Çocuğunuzun Sınav Kaygısını Temsil Sistemleri ile Yenin
Sınavlara hazırlık süreçlerinde çocuğunuza daha fazla yardımcı olabilmek istiyorsanız onu daha iyi tanımalısınız. Daha iyi tanımak için de onun temsil sistemini bilmeniz sınav stresi ve kaygısı gibi sınavlara hazırlık sürecinde yaşayabileceği olumsuz durumlar karşısında ona daha çok destek olabilmeniz anlamına gelecektir. Bunun için ilk olarak temsil sistemlerinin neler olduğuna birlikte göz atalım.
Temsil Sistemleri Nelerdir?
Hepimiz dünyayı duyu organlarımız aracılığı ile algılıyoruz. NLP teknikleri baskın olan temsil sistemimizin bizim algımızı yöneteceği tezinden yola çıkarak temsil sistemlerini görsel, işitsel ve dokunsal üç temel başlık altında incelemektedir. Temsil sistemleri için aynı zamanda öğrenme yöntemleri de diyebiliriz. Şimdi temsil sistemlerine bir göz atalım.
Görsel Temsil Sistemi
Görsel kişiler düşünceleri ya da uyaranları resimleştirerek algılarlar. Her türlü bilgiyi ya da düşünceyi hem öğrenirken hem de aktarırken zihinlerinde oluşturdukları fotoğrafa göre hareket ederler. Fotoğraflarla düşündükleri için genellikle hızlı konuşan bireylerdir.
İşitsel Temsil Sistemi
Sanki insanları kulakları ile görüyorlarmış gibi yaşarlar. Sesler ile düşünürler ve yeni bilgileri öğrenmek için sesli okuma ya da dinleme yapmayı daha çok tercih ederler. Seslere karşı duyarlı ve genelde vurgu ve tonlamaya dikkat ederek konuşan bireylerdir.
Dokunsal Temsil Sistemi
Hayatı hissederek yaşarlar. Dokunmaya karşı tepki verirler. Yeni bir şey öğrenmeleri için o şeyi yapmaları gerekir. Hissederek konuştukları için genellikle yavaş ve derinden konuşurlar.
Sınav Kaygısını ve Temsil Sistemleri İlişkisi
Kendinizin ya da çocuğunuzun hangi temsil sistemini baskın bir şekilde kullandığını fark ettiniz mi?
Tekrara girmeksizin aktarmak gerekirse, bu üç sistemden özellikle görsel sonra da işitsel öğrencilerin sınav kaygısı yaşama ihtimalinin yüksek olduğunu söyleyebiliriz.
Görsel Öğrencilerde Sınav Kaygısı
Çocuğunuz görsel ise, onun yaşadığı zaman çizgisinin gelecekte olduğunu ve sürekli geleceğe odaklı, heyecan ve panik duygularını yaşama eğilimi içerisinde olduğunu fark etmişsinizdir. Ona bugünü, anı yaşama bilincini verin; dikkat ve odaklanma ile nefes egzersizlerini de bolca yaptırın. Şu aşağıdaki görsel öğrencinin cümlelerini okuyun. Dikkat edin geleceğin olumsuz yönlerine odaklanmış ve kaygı halinde:
“.. Sınav kaygısı yaşıyorum bazen. Sınavda başarısız olacağımı düşünüp, sınavdan önce bir şeyler olsa da, sınava girmesem diyorum.” LGS Sınavı Adayı
Böyle bir görsel öğrenciye motive ederken, ona zaman bilincini kazandırmak ve görsel ögelere bolca başvurmak gerekir. Kaygı tehlikesinin görsel öğrencilerde yoğun biçimde yaşandığını bilmenizi isteriz.
İşitsel Öğrencilerde Sınav Kaygısı
Çocuğunuz işitsel ise, onun kaygı eğiliminin geçmiş yaşantılarına dönük olduğunu ve depresyon risklerinin fazla olduğunu söyleyebilirim. Ayrıntı, seslere ve geçmişe odaklı oldukları için, dikkat eksikliği ve odaklanma sorunlarıyla boğuşmaktan çoğu zaman enerjilerini boşa harcarlar. Onları geçmişin olumsuz deneyimlerinden kurtarıp, bugün çizgisine getirmek gerekir. Onlar için uyarıcı ve itici seslerden uzak sakin bir çalışma ortamı hazırlamak gerekir.
Aşağıdaki işitsel öğrencinin satırlarına dikkat edin:
“Geçtiğimiz yıllarda eve zor giren, gezen, eğlenen ben, bu yıl evden dışarı çıkmıyorum Başıma yorganı çekip hiçbir şey düşünmeden, hıçkıra hıçkıra ağlamak istiyorum. Sanırım ben depresyondayım.” TYT / AYT sınavı adayı
Dokunsal Öğrencilerde Sınav Kaygısı
Çocuğunuz eğer dokunsal bir yapıda ise, onun sınav stresi ve kaygısı yaşama riskinin diğer sistemlerdeki öğrencilere nazaran daha az olduğunu söyleyebiliriz. Bugüne ve şimdiye odaklı oldukları için, dikkat ve konsantrasyon sorunları yok denecek kadar az olması beklenir.
Bütün bunları dokunsal öğrencilerin iç etkenleri açısından ifade ediyoruz. Duygu yoğunlukları fazla ve dış referanslı oldukları için, çevre ve ailenin olumsuz tutumlarından dolayı da çok çabuk ve fazlaca
etkilenebilirler. Dolayısıyla sınav kaygısı çerçevesinde kaygı riski en düşük öğrenci grubu olmasına rağmen, potansiyel ve derinden bir kaygı yüzdesiyle karşımıza çıkabilirler.
Dokunsal temsile sahip öğrenciler yaşadıkları olayları ya da hayallerindeki düşünceleri, içsel olarak yani ilişkili olarak yaşarlar; o olayları canlı ve tekrar yaşıyormuş gibi bir duyguyla yaşarlar. Bu olay ve düşüncelerden kopma ve sıyrılma noktasında büyük sıkıntılar yaşarlar.
Çocuğunuz bu yapıda ise, beden duruşuna dikkat etmesini önerin; omuzlarını dik tutsun, başını yerden kaldırsın. Meyve ve su tüketimini artırmasını sağlayın. Kaygı düzeyinin normalin altına düştüğünü fark ettiğinizde, onu gelecek zamana odaklayıp, zihin ekranında gelecek zamanlı senaryolar oluşturun. Ta ki davranışlarında ve düşüncelerinde bir hareketliliği fark edinceye kadar… Ona bolca dokunarak sizin için ne kadar değerli olduğunu sık sık vurgulayın.
Önünüze çocuğunuzun kaygılarını biraz daha iyi tanımanız için somut öneriler sunmaya çalıştık. Belki de size sadece bir yol açmış olduk. Ama inanıyoruz ki siz bu yolda çok daha uzun yollar alabileceksiniz. Çocuklarınızla ve sevdiklerinizle birlikte… Yeter ki onları biraz daha iyi anlamak isteyin… İnsanların birbirlerine bakıp göremedikleri; birbirlerini işittikleri halde duyamadıkları ve birbirlerine dokundukları halde hissedemedikleri bir dünyada.