Zihinsel Tutumların Öz Güven Üzerindeki Etkileri
Zihinsel tutumların hayatımızın bir çok alanında olduğu gibi öz güven üzerinde de etkisi fazlasıyla vardır. Bu yazımıza zihinsel tutumlarımızı yöneterek daha yüksek öz güvene sahip olabilme üzerinde duracağız. keyifli okumalar.
Öz Güvenimizi Nasıl Arttırabiliriz?
Yapıcı düşünmeyi deneyebiliriz, ancak yapıcı davranmaya çalışmak çok daha yararlı olur. Kendimizi ne kadar sıkılgan ve huzursuz hissetsek de bunu başarabileceğimizi biliyoruz. Bu duyguların üstesinden gelmek için kendimizi eğitebiliriz. Bununla birlikte, hayata yaklaşımımızın bazı yönlerine eleştirel bir gözle bakabiliriz.
Tutumlarımızın Öz Güven Üzerindeki Etkisi
Son yıllarda aşağılık kompleksi terimini çokça duyar olduk. Birisinin kendisini ya da başkalarını, gerçekte ne anlama geldiğini bilmeden bu biçimde tanımlaması çok yaygınlaştı. Belki de yalnızca kendilerini bazı insanlara göre daha aşağıda gördüklerini anlatmak için bu terimi kullanıyorlar.
Bu tuhaf bir şey değil; çünkü hepimiz birilerine göre kendimizi daha aşağıda hissederiz. “En yüksekte” birileri olmalıdır. Bazı insanlar doğuştan yönetme yeteneğine sahiptir ve biz de onlara tabi oluruz. Hemen her psikolojik sorunda olduğu gibi bu da bir ölçü sorunudur. Ancak kendinizi herkesten daha aşağıda görüyorsanız, sorununuz ciddi demektir.
Bununla birlikte hiç kimse kendini herkesten daha aşağıda hissetmez. Tam anlamıyla dürüstsek kendi değerimize dair bazı düşüncelerimiz vardır. Sorun, dürüst bir bakış açısı elde etmenin göründüğü kadar kolay olmamasıdır.
Zor durumlarla başa çıkabilmek de tutumlarımız ve öz güvenimiz ile ilgilidir. Zor durumlarla başa çıkma teknikleri yazımıza göz atarak öz güven kazanmak için daha fazla bilgiye ulaşabilirsiniz.
Kendimize Olan Bakış Açımızın Etkisi
Psikologlar bazılarımızın kendimize ilişkin çarpıtılmış bir izlenime sahip olduğunu gösterdi. Başka bir deyişle, kendi değerimize dair dürüst bir görüş oluştursak bile bu görüş yanlış olabilir. Gerçekte daha iyi, daha yeterli, sosyal olarak daha uyanık ve her açıdan düşündüğümüzden daha iyiyiz. Kendimizi aşağılık olarak görüyoruz; oysa hiç de öyle değiliz.
Peki neden böyle oluyor?
Yaşadığımız bazı talihsiz deneyimlerden yanlış dersler çıkarma alışkanlığı olabilir bunun nedeni. Sizinle hiç ilgisi olmayan bir nedenden dolayı yetersiz olan belli bir şey bunun bir biçimde sizin hatanız olduğu hissini verebilir. Bu durum sizi sakınarak davranmaya zorlar ve benzer bir olayda ayrı varsayımda bulunursunuz. Böylece yıllar geçtikçe kendi değerinize ilişkin izleniminiz çarpıtılmış olur.
Gerçekte olduğundan daha yeteneksiz biri rolünü oynamakla elbette ki bazı şeyler kazanabilirsiniz.
Yeteneksiz olduğunuza inanılması sizi bir çaba harcama zorunluluğundan kurtarır. Ya da belli durumlarda rahatsızlık belirtileri gösteren insanlardan olabilirsiniz. O halde bu sorunu kendi başınıza yalnızca, “Benim bunu denememim bir anlamı yok. Diğer insanlar kadar iyi değilim, hepsi bu. Onları bırakalım işlerine devam etsinler.” diyerek çözebilirsiniz.
Kendinize karşı olan tutumunuzun hiç farkında da olmayabilirsiniz. Ancak tamamen dürüst olacağımıza ilişkin kendimize verdiğimiz sözü hatırlıyor musunuz? Şimdi bu sözü yerine getirme zamanı.
Tutumlarımızı Değiştirmek için Neler Yapabiliriz?
Neleri yapabileceğimize ya da gerçek değerimizin ne olduğuna nasıl karar verebiliriz? Düşüncemizi bu yönde yeniden düzenlememiz kolay değildir, ancak yapmak zorundayız. Diğer seçenek ise hayatımız boyunca kendimize ilişkin çarpık bir izlenimle yaşamaktır. Bu da bizi yapabileceğimiz ve yapmamız gereken bir sürü şeyden alıkoyacaktır. Sonunda evlenmek isteyeceğimiz türden insanlarla karşılaşmamızı ve normal bir ilişki kurmamızı bile engelleyebilir. Ya da işimizde terfi olanağı aramamıza engel olur. Bu yüzden yeteneklerimizi hiçbir zaman ortaya koyamayız. Bütün bunlar üzücü ancak kurtulunabilir şeylerdir. Peki nasıl kurtulacağız?
Toplumun doğal bir hiyerarşisi olduğunu ve bu düzen içinde bir yerlerde bir yerimiz bulunduğunu hepimiz kabul ederiz. Ancak bazılarımız kendi değerini küçümser, bazılarımız ise abartır ve atak davranır. Böyle insanların da sorunları olabilir. Ancak bu sorunlar özgüven eksikliğinin yol açtığı sorunlara benzemez. Kendi değerlerini abartan insanlar pek çok yönden başarılı olabilir. Oysa toplum tarafından pek sevilmezler ve sorunlarınızı çözdüğünüzde siz onlardan daha başarılı olabilirsiniz. Bu nedenle kendi durumumuzu doğru olarak kavrayabilmenin yolunu arıyoruz, benliğimize bakmayı ve orada gördüklerimizle başkalarınınkini karşılaştırmaya çalışıyoruz.
Listelemek ve Karşılaştırma Yapmak
Kağıdı ve kalemi elimize almamız ve birkaç liste yapmamız gerekiyor. Çevrenizdeki insanları, iş arkadaşlarınızı ya da tanıdığınız kişileri yazarak başlamaya ne dersiniz? Liste her iki cinsiyeti de içermelidir, böylece kendimizi hem karşı cinsle hem de kendi cinsimizle karşılaştırabiliriz.
Şimdi de önemli olduğunu düşündüğümüz, bizim için sorun olan şeylerin bir listesine ihtiyacımız var. Dış görünüşten başlayıp mizah yeteneği, başkaları ile birlikte bir şeyler yapma yeteneği, başkalarına karşı anlayışlı olma, karmaşık düşünceleri anlatma yeteneği ve benzeri şeylerle devam edebilirsiniz. Bu liste uzun ya da kısa olabilir. Yazabildiğiniz kadar çok madde içerebilir, istediğiniz ölçüde kişisel olabilir. Kişisel şeyler belki de en önemli olanlarıdır.
Şimdi listenizdeki kişilere her konu için on üzerinden bir not verin. Diyelim on konu başlığınız var, bu durumda listenizdeki kişilerin toplam puanları yüz üzerinden olacak. Acele etmeyin ve puanlamayı olabildiğince doğru yapın.
Daha sonra kendi isminizi listenin en altına ekleyin ve kendinize de her konu için diğerlerine verdiğiniz gibi bir puan verin. Sizden başka kimse bu listeyi görmeyecek, bu nedenle istediğiniz kadar dürüst olabilirsiniz. Diğerleriyle karşılaştırıldığında toplam puanınız nasıl? Benim tahminime göre en kötüsü siz değilsiniz. Bir hayli iyi bile olabilirsiniz.
Fakat ya puanlamayı doğru yapmadıysanız? Bu olasılığı göze alabilir misiniz? Tabii ki alırsınız. Doğru puanlama yapmadığınız konular olduğunu düşünüyorsanız, neyin üzerinde çalışmak zorunda olduğunuzu da biliyorsunuz demektir.
Bu alıştırmada kaybetmek yok, yalnızca kazanabilirsiniz. Karşılaştırma işleminin amacı gerçek benliğinizi anlayabilmektir. Kendinizle barışık olmak ve kendinize güvenmemeniz nedeniyle engellenen gerçek potansiyelinizi ortaya çıkarmak zorundasınız.
Felakete Dönüştürmemek Bırakmak
Kendine güveni olmayan herkes bazen kendi kendine “Yapsaydım ne olurdu?” diye sorar. Bir konuşmanın tam ortasında söyleyeceklerimi unutsaydım; şu kıza çıkma teklif etseydim ve o da reddetseydi; bayılsaydım, soluk alamasaydım ve toplantıdan çıkmak zorunda kalsaydım; aptalca bir şey söyleseydim ve herkes gülseydi ne olurdu?
Bütün bu soruların yanıtı aynıdır: Hiçbir şey.
Hayal gücü kuvvetli insanlar hareketlerinin sonuçları konusunda çok fazla kaygılanmak eğilimindedir. Onlar için her şey potansiyel bir felakettir. Hiçbir şeyin yanlış gitmesine izin verilemez. Kendilerini en küçük bir sıkıntıya yol açabilecek bir duruma hiçbir zaman sokmamaları gerekir. “Bir konuşmanın ortasında söyleyeceklerimi unutsaydım ne olurdu” diye düşündüğünüzde kendinize sormalısınız, “Evet, ne olurdu?”
Önünüzdeki notlara bakarken kısa bir duraklama olabilirdi. Biraz su içmek isteyebilirdiniz. Bir ya da iki kişi “Konuşmasında kaldığı yeri kaybetti” diye düşünebilir, ancak çoğunluk fark etmezdi bile ve fark etseler de ölmezdiniz ve ertesi sabah işinizde olurdunuz.
Bir kıza çıkma teklif etseydiniz ve sizi reddetseydi ne olurdu? Sadece başka birine daha sormak zorunda kalırdınız, öyle değil mi? Bu hayatın sonu ya da bir felaket olmazdı.O halde bundan sonra bir olayla ilgili olarak kaygılandığınızda kendi kendinize “Sorun yapsaydım ne olurdu?” diye sorun. Ancak bu kez sorunun yanıtını verin, ne olurdu? Ve bu soruyu sormaya devam edin, Bir toplantıyı terk etmek zorunda kalsaydım ne olurdu? Eğer yanıtınız “Herkes fark ederdi ve nedenini merak ederdi” biçimindeyse, kendinize “Merak etselerdi ne olurdu?” sorusunu sorun. Hasta olduğunuzu düşünebilirlerdi. Hasta olduğunuzu düşünselerdi ne olurdu?
İnsanların kendilerini rahatsız hissetmesi doğal bir şey olduğundan, toplantı salonunun çok sıcak olduğunu ya da öğle yemeğinde çok yediğinizi düşünebilirlerdi. Soru sormaya devam edin. Sinirleninceye kadar devam edin. Kendinize biraz kızın. Bir felaket olmayacağından emin olana kadar felaket olacağını düşündüğünüz herhangi bir şeyin sonuçlarını araştırmaya devam edin. Herhangi bir durumu felakete dönüştürmemek mümkündür. Hiçbir şey o kadar önemli değildir. Kendinize olan güveniniz şimdi ne durumda?