Kuantum Nedir? Kuantum ve Düşünce İlişkisi Nasıldır?
Evrenin enerjiden ibaret olduğu herkes tarafından bilinmektedir. Bu enerjinin düşünce yapımız ve dolayısıyla hayatımız üzerinde de çok ciddi etkilerinin olduğu yapılan araştırmalarla ortaya çıkmıştır. Kuantum felsefesi ve kuantum düşünce tekniği üzerine hazırladığımız bu yazımıza il olarak kuantumun ne anlama geldiğine cevap vererek başlayalım.
Kuantum Ne Anlama Gelir?
Kuantum, yüzyılın en büyük mucizelerinden biridir. Kuantumun gizemli dünyasına göz attığımızda öncelikle atomların dünyasını çözmemiz gerekmektedir. Bildiğiniz gibi tüm maddeler atomlardan ve her bir atom da, pozitif ve negatif yüklü elektronlardan oluşur.
Yani çok küçük atomik çaptaki bir kütle kesikli niceliklerden oluşur. Fizik tanımına baktığımızda; kütle, kuantum şeklinde kabul edilir ve kuantum da enerji içeren pek çok nicelikten meydana gelmektedir
Kuantumun gizemlerle dolu dünyasını tam anlamıyla keşfedebilmek için öncelikle atomları çözmeliyiz. Farklı dalga boylu yani frekanslı bileşenlerin ayrılmasına spektrum denir. Belirli bir sıcaklık seviyesinde tüm cisimler dalga ışınlar yayarlar.
Bu dalgaların dağılımı, cismin özelliklerine ve sıcaklığa bağlıdır. Bu anlamda bir örnek vermem gerekirse, elektrik ampulü ve mum ışığının kesintisiz dalga oluşturduğunu söyleyebilirim. Örneğin bir buharın yaydığı bir dalga daha farklıdır. Buhar daha çizgili bir yayılım gerçekleştirir, yani her element kendine has bir dalga yayılımına sahiptir. Aynı insanlarda olduğu gibi her elementin yansıttığı kuantum da farklıdır.
Öncelikle kuantum gerçekliğinin istatistiklere bağlı olduğunu kabul etmemiz gerekmektedir. Her türlü olgu arasında nedensellik bağı değil, olasılık bağı vardır. İki olay arasındaki etkide veya bir olayın gelecekteki evrim sürecinde hangi sonuçların doğacağını kesin olarak belirleyemeyiz. Aksine sonuçların olasılığını tahmin edebiliriz ve bu tahminlerimiz doğruluğu yine olasılıklara bağlıdır.
Kuantum ve Pozitif Düşünce İlişkisi
İnsanlığın neredeyse doğuşundan günümüze dek farklı pek çok tanımla var olan pozitif yaşam felsefesi, günümüzde sanki yeni keşfedilmiş bir anlayış gibi tanımlanmak istenmektedir. Aslında çok basit bir açıklaması olan kuantum düşüncenin temelinde sadece pozitif düşünce vardır. Kuantum düşünce, aslında diğer bir deyişle pozitif düşünce anlamına gelir. Bu anlayış yapısını belirlediğimizde, pozitif düşünmeye ve pozitif üretmeye başladığınızda hayatınızın bir anda ne büyük şekilde değişim göstereceğine inanamazsınız.
Günümüzde pozitif düşüncenin gücü şüpheci bilim adamlarınca dahi kabul görmektedir. Yaşadığımız evrenin genel enerjisi de yapılan araştırmalarda pozitif elektronlar içerir şekilde tespit edilmiştir. İşte bu elektronların tümünün genel tanımına biz, “Pozitif Kuantum” diyoruz.
Kuantum Alan Nedir?
Son senelerde yapılan yeni araştırma ve yöntemlerde bilim adamları artık madde ve atomik parçacıkların geleneksel tanımını tümüyle değiştirmişlerdir. Atomik parçacıklar boşluğu artık “Kuantum Alan” olarak tasvir edilmektedir. Yani cansız tabir edilen alan, artık yeni bir enerji ve can kazanarak kuantum gerçeğine dönüşmüştür. Kuantumun kendi içindeki işleyiş yapısına enerji yoğunluklarının yön verdiği açıkça tespit edildi. Enerji yoğunluğunun faaliyetiyse kuantum alan boşluğunun merkez noktasını meydana getirmektedir.
Kuantum alan boşluğunun keşfiyle maddenin atomlardan mı, yoksa genel sürekliliklerden mi meydana geldiği tartışmasına da son nokta konmuş oldu. Kuantum alan boşluğu tüm uzayı içine alan ve her yerde olan devamlı bir sürekliliktir. Yani bu alan boş değil, sürekli enerjiyle şekillenen kuantum merkezcikleridir.
