Öğrenme ve Öğrenme Unsurları
Öğrenme, birçok farkı unsura bağlıdır. Yapılandırmacı yaklaşıma göre, en önemli unsurlar öğrencinin ön yargıları ve önceki deneyimleri, bilginin türü ve öğrenmenin nasıl bir bağlamda gerçekleştiğidir. Her öğrencinin önceden edinilmiş deneyimleri ve ön yargıları diğer başka insanlardan farklı olduğu için, bir öğretim yöntemi ile herkes aynı şekilde öğrenemez. Bu nedenden dolayı, yapılandırmacı yaklaşıma göre, öğrencilerin önceden edinilmiş deneyim ve bilgilerini kullanarak yeni bilgileri eşsiz ve anlamlı bağlamlarda, bilgileri aktif bir süreç içinde değerlendirmesini sağlayacak bir öğretim ortamı yaratmaktır. Öğrenim, öğretmen ve öğrenci arasında oluşan geniş sosyal etkileşim ile pekiştirilir. Dolayısıyla, öğrenme, yapılandırılmış bilgidir ve öğrencinin kendi yapılandırması gereken döngüsel bir süreçtir. Bu yazımızda öğrenmeyi etkileyen faktörlerden söz edeceğiz.
Etkili öğrenim ile ilgili, çağdaş bilim adamları arasında bazı konularda hem fikirlilik oluşmuştur. Okullarımızda daha kaliteli eğitim ve öğrenim gerçekleşmesine rehber olabilmesi için, farklı durumlarda kullanılan örnek altı özellik aşağıda verilmiştir.
Öğrenme, aktif bir kişisel yapılandırma sürecidir.
Öğrenim, bilgilerin ve becerilerin pasif bir biçimde öğrenciler tarafından alması değildir. Öğrenim, anlamların, anlamaların ve becerilerin aktif bir süreçte yapılandırılmasıdır. Yapılandırmacı yaklaşım, öğrencinin bilişsel işlemler kullanarak anlamlar oluşturarak, öğrenci-merkezli bir süreçte öğrenimin gerçekleşmesidir. Yapılandırmacı kavramın çatısı altında pek çok akım vardır. Bazıları, radikal yapılandırmacılar olarak tanıdıklarımız, tüm bilginin öğrenenin nesnel yapılandırması olduğunu savunmaktadırlar.
Etkili öğrenme teknikleri ile ilgili daha fazla yazı okumak isterseniz https://www.sayginnlp.com/ogrenmeyi-ogrenmek/ sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.
Araştırma literatüründe, daha ılımlı öğrenim yaklaşımlar bulunmaktadır. Özet olarak; öğrenim, bireyin anlamları şahsi olarak kendi öznel yapılandırmasıdır.
Öğrenme, bilgiler arasında kümülatif biçimde bağlantıların kurulmasıdır.
Etkili öğrenme, her zaman mevcut bilgi ve bilişsel yapılar üzerine kuruludur. Bunlar, hem formal olabilir hemde enformaldir. Öğrenimde, önceden edinilmiş ve yeni edinilecek bilgi veya beceriler arasındaki bağlantı bu şekilde görülmektedir. Ausubel (1978) şöyle demiştir: “Eğer tüm eğitim psikolojisini tek bir prensip altında toplamak isteseydin, şunu derdim: Öğrenimi etkileyen en önemli tek unsur, öğrencinin mevcut bilgileridir. İlk olarak öğrencinin ne bildiğini tespit edin, ve ona uygun bir şekilde öğretim yapın.”
Birçok durumda, öğrencinin çerçeveleri, yanlış algılamaları veya yetersiz becerileri öğrenme zorluğuna veya olumsuz öğrenim sonuçlarına neden olmaktadır. Aynı zamanda, öğrenenlerin kendilerine ait bağlamsal fikir ve becerilerinin değişmesinin çok zor olduğu bulunmuştur.
Öğrenme, işbirliği gerektirir
Pek çok yapılandırmacı ekolünde, öğrenmenin sosyal yapısı merkezi önem taşır fakat bu olgu, en çok işbirlikli öğrenme ile ilgili araştırma uzmanları tarafından vurgulanmaktadır . Sosyal etkileşim, öğrencilerin ortak kavram ve becerileri işbirlikli bir şekilde bilgilerin yapılandırılması ve dönüşüm sürecine yol açacaktır.
Öğrenme açısından kendinizi geliştirmek ve etkili ders çalışma teknikleri ile ilgileniyorsanız https://www.sayginnlp.com/verimli-ders-calismanin-teknikleri/ içeriğimiz sizi bekliyor.
Öğrenciler, bilişsel yapılarını ve becerilerini işbirlikli bir ortamda konuşarak, anlatarak, görüşerek, tartışarak ve sorarak geliştirirler. Birçok öğrenim uzmanı, öğrenmeyi etkileyen faktörler içerisinde konuşmanın yararlarını ve özellikle öğrenim görevinin kavramsal olarak karmaşık olduğu zaman, başkalarına bir şeyleri anlatmanın yararlı olduğunu vurgulamaktadır. Sonuç olarak; ne kadar çok konuşursan, o kadar çok öğrenirsin.
Öğrenme, kendi kendine düzenleme yapmaktır.
Eski davranışsal bakış açılarına göre çok farklı olarak, etkili ve verimli bir öğrenme süreci planlama, yönetim ve üzerinde düşünmek için zaman ayırma gibi güçlü meta-bilişsel bir takım özelliklere sahiptir. Kendi kendini düzenleme, öğrencinin kendi kişisel öğrenme stiline göre öğrenme sürecini tasarlaması, kontrol etmesi ve yönlendirmesi anlamına gelmektir. Bunun yanı sıra, öğrenci öğrenmeye hazırdır ve kendi öğrenim süreci hakkında düşünebilir ve değerlendirme yapabilir. Öğrenciler daha fazla kendi kendine düzenleyerek öğrenim yapabilirlerse, eğitimsel desteğe daha az bağımlı olurlar. Bu özelliği bu şekliyle kabul etmek kolay değildir çünkü eğitimde, pek çok durumda dışarıdan gelen orta veya güçlü derecede düzenleyici olduğu taktirde daha etkili olduğu düşünülmektedir.
Öğrenme, hedef odaklıdır.
Pek çok kez, öğrenme hedeflerini öğretmen belirler. Etkili öğrenme tekniklerinin, yapılandırıcı, kümülatif, iş birlikli ve öğrencinin kendi tarafından düzenlenmiş bir dönüşüm eylemi olduğunu düşünüyorsak, aynı zamanda öğrencinin öğrenim hedeflerini belirlediğini varsaymamız doğaldır. Ne öğrenilmesi gerektiğini anlamak için ön-organizasyonlar veya kavram haritaları kullanılarak desteklenebilir. Bu eğitimsel araçlar yardımıyla, öğrenim hedefleri öğretmen veya öğrenim materyalleri tarafından belirlenebilir.
Öğrenme, bağlamsal ve konuşlandırılmıştır.
Geleneksel Bilişsel Bilgi-İşlemleme (“Cognitive Informaton-Processing” kısaca CIP) görüşü, öğrenme süreçlerinde bütün işlemlerin zihinde gerçekleştiğini vurgular. (Phye ve Andre 1986). De Corte’a göre (1993), durumsal öğrenim, toplum ve çevrenin de katılımını arttırmakta be bilginin dağılımına yol açmaktadır. Bu, etkili öğrenme faaliyetinin zihin, beden, çevre ve bağlamın birleşmesi anlamındadır. Hem sosyal, hem de fiziki unsurları bulunduğu gerçek yaşam bağlamı ile bağdaştırıldığında, öğrenim güçlenir ve etkili öğrenme gerçekleşir.