çocuk için, çocuğun edindiği ilk deneyimler ve şu anda aile içinde yaşanan problemlere verdiği tepkileri birbirinden ayrı düşünmek çok mümkün değildir; üstelik bu durum doğumdan önce başlamıştır.
Etkili bir öğrenme için de öğrenme stilleri fazlasıyla önem taşır. Öğrenmeyi daha verimli hale getirmek için https://www.sayginnlp.com/etkili-ogrenme-icin-ogrenme-stilleri-nelerdir/ yazımıza mutlaka göz atın.
Annenin depresyonda ya da şu veya bu nedenle mutsuz olduğu bir anne-bebek ilişkisi düşünelim: Anne, bebeğine duygusal olarak yanıt veremediği gibi, ayni zamanda ilgisiz olsun. Anne ve bebek arasında bağlanmanın yaşanmadığı bebeğin kaygı, korku dolu duygularının anne tarafından anlaşılmadığı, değerlendirilmediği bir ilişkide bebek de yöntem olarak bu türden negatif duygularla mücadele etmek, üzerine düşünmek yerine direkt projekte etmeyi öğrenir.
Çocuğun mutluluğu ve okul başarısında, okul aile işbirliğinin büyük önemi vardır. Çocuğa en etkili yardımı verebilmek için; çocuğun davranışları üzerine düşünürken, problem davranışın aslında hangi ihtiyacı ifade ettiğini anlamada, geçmiş yaşantıların da dikkate alınması gerekir.