İşte bu alanlar aynı zamanda katı statüdeki maddeyi de meydana getirmektedir. Yani enerji temelde bulunduğu ortamla şekil alarak ortama uygun olarak katı hale dönüşmektedir. Kuantum enerjidir ve uzayda her yerde var olan enerji alanlarıdır. Bu alanlar sürekli devinim halindedir. Bu gelişim süreçleri hiç durmadan devam ederken ansızın yok olabilir de. Bunun tanımını kuantum âlimleri, “Kuantum evrenin hayat enerjisidir” olarak ifade etmişlerdir.
Kuantum Enerjisi ve Ruh ve Beden Üzerinde Etkileri
Madde, temelde yoğunluk alanlarıyla meydana gelir. Bu çok geleneksel bir madde tanımıdır. Yani maddeden oluşan alan, diğer bir değişle kuantum alanı “gerçek ve var”dır. Kuantum enerjidir. Var olan her şey enerjiden ibarettir. Enerji sürekli devinim halindedir. Enerjiden oluşan ve var olan her şey de bu devinim süreciyle ifade edilir. Enerji, hiçbir varlığı değişmeden ve dönüşmeden olduğu yerde bırakmaz. İşte yaptığımız her işte, attığımız her adımda ve her harekette enerji üretiriz. Bu kuantum enerjinin ruhumuzla temasıyla gerçeği bulabiliriz. Bağımsızlık ve sonsuz varlık felsefesi, varoluşun temelini oluşturur. Metafizik, enerjinin de ötesine ulaşmaya çalışırken, fizik enerjinin tamamına ve oluşumuna ışık tutmaktadır. Bu demektir ki, meta fizik felsefede ve fiziğin kanıtlara dayanan tespitlerinde gerçek olan tek şey yine kuantum, yani enerjidir.
Bedenimize can veren ruh, bilim adamları tarafından 21 gram olarak tespit edilmiştir. Ruh da bir ışık enerjisinden ibarettir. Tüm evren enerjiden ibaretken, bedenimize, aklımıza ve mevcudiyetimize yön veren ruhumuz da enerjiden ibarettir.
İşte bu noktada ruh enerjisini kuantum enerjiyle bir idare edebilmemiz demek, hayatımızı tümüyle istediğimiz şekilde yön vermemiz demektir. Geçmiş yaşam karmalarımızın tedavisinde de bu yöntemi uygulayarak ruhumuzu yüceltebilmemiz mümkündür. Tüm bunlardan ortaya çıkan tek gerçek kuantumun bir evrensel düzen olduğudur. Kuantum pozitif bilimdir. Fizik, metafizik, astroloji ve ruh bilimine ışık tutar.
Kuantum Tekniğini Kimler Kullanabilir?
Kuantum herkes içindir, Tüm canlıların tedavisinde kullanılabilir. Gelecekte çok ciddi şekilde tıp ve botanik alanda yer alacağı öngörülmektedir. Kuantum evrensel bir düzendir. Kuantumu anlamak için profesör ya da yüksek zeka sahibi olmanız gerekmez. Kuantuma inanmak, enerjiye inanmakla başlar. Evrenin ruhun ve hatta uzayın tanımın kuantumla yapabilmeniz mümkündür.
İnsan beyninin holografik esaslara uygun olarak çalıştığı konusunda birçok kanıt ve bilgi bulunmaktadır. Tanınmış pek çok fizikçi, evrenin de bu holografik esaslara uygun bir yapısı olduğunu iddia etmektedir. Dalga desenlerinden oluşan holograma benzeyen bir düzen tespit edilmiştir. Bizim bir de bir algıladığımız e içinde yaşadığımız bu dünyaysa çok daha farklı bir biçimde, nesneler şeklinde var olur.
Fizik bilimi otuz yıldan beri zamanı ve uzayı objektif gerçeklikte ele almış ve fiziksel olayların zaman ve mekân içinde değerlendirmiştir. Oysaki bilinen gerçeklerin derinlerinde burası holografik bir biçimde şekillenmiştir. Burada zaman ve mekan koordinatları aşılmıştır. Her şey birbirine bağlı atomlardan ibarettir. Her bir zerrenin hareketi, bir diğerini de etkileyebilmektedir. Geçmiş, bugün ve var olmadığını sandığımız gelecek zaman da bir aradadır ve vardır. Kuantumun özünde tüm zamanlar birdir.
Evrenimiz ve insan beyni holografik bir yapıya sahipse, neden bizler dışımızdaki çevreyi bir dalga boyu, deseni ya da frekanslar alanı olarak değil de, birbirinden ayrı nesnelerden oluşmuş şekilde algılamaktayız? Bu sorunun cevabını bulabilmek için yapılan pek çok araştırmada, duyu organlarımızın mercek sistemine göre çalıştığını ortaya çakarmi1ştir, Bu nedenle algıladığımız her şey, bir mercek süzgecinde süzülerek şekil ve boyut kazanmaktadır.
Fizikçiler Kuantum Düşünceye Işık tutuyor
Fizikçiler zaman içinde gelişen ve artan teknik imkânlar sayesinde atomun derinliklere doğru inmeyi başarmışlardı. Kuantumu çözmeye yönelik yapılan bu çalışmalarda gerçek bilinen ve gözle görülen dünyamızın aslında çok farklı bir boyutunun var olduğunu tespit etmiştir. Fizikçiler buldukları boyutun normal hayatlarını yaşarken algıladıkları gerçeklikten çok farklı olduğunu tespit etmişlerdir. Bu buluş insanlar için tam evrim olmuştur.
Kuantumun keşif sürecinde atomun derinliklerine doğru inildikçe belirsizce salınan enerjileri, atomların birleşmesiyle farklı renkte oluşmuş ve sürekli hareket eden bulutçukları tespit ettiler. Atom zerreleri kuantum boşluğunda adeta el ele tutuşmuş dans ediyorlardı. Atom-altı birimlerse birbirlerinden ayrı olarak, çevrelerinden kopuk ve tek başlarına salınmaktaydılar. Kuantum araştırmaları sırasında yapılan pek çok deneyde bu dünyayı çevreleyen yüce ve pozitif enerjinin biz insanların kötü, kararsız ve dengesiz enerjileriyle nasıl dolduğu ve kirlendiği de tespit edilmiştir.
Kuantum dünyasının keşif sürecinde, inanılmaz gerçeklerin ardı arkası kesilmiyordu. Deneye katılan kişinin bilinci ve düşüncesi, atom-altı alemi dilediği yönde etkiliyor ve değiştirebiliyor, hatta düşüncelere göre şekillenebiliyordu. Atomların dünyasında kuantlar arasında bir iletişim ve etkileşim olduğu keşfedildi. Onların birbirlerinden ayrı parçalar değil, aynı bütünün farklı parçaları olduğu tespit edildi. Aynı bütünlük içinde bulundukları için de, ışık hızından daha hızlı hareket etmelerine ihtiyaçları yoktu. Onlar zaten her an iletişim içindeydiler.
Kuantum felsefesi ve kuantum düşünce tekniği üzerine bütün yazılarımıza www.sayginnlp.com/kuantum-dusunce/ sayfamıza göz atabilirsiniz. Kuantum tekniği ile ilgili bilmek istediğiniz her şeye ulaşmak için hemen ziyaret edin.
Günümüzün modern bilimi varlığın bölünmez ve tamamen tek olduğumu kabul etmektedir. Doğayı ise kesin bir yaklaşımla anlamak ve tanımlanmak mümkün değildir. Çünkü doğada değişimler ve belirsiz karmaşık bir yapı hakimdir. Ancak bu karmaşık yapı var olanların dış görüşleriyle ilgilidir. Dış görünüşte görecelidir. Ancak insan tam bir beden büründüğü olduğundan sadece doğayı değil aynı zamanda asırlardır kendini ve kendi kaynağını da anlama çabasındadır. Bu çabaya ve sürece bir isim vermek gerekirse kısaca öze ulaşmak diyebiliriz çünkü öze ulaştığımızda varlığın kaynağına da ulaşmış oluruz.
Kuantum ve Diğer Felsefeler
Geçmişteki ruhani bilgelere baktığımızda, onlar da hep ruhsal enerjinin hayat enerjisiyle birleşmesine değiniyorlardı fakat kuantum o dönemde bilinmediğinden, buna tam bir tanım getiremiyorlardı. Öze ulaşmak ve özle bir yaşamak, kuantumla bir yaşamak anlamına gelmektedir.
Bitmez tükenmez bir kaynak olan enerji, tüm gizemlerin ve tüm gerçeklerin tek tanımı, geçmişle gelecek, bugünle yarın anlamına gelmektedir. Kendimizi bulmamıza, öz benliğimize ulaşmamıza, evrenle bir olmamıza ancak kuantumun varlığını kabul ederek ulaşabiliriz. Çağdaş fizik ve kuantum gerçeği bir arada görülmelidir. Gizemle, gerçek de tektir, hepsi enerjinin varlığıyla tanımlanır: Zen felsefesi, Ying yang felsefesi, sufizm ve ruhçuluk hep aynı temel gerçeğe dayanmaktadır, enerjiye yani kuantuma